Hilâl KAPLAN
Asırlık kanayan yara Kürt meselesini hal yoluna koyan ve çerçeve yasa ile de çözüme yasal zemin kazandıran Erdoğan'ın 10 Ağustos'ta yine Kürt seçmenden büyük teveccüh göreceği aşikâr. Zaten bu öngörüde bulunurken, geçmiş seçimlerde de Ak Parti'nin Türkiye genelinde Kürtlerden en çok oy alan parti olduğu gerçeğini de akılda tutmak gerekiyor.
Ancak BDP'nin, özellikle 'devletle barışmamış' Kürtler nezdindeki temsil kabiliyetinin de hâlen çok güçlü olduğunu unutmamak gerekiyor. Ki söz konusu asırlık bir yara olduğu için bu teveccühün de anlaşılması kolay yönleri var.
Üstelik çözüm süreciyle beraber, silahların gölgesinden çıkıldıkça BDP'nin siyasal alandaki ağırlığı ve yapıcı muhalefeti de gittikçe artıyor. Daha üç yıl önce yaptığı '400 kilometre kare alan PKK'nın kontrolünde' açıklamasıyla savaşa körükle giden BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, siyaset yapmaktan çok PKK'nın yedeğine girmek zorunda kalan bir anti-siyaseti güdüyordu. Oysa bugün Demirtaş, 400 kilometre kareden çok daha fazlasına, ülkeyi Çankaya'dan yönetmeye talip oluyorsa, bu hem çözüm sürecinin vesilesiyle siyasetin güçlendiğinin hem de çözümün bütünleşmeye hizmet ettiğinin göstergesidir.
Ayrıca anamuhalefetin hali pür melali ortadayken, BDP'nin hem sağlıklı muhalefet hem de yeni Türkiye'nin inşasında tabanlarının taleplerine daha fazla alan açmak noktasında yapabileceği çok şey var. Ne MHP ne de CHP kendi içlerinden bir aday çıkaramamışken, BDP'nin kendi liderini cumhurbaşkanlığı yarışına sokması da bu hususta ana muhalefette olmayan özgüvenin bir yansımasıdır.
T24 için Helin Alp'e verdiği röportajda BDP Hakkâri milletvekili Adil Zozanî'nin söyledikleri de bu minvalde oldukça çarpıcı. Şöyle diyor:
'Kürt siyaseti, 2010 anayasa referandumu ile Türkiye toplumunun tercihlerini gördü. Bana göre yeniden bir refleks okumaya gerek yok. Kürtler, demokratik çözümden yana olanlarla yürüyecektir. 2010'dan bugüne kadar yaşananlar gösteriyor ki ürkek davranmamak gerekiyor. Kürtler ancak Türkiye'de değişimi arayan dinamiklerle yürüyebilir. Bunu salt Erdoğan olarak ifade etmemek gerekiyor. Erdoğan'ın becerisi bu değişim arzusunu tahlil edebilmedir. AK Parti hükümeti kendi varlığını yeni Türkiye'de konumlandırıyor. CHP ve MHP'den farkı budur.'
Ak Parti'nin ve Başbakan Erdoğan'ın hakkını onlara teslim eden bu sözler, sadece iktidarı eleştirmenin geçer akçe sayıldığı bugünlerde çözümü beraber kotaran iki partinin de örnek alması gereken bir yaklaşımı sunuyor. Zozani, HDP Eş Başkanı Ertuğrul Kürkçü'den farklı olarak, Ak Parti'yi CHP ve MHP ile eşitlemiyor, demokratik dönüşümün ana aktörü olduğunu kabul ediyor.
Şu sözler de parlamenter sistemi fetişleştirenlere bir cevap gibi:
'Parlamenter sistem, 90 yıl boyunca Türkiye'nin toplumsal dokusuyla uyuşmayan bir kıyafettir. Bugün yasama-yargı ve yürütme organları arasında ortaya çıkan yetki çakışmasının da kaynağının temelinde de bu idari ve siyasi sistem yatmaktadır. Mevcut parlamenter sistem demokratik bir sistem değildir. Devletin kurulu düzeni parlamenter sistemi sadece bir şekil olarak kurgulamaktan öteye geçememiştir.'
Parlamenter sistem gibi katı merkeziyetçi yönetim biçiminin de eski ve otoriter Türkiye'ye ait bir özellik olduğuna değinen Zozanî şöyle devam ediyor:
'Osmanlı modeli neden Türkiye'de tukaka ediliyor? Bunun da sorgulanması gerekir. Birlikte yaşamı, geçmişte ararken sadece Osmanlı'da değil, Kürtlerin de geçmişine bakmak gerekiyor. Kürtlerde, Mir-i Miran sistemi, aşiretler arasında konfederasyona dayalı bir sistemdir. Bölgesel aşiretlerin ortak bir meclisi vardır. Ortak mecliste alınan kararlar her aşireti bağlar ama her aşiret kendi içinde bağımsızdır. Konfederatif bir yapı içindeki Kürtler ile 700 yıllık bir devlet geleneğine dayanan Türklerin geçmişlerine bakması yeterlidir (…) Türkiye'de kendi toplumsal önyargıları kırmak için hep batılı referanslarla konuşmak tercih ediliyor. Biz, buna gerek olmadığını düşünüyoruz. Türkiye, kendi tarihsel dayanakları içerisinde, 'kendi geçmişinden geleceğini yaratabilir.'
Geçtiğimiz seneki partiler arası bayram ziyaretinde Ak Parti heyetine şöyle seslenmiş olan Zozanî'ye kulak vermek gerekiyor:
'Bütün Türkiye kamuoyuna şunu ifade etmek isterim ki biz Türkiye'nin bölünmesini değil Türkiye'nin büyümesini arzu ediyoruz. Türkiye'de eğer sorunlarımızı aşabilirsek Ortadoğu'daki kaosa rol modeli olabilecek bir ülke potansiyeline sahip olduğumuzu düşünüyoruz.'
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Okurunuz
Hasan bey, her hafta yeni yeni öykülerinizi ilgiyle okuyorum.Ellerinize sağlık.Her şeyin karmakarışık olduğu şu ruh dünyamızda iyiki varsınız. Sevgiler.