İbrahim Karagül
Afrin ve Mümbiç’teki terör oluşumu, arkasındaki güçlerin niyetleri Türkiye için en yakın ve en ciddi tehdittir. Akdeniz’den İran sınırına uzanan ve boylu boyunca Türkiye sınırlarına yayılan bu hat, ülkemizi hedef alan bir çevreleme, kuşatma planıdır.
Bu bölgedeki Arap ve Türkmen nüfusun sürülüp tamamen PYD-PKK denetimine verilen bu bölge, gelecekte açılacak “Türkiye cephesi” için hazırlanmaktadır. PKK’ya aktarılan binlerce TIR dolusu silah ve henüz bilmediğimiz gizli silah yığınakları, açıkça birNATO ülkesine terör örgütleri üzerinden saldırıdır.
O planı 2018’de uygulayacaklar
O silahlar, sadece bir terör örgütüne destekle sınırlı değil, doğrudan Türkiye’ye yönelik saldırı için bölgeye nakledilmektedir. Karşımızda sadece terör sorunu yoktur, ülkemize yönelik açık saldırı hazırlığı vardır. Türkiye’nin güneyini kapatarak, coğrafya ile bütün ilişkimizi kesmeyedönük bir plan vardır.
Yeni bir çokuluslu saldırı hazırlığı ile karşı karşıyayız. 15 Temmuz saldırısı ile başlatmayı planladıkları bu saldırı için yeniden ortamoluşturulmaktadır. Planlarına göre, söz konusu saldırı ile iş zamanlı olarak “içeride” de benzer bir kargaşa çıkarılacak, sanırım 2018’de bu plan uygulanacaktır.
“İçeriden operasyon”, ABD ve PYD’nin gizli ortakları..
Hiçbir devlet, hiçbir millet, sınırlarının sıfır noktasında, yüzlerce kilometrelik bir “saldırı hattı” oluşturulmasını sessizce izleyemez. Hiçbir gerekçe böyle bir oluşumu, hazırlığı normalleştiremez. Türkiye içinde bunu yapanlar; tehdidi küçültenler, gözlerden ırak tutanlar, normalleştirenler, “sınırlarımızın dışında bize ne” diyenler, aylardır Türkiye’yi oyalayanlar “içeriden operasyon” yapmaktadır.
Bu çevreler hem ABD ile hem de PYD ile dolaylı ya da direkt ilişkili olarak Türkiye’yi yavaşlatmakta, ABD ve PKK’ya zaman kazandırmaktadır. Bu bir ihanettir, Türkiye’nin geleceğini yok etme teşebbüsüdür. Oysa bu tehdit ülkemizin geleceğini rehin alacaktır, onu parçalayacak, küçültecektir.
Bu çevrelerin o sinsi hesaplarla bağlantılı olduklarına, onlarla birlikte çalıştıklarına, en büyük operasyonu Türkiye’ye yaptıklarınainanıyorum artık. 15 Temmuz’la FETÖ üzerinden operasyon yapanların şimdilerde Türkiye içinde başka ortaklar edindiklerini, onlarla Türkiye’yi yavaşlattıklarını, oyaladıklarını, “terör koridoru”nda en büyük destekçiler olarak onlarla çalıştıklarını düşünüyorum.
Erdoğan’ın çağrısı ve ‘Türkiye ekseni’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü ve daha önceki açıklamaları, canhıraş bir çağrının, bir mücadelenin yansımalarıdır. Erdoğan, tarihin derinliklerinden konuşurken, coğrafyaya yönelik çokuluslu müdahalenin tehditlerinden söz ederken, Selçuklu’dan bu yana bu topraklarda devam eden siyasi akıl ve genetikle konuşurken, birilerinin hâlâayak diremesi ihanet ölçüsünde bir taraf tutmadır. İşgalden, terörden, Batılı müdahaleden yana saf belirlemedir.
Cumhurbaşkanı’nın çağrısı, duruşu, söylemi Türkiye eksenidir. Ülkenin bugününü, yarınını kurtarma, büyük yükseliş dönemini devam ettirme çabasıdır. Durduğumuz, duracağımız, durmamız gereken yer de burasıdır.
Türkiye çok geç kalmıştır. Daha terör koridoru netleşir netleşmez müdahale gerekiyordu. Ama geç de olsa, bir gün bile beklemeden bu operasyon yapılmalıdır. Bir adım sonrası, bekleme, kararsızlık, tereddüt bu ülke için intihar olacaktır.
Afrin ve Münbiç’e müdahale bizim için ‘Milli Mücadele’dir
Türkiye, Fırat Kalkanı ile “Büyük Oyun”u biraz olsun boşa çıkarmış, o koridoru yarmıştır. Şimdi Fırat’ın Batı’sında yer alan Afrin ve Münbiç‘iPKK’dan ve PKK kontrolü altına giren DEAŞ’tan temizleyerek cephenin Batı kanadını yok etmelidir.
ABD ya da bir başka güç, Türkiye’nin müdahalesine ses çıkaramayacak, karşısında duramayacaktır. Çünkü ABD, terör örgütleriyle Türkiye’ye saldırıya geçmiş, ülke içindeki terör saldırılarının talimatını vermiştir. Türkiye için bu bir meşru müdafaadır. Uluslararası kamuoyunda böyle algılanacaktır.
Ama milletimiz için bu, bir “Milli Mücadele”dir, ülke savunmasıdır, Türkiye’nin yarınlarını güvence altına almaktır. Onların savaşı bizim topraklarımıza taşımasını beklemeden bizim tehdidi yerinde yok etmemiz bir zarurettir.
Bedeli ne olursa olsun, o cephe dağıtılmalıdır!
Aylardır, iki yıldır bu yönde çağrılar yapıyoruz. Gazete ve televizyon olarak tehdidi öne çıkarıyoruz. Türkiye’yi harekete geçmeye teşvikediyoruz. Geldiğimiz nokta ortada, altı ay önce söylediklerimiz ortadadır. Birileri Türkiye’yi uyutsa da biz uyanık tutmaya azmettik. Nihayetinde, aylar sonra Türkiye’nin geldiği nokta, aylardır yaptığımız uyarılarla aynı yerdir.
Türkiye’nin başka bir seçeneği yoktur. “Bedeli ne olursa olsun” bu tehdit ortadan kaldırılmalıdır. Fırat’ın Batı’sı güvence altına alınmalı, bu çokuluslu müdahale oyunu boşa çıkarılmalı, ülkemizi güneyden kuşatan yapı dağıtılmalıdır. Bugün şunu söyleyebiliyoruz: Eğer müdahale edilmezse, o koridor boydan boya Türkiye’ye saldırı cephesi olacaktır. O zamanı beklemeden cephe dağıtılmalıdır. Türkiye’nin bunu yapmaya gücü vardır.
Fırat’ın Doğu’sundan dört ülke birden tehdit ediliyor
Fırat’ın Doğu’su ise çok daha büyük bir tehlike olarak büyümektedir. Muhtemelen Afrin ve Münbiç operasyonlarından sonra asıl büyük tehlike ile yüzleşeceğiz. Çünkü Fırat’ın Doğu’sunda olanlar sadece Türkiye için değil, dört ülke için büyüyen bir tehdittir. Türkiye, Suriye, Irak ve İran buradan tehdit edilecektir.
Onlar, tek bir proje ile dört ülkeyi birden parçalamanın hesaplarını yapıyor. Mesut Barzani’ye yaptırılan referandum bu projenin aşamalarından biriydi. Türkiye’de bunu kim bilerek savunmuşsa, o hesabın içindedir. Türkiye, İran ve Irak’ın ortak duruşu ile boşa çıkarıldı. Şimdi de aynı yakın duruş Fırat’ın Doğu’su için sağlanmalıdır. Hatta Suriye de bu yakınlaşmaya katılmalıdır. Bazı çevreler karşı olsa da, söz konusu tehdit dört ülkeye birden yönelmektedir. Tehdit ortak, savunma da ortaktır.
Beş ülke bilinen en sert reaksiyonu göstermeli..
Bu yüzden Türkiye, Rusya, İran, Suriye ve Irak, bölgedeki yeni harita çalışmasına bilinen en sert reaksiyonu göstermek zorundadır. O harita bir garnizondur, her ne kadar Kürt etnik kimliğiüzerinden pazarlansa da tamamen ABD-İsrail çıkarlarına göre dizayn edilmiştir.
Oluşturulacak garnizon kuşağı bütün coğrafyaya yönelik bir müdahale üssü olacaktır, belki on yıllarca bu bölgeden coğrafyaya müdahaleler yapılacaktır. Hiçbir terör örgütünün, hiçbir bölge dışı ülkenin bu kuşağa yerleşmesine izin verilmemelidir.
Bu yönüyle terör koridoru sadece Türkiye’nin meselesi değildir. İran, Irak ve Suriye de bu tehdidi önlemede Türkiye ile paralel hareket etmek zorundadır. Ortak tehdide karşı ortak mücadele esastır.
2018’de Türkiye ve İran’ı içeriden zorlayacaklar…
Söz konusu haritayı oluşturmak için2018 yılında Türkiye ve İran’ı içeriden zorlamaya çalışacaklar. Bugün ülke içinde onlarla beraber hareket eden PYD krtiptoları ve ABD ile tam entegrasyon içinde çalışan yapılar özellikle mercek altına alınmalıdır. Bu yüzden Afrin ve Münbiç’e yapılacak operasyon, bu yıl içinde Türkiye için senaryolaştırılan “içeriden müdahale” planlarını da boşa çıkaracaktır.
Türkiye geç kaldı. Çünkü onu oyaladılar. Tekliflerle, “ABD ne der” gerekçeleriyle, “daha iyi önerilerimiz var” girişimleriyle, “tehdidi küçümseme” tavırlarıyla oyaladılar. Son bir yılda bu yönde uygulanan en önemli strateji “Türkiye’yi oyalama” üzerine kuruldu. Bunu da başardılar.
Bir gizli el, PKK’lı ve Amerikalı bir el..
Bir el, ABD ve PYD/PKK ile gizli ortak bir el, siyasette, askeri bürokraside, medyada etkin bir lobi, çevre, ülkemize bir oyun oynadı. Cumhurbaşkanı’nın dikkatlerini başka yönlere çekmeye çalıştı. Şimdilerde Erdoğan’ın yüksek sesle, canhıraş bir feryatla, tehlikeyi ortaya koyması, kararlı sözler söylemesi, ülkeyi harekete geçirmesi onların konforunu fena halde bozdu. Ne yapabilirler bilemiyorum ama şaşırtıcı şeyler deneyecekleri kesin. En azından operasyonun sınırlı kalması için ellerinden geleni yapacakları kesin.
Türkiye, içerideki PKK’lılara, içerideki Amerikalılara rağmen bu müdahaleyi yapacaktır, yapmak korundadır. Çünkü “Türkiye Ekseni”diye bir mücadele hattı şekillenmiştir. 2018’de asıl bu mücadele hattının direncini göreceğiz. Afrin’de, Münbiç’te, Türkiye içinde ve zamanla Fırat’ın Doğu’sunda bu hattın etkisini göreceğiz.
Şimdi sefer zamanı!
Çünkü Türkiye bir büyük yürüyüş başlatmıştır ve bu yürüyüş durdurulamayacaktır. Bu ülkedeki herkesin, vatan ekseninde omuz omuza mücadele verme gibi bir yükümlülüğü vardır. 2018’de kim ne kadar Türkiyeli, ne kadar “dışarıdan” göreceğiz.
Kim ne derse desin, kim ne kadar tehdit ederse etsin bu müdahale yapılmadır. Afrin ve Münbiç temizlenmeli, Türkiye güvence altına alınmalı, Fırat’ın Doğu’sunda dört ülkeyi birden tehdit eden tehlikeye yönelinmelidir.
Bu operasyonlar yapılmazsa Türkiye içini kontrol etme imkanı kalmayacaktır. Yüz yıl sonra başlatılan yükseliş dönemi bu yıl içinde tersine çevrilecektir. Hesap büyükse, oyun büyükse bizim de iddialarımız büyüktür.
Şimdi sefer zamanı!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021