İlhami IŞIK
Apocu mantık, bütün dünyayı salt kendi doğrularından ibaret sanıyor, doğruların sadece onun tekelinde olduğuna ve istisnası olmayan bir tarzda bir tek ona hizmet ettiğine iman ediyor. Böylece ötekilerin varlığını kolayca reddediyor ve onlara karşı var olan ahlaki yükümlülüklerimizden de bir çırpıda kolayca sıyrılabiliyor! Apocu mantığa göre, dünyanın varlığı ve gerçekliği, bizim ona dair kurduğumuz söyleme bağımlıdır; o zaman canımızın, keyfimizin istediği yerde ona her türlü dayatmalarda bulunabiliriz! Ne de olsa gerçeklik ile mutlak kaos arasında tek şey biz olduğumuza göre, bizler kendimizi anlamın nadide muhafızları olarak ilan edebiliriz. O nedenle Apoculuk, başarıyı hiç kimseyle paylaşmaz, yapılan edilen her şeyi de “ben yaptım.. ben yaptım” diyerek herkesi tasfiye eder.
Apocu mantığın aşkınlığı/taşkınlığı bununla bitmiyor; etraftaki dilsiz bütün şeylere dili o bahşediyor. Her şey onunla başlıyor ve yine her şey ancak onunla bitebiliyor! Sonradan görme bu büyük kibir, beraberinde kendinden olmayan herkese karşı acımasız bir şiddeti de getiriyor. Mantık bu kadar yüceltildiğinde haliyle herkese karşı tahammülsüzlüğü de doğal bir refleks haline geliyor. Hülasa Apocu mantık kendini hiçbir şeyle sınırlamıyor; hiçbir ilke, hiçbir ahlak kuralı ya da hiçbir tutarlı erdem onun için bağlayıcı nitelikler taşımıyor. Bugün “ak” dediğine yarın kolayca “kara” diyebiliyor.
22 Ekim’de bu mantığın ürünü olan şahsiyet ve kurumlar, Diyarbakır’da bir toplantı yapıp kendilerince bir durum değerlendirmesinde bulundular. Tuhaftır; o toplantıda ifade edilen o korkunç “itiraflar” kamuoyunda pek de hak ettiği tepkiyi görmedi. Bunu neye yormak gerektiğini doğrusu bilmiyorum ama ben iliklerime kadar sarsıldım. Haber kelimesi kelimesine aynen şöyleydi:
“...Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kongreya Jinên Azad (KJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde dün Diyarbakır’da yapılan toplantı ardından bir basın açıklaması yapıldı.”
BasHaber’in haberine göre açıklamada, “Öz yönetim direnişleri sürecinde direnenlere karşı sorumluluklarını yeterince yerine getiremedikleri için yaşamını yitirenlerin şahsında Kürdistan halkından özür diliyoruz” denildi. Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı :
“... DBP, HDP, DTK ve KJA başta olmak üzere belediye eşbaşkanları, tüm Kürdistanî kurum temsilcileri ve yöneticileri olarak bizler, halka öncülük görevi ile karşı karşıya olduğumuz gerçekliğinden hareketle, özyönetim direnişleri sürecinde direnenlere karşı sorumluluklarımızı yeterince yerine getirmediğimizden dolayı, bu destansı mücadelede yaşamını yitirenlerin şahsında Kürdistan halkından özür dileyerek, bırakılan büyük direniş mirası ve eşi benzeri bulunmayan iradeye sahip çıkma sözü vererek başladık.
O süreçte eksiklikler o direniş alanların içinde değil dışında yaşanmıştır. Toplantı bileşeni olarak bizler yaşanan bu eksikliklerden kendimizi sorumlu tutuyor ve soykırım planını boşa çıkarması için o onurlu direnişi yürütenlerin mirasına sahip çıkma ahdimizi tekrarlıyoruz.”
“Özyönetim direnişleri sürecinde direnenlere karşı sorumluluklarını yeterince yerine getiremedikleri için yaşamlarını yitirenlerin şahsında...” diye başlayan cümle çok genel bir insani duyarlılığı çağrıştırsa bile, arkasından gelen ifadeler açıkça hendek savaşına methiye düzmeye dönüşüyor. “ Büyük direniş mirası ve eşi benzeri bulunmayan iradeye sahip çıkma sözü “ açıkça silahlı mücadeleyi sadece kutsamıyor onu adeta fetişleştiriyor.
Oysa aynı şahsiyet ve kurumlar, 7 Haziran seçimlerinde bütün Türkiye’ye bir söz vermişlerdi. Sadece Türkiyelileşmekle kalmayacak, aynı zamanda şiddet ile kendi aralarına aşılması mümkün olmayan bir duvar öreceklerdi. Halkın bir bölümü bu söyleme inandı ve onlara oy verdi. Bu şahsiyet ve kurumların bir bölümü, bu sözlerle gelen oylar sayesinde hala parlamentoda parlamenter ve kurumları da siyasi parti muamelesi görüyor.
Bütün Türkiye halkından ama’sız fakat’sız özür dileme borcu olan bu zevat, özür dilemek bir tarafa Hendek savaşına çok enerjik biçimde destek sunmadıkları için özür diyorlar.
Peki ama neden bugün? Neden bu özür? Ne oldu? Ne yapılmak isteniyor? Eğer o toplantıya katılan bütün bireylerin aynı anda ve toptan akıl tutulması yaşadıklarını düşünmüyorsak, bu özrün işaret ettiği bir şey olmalı? Yeni durum, yeni strateji ya da yeni bir mücadele biçimi olmalı. Bunun pek hayırlı bir şey olmadığını sanıyorum.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025