İlhami IŞIK
İran dış politikasının esnek, muğlak ve sanki paydaşlarına sahici bir rol veriyormuş gibi duran, çok yönlü belirsizliği aslında sadece kafa karıştırmaya neden olmuyor; aynı zamanda bir örümcek ağı gibi titizlikle hazırlanmış tuzakları da içeriyor. Çünkü İran, dünyanın diğer bütün devletlerinden farklı olarak dış politikasını yerelde mobilize ettiği güçler üstünde yürüten bir dış siyaset dinamiğine sahip. İlgi alanına giren her coğrafyada önce fiilen yerel güçlerden oluşmuş odaklar aracılığı ile örgütlenir. Özetle önce bir yerel organizasyon örgütler ve bu organizasyon üstünden, o ülkenin siyasetine müdahil olur.
Irak’da, Suriye’de, Lübnan’da ve Yemen’de yaptığı bundan başka bir şey değildir. Bu dış siyaset biçimi, bir taraftan İran’a gittiği her yerde kalıcı olma imkanı sağlarken, diğer taraftan da o devletin siyaseti üstünde belirleyici bir güç olma imkanı elde etmesine imkan tanıyor. Hem resmi düzeyde iktidar ile ilişkileniyor hem de mevcut iktidarın dışında başka iktidar alanları açıyor. Bunun adı bir taşla birden fazla kuş vurmaktır.
Daha önce, İran eğer kendisini birinci derecede ilgilendiren bir meselede sessiz kalıyorsa bilin ki burada çok ciddi bir tehlike var diye yazmıştım. Nihayet İran, Cumhurbaşkanı aracılığıyla sessizliğini bozdu. BBC’nin haberine göre “İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ilk kez Türkiye'nin Suriye'nin Afrin bölgesinde düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı'nı yorumladı. Ruhani, askeri operasyonun "nafile" olduğunu söyledi”.
Başkent Tahran'da bir basın toplantısı düzenleyen Ruhani "Bu operasyonun yakın zamanda son bulmasını istiyoruz çünkü bu operasyonlarda Türk kardeşlerimiz ölüyor. Öteki tarafta Kürtler ve diğer insanlar da ölüyor. Bu operasyon nafile" dedi.
Ruhani, "Bir ülke başka bir ülkenin topraklarına, o ülkenin hükümeti ve halkı izin verdiği zaman girebilmeli. Bu bizim prensibimiz. Biz eğer o ülke buna karşıysa doğru bir hareket olduğunu düşünmüyoruz" diye konuştu.
Aslında biz bu ‘’ nafile’’ kelimesini ‘’ izin vermeyeceğiz’’ olarak okumalıyız: çünkü İran, Suriye’de Esad rejiminin kesin egemenliği ilan edilmeden PYD/YPG güçlerinin etkisizleştirilmesine rıza göstermez. İran’ın muğlak ve çok yönlü belirsizlikler içeren dış siyasetinde angaje olduğu iki güç var; Esad rejimi ve PYD/YPG. Suriye’de alan hakimiyetine sahip olan bu iki güçle kurulan ilişki aslında temel stratejik ilişkidir. Eğer Esad rejimi tek başına yeniden iktidarını inşa edemezse, İran, bu iktidar yapılanmasının doğal müttefiki olarak PYD/YPG güçlerini görüyor.
İran’ın esas ajandası, müstakbel Suriye rejiminin Esad ve PYD/YPG ortaklığından oluşan bir sistem olmasını arzuluyor.
ABD’nin PYD/YPG ile ilişkilenmesi kısmen İran’ı Türkiye’ye muhtaç hale getiriyor. Kısmen diyorum çünkü, İran Türkiye’nin sahada partner olarak seçtiği ÖSO güçlerini terörist olarak değerlendiriyor.
Salt bu nedenden ötürü bile olsa, Türkiye ve İran arasında gerçek bir işbirliğinin olma imkanı yok. Olup biten bütün işler ve işbirlikleri konjonktüreldir, geçicidir. Böyle bakıldığında İran’ın Rusya ile kurduğu ilişki çok daha rasyonel duruyor.
Çünkü Rusya da aynı sistematik için kendi çıkarının savunuculuğunu üstleniyor. Bir bakıma hem İran’ın hem de Rusya’nın Esad ve PYD/YPG ile kurdukları ilişkinin stratejik amacı aynıdır; Esad rejimi tökezlerse PYD/YPG kartını elinden kaçırmamak. Kaldı ki, ABD’inin etkinliğini azaltmak bile bu siyasetle ancak mümkün olabilirmiş gibi duruyor.
O halde Ruhani’nin sesini neden yükseltme ihtiyacı duyduğu anlaşılıyor. Astana mutabakatına rağmen İran’ın bu çıkışı sadece manidar değil, aynı zamanda çok ciddiye alınması gereken bir tehdittir. Hesekê, Kamişlo ya da Kobanê’nin değil de neden Afrin’nin bu kadar büyük önem kazandığını sorduğumuzda, ortaya aynı senaryonun varyantları çıkıyor. Afrin, ABD dahil Rusya ve İran’ın belli stratejik çıkarlar uğruna esneyebildikleri bir alandır. İran, Rusya ve Esad, ABD’nin kontrolünde güçlenen PYD/YPG güçlerinin biraz zayıflamasını istiyor. İstenilen sadece bu! Bu durum böyle olduğu içindir ki, Türkiye Afrin operasyonunun düzenleme imkanı buldu.
Dolayısıyla Afrin operasyonunun bu noktadan sonraki evrimi çok belirsiz. Kim nereye kadar ve hangi ölçülerde bu operasyona bugün olduğu gibi destek verecek, bu belli değil. Rusya ve Esad rejimi hava sahasını kapatmak emareleri gösteriyor. Hava desteksiz bu operasyonun maliyeti çok daha büyük olacak. Hava desteğinden yoksun bir Türkiye; İran, Rusya ve ABD’nin manevra alanına mahkum bir Türkiye demek.
Nitekim ABD’nin Membiç resti ve kontrolündeki alanlarda PYD/YPG güçlerinin destek konvoylarına geçiş izni vermesi, bu yeni durumun tehlikeli işareti sayılmalıdır. Rusya’nın Rus pilotun öldürülmesini bahane ederek İdlip’e operasyonlar düzenlemesi tabloyu daha karanlık hale getiriyor. Ben açıkça kaygılıyım. Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025