Markar ESAYAN
Merhaba kıymetli Yeni Şafak okurları…
İlk yazı zordur derler. Özellikle de ülkenin böyle çalkantılı ve zor günlerden geçtiği zamanlarda… Hani Çinlilerin bir 'bedduası' varmış ya; 'İlginç zamanlarda yaşayasın' diye. İşte Türkiye böyle ilginç zamanlardan geçiyor ve sanırım dünya da epeyce öyle.
Ama ben bunun bir lanet değil, bir lütuf olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bu 'değişim' demek.
Bir dostum bir gün, 'Bize muhafazakâr diyorlar. Üstelik dindarlar da bu sıfatı gönüllülükle kabul ediyor. Ben bunu anlayamıyorum. Neyi muhafaza edecekmişiz ki! Dünyada değişmesi gereken bu kadar şey ve acı varken, muhafazakâr sıfatına ben tahammül edemiyorum!' demişti.
Hiç öyle düşünmemiştim. Haklıydı… Gelenekler, değerler, evrensel doğrulardan değil, her türlü statükodan bahsediyordu.
Aslında tabii ki değişimciydik… Çoğumuz, ister Müslim veya gayrımüslim, ister Türk, ister Kürt, Çerkes, Ermeni, Rum veya başka bir ırktan olalım, bu ülkede, ülkemizde, çok uzun zamandır aslında gurbetteydik. Yani gurbetlerin en acısında... Göçe, göğe çıkan, ama konacağı yeri bilemeyen kederli kuşlar gibi.
Değişimci olmaktan başka çaremiz mi vardı sanki?
Siz bakmayın öfkelilere, müzmin kötümserlere… Dünya, bölgemiz, ülkemiz değişiyor. Bu değişim kolay olmuyor. İşte Mısır'da milyonlarca sivil, onurlarına, özgürlüklerine, geleceklerine sahip çıkmak için modern Firavunların sniper'larına, katliamlarına hedef oluyor. Annesini kaybeden o küçük Mısırlı oğlan çocuğunu izlediniz mi televizyonda? Ben ilk defa bir çocuğun yüzünü yolarak ağladığını gördüm. Evet, Mısırlı o çocuk annesinin kan gölü içindeki naaşına bakıp ağlarken yüzünü yoluyordu adeta.
Söyleyin şimdi, Mısır'ın değişmemesi mümkün mü?
Dünyanın değişmemesi mümkün mü?
Türkiye'nin değişmemesi mümkün mü?
Değil! Değişti, değişiyor, değişecek. İşte, 35 yıldır, 40 bin insanımızın can verdiği PKK sorunu, ama daha köklü olan Kürt sorunumuz, değişiyor. Hal yoluna giriyor. Biliyorum, geç kaldık. 1993'te rahmetli Özal'ı, 1997'de rahmetli Erbakan'ı eğer engellemeselerdi, eğer engelleyenleri engelleyebilseydik, bugün 40 bin insanımızın çoğu hayatta olacaktı. Sayısız eve ateş düşmeyecekti. Düşünün; kim bilir kaç evladımız, o Mısırlı talihsiz çocuk gibi, şehit cenazelerinde, devlet malı Beyaz Torosların alıp dere kenarlarında infaz ettiği anne ve babalarının arkasından yüzlerini yolarak ağladılar.
İşte bugün, yedi aydır hiçbir çocuk, ana, baba, eş, kardeş ağlamıyor. Başbakan Erdoğan ve ekibi bilmiyor muydu Menderes'in, Özal'ın, Erbakan'ın hatta 2002'de Ecevit'in başına gelenleri? Nasıl bir belaya bulaşacaklarını, bulaştıklarını bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı… Ama, insan olmanın bir bedeli var.
Yönetici olmanın, sorumluluk almanın bedeli ise çok daha ağır.
İnsanlar, Mısır'da, Suriye'de, Filistin'de, Nijerya, Somali ve Arakan'da vahşice öldürülürken, reel politiğin, sözde ulusal menfaatlerin arkasına sığınamazsınız.
Gerekiyorsa kaybedersiniz, en ağır bedeli ödersiniz, ama denersiniz. İnsan olmak bunu gerektirir.
Yeni bir binyıla girdik. Ama hala 20. Yüzyıl'ın zelil kolonyal paradigmasıyla yönetiliyor dünya. Batı ve Rusya, Çin gibi güçlü devletler, 'ulusal menfaatleri' için gerçeği eğip bükerek yola devam edebileceklerini zannediyorlar.
Ama yanılıyorlar. Çünkü dünya değişiyor. Dünya, artık her evin birbirine internetle bağlandığı, her gelişmenin beş saniye içinde sosyal medyaya düştüğü, karanlık taktiklerin perde arkasında gizlenemediği bir köy haline geldi. Biz 'sıradan' ve 'küçük' insanlar, çok daha güçlüyüz dünden. Tek tek 'küçük' ve 'sıradan' olabiliriz. Ama şiddete, ırkçılığa, katliamlara karşı omuz omuza verdiğimizde, milyonlar oluyoruz.
Çünkü dünyada iki halk var aslolarak, mazlumlar ve gaddarlar…
Tıkıldığımız kompartımanlardan çıktık. Birbirimizin acısına, derdine değiyoruz artık. En ceberut devletler bile, kanlı eylemlerini meşrulaştırmak için çareler aramak zorunda kalıyorlar.
Eli kanlı diktatör Sisi'nin İhvan'ı şiddete bulaştırmak istemesi gibi.
Değişim… Evet hiç kolay değil. Bedeli ise ekseriyetle çok ama çok ağır. Lakin kimse kolay olacak demedi. Kolay olsaydı, kalıcı ve değerli olmazdı.
Müzmin karamsarlara bakmayın siz.
Hep değiştik ve hep değişeceğiz.
Dünyadaki kötülüğü 'muhafaza' edenlerden olmayacağız.
*Sosyal medyada Yeni Şafak'ta yazmaya başlayacağımı duyurduktan itibaren sayısız tebrik aldım. Tek tek cevap veremediğim için içim rahat etmedi. Bu yazıyı bir teşekkür olarak kabul ediniz. İyi ki varsınız.
Twitter: @markaresayan
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019