Mehmet ALTAN
Demokrasi krizi nedir?
Siyasete olan güvensizliğin çok hızlı bir şekilde büyüyor olmasıdır.
Bizdeki durum da bu.
Siyaset kurumu bütün aktörleriyle itibarını yitirmiş gözüküyor.
***
Siyasetin hiçbir toplumsal sorunu çözemeyeceğine inananların sayısı toplumun üçte ikisine ulaşmış.
Topluma dönüp “bugünkü çıkmaz ilerde aşılır mı, sorunlar çözülür mü?” diye sorunca yüzde 75 “asla” diye yanıt veriyormuş.
Milyonlarca insan kendi ülkesinden de gelecekten de ümidini kesmiş.
Ümitsiz bir hayat nasıl yaşanır?
Bu korkunç ümitsizlik ve hayal kırıklığı neye dönüşür, nasıl toplumsal sorunlar yaratır?
***
Geleceğe yönelik umutsuzluk gençleri daha da derinden etkiliyormuş.
Gençlerde geleceğe güvensizlik had safhadaymış.
30 yaş altındakilerin 5’te 4’ü bekarmış…. Çünkü yüzde 80’i “bu ülkede çocuk yetiştirilmez” diye düşünüyormuş.
Aynı kesim kendini sokakta da fiilen güvencede hissetmiyormuş.
İnsanın kendini ülkesinde güvencede hissetmemesi, her an başına bir şeyler geleceğinden endişe etmesi ne demek?
Devlete ve o devlete yön veren siyasetçilere hiç güvenmemesi demek.
***
Siyaset kurumuna güvensizlik neden hızla artıyor?
Çünkü siyasal iktidar, yasaklarla “siyasetsizleştirmeyi” hedefliyor…
Çünkü siyasal iktidar, yasaklarla “siyaset alanını” sürekli daraltıyor.
Buna karşılık kuralsızlık da keyfilik de arttıkça artıyor.
Örneğin, Merkez Bankası yasasını kadük hale getirip, yerine “nass” koyunca… Ekonomik kriz patlıyor, sefil bir hale doğru tepetaklak düşüşün freni kopuyor.
Bizzat iktidarın yasaları bir kenara itip ekonomiyi mahvettiğini, ülkeyi sefalete sürüklediği herkes görüyor.
Toplumsal sorunlar siyaset marifetiyle çözülmedikçe, tam aksine siyaset sürekli yeni sorunlar yarattıkça inanç ve umut da haliyle terki diyar ediyor.
Bir ümitsizler, “desperadolar” ülkesi haline geliyoruz.
***
Siyasetsizleşme hızlanınca…
Siyasal gelişmeler de heyecan yaratmıyormuş, hatta öfke bile kayboluyormuş.
Kendi felaketine bile kayıtsız kalan bir topluma dönüşmekteyiz.
Toplumsal bir depresyon yaşanıyor.
Türkiye’yi bir psikiyatriste götürsek, kendi felaketine bile aldırmayan bu topluma “depresyon geçiriyor” teşhisini koyacağı belli.
***
Ekopolitik Düşünce Merkezi, cumartesi günü “Ayrışmadan Uzlaşmaya: Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” başlıklı tüm gün süren bir etkinlik düzenledi.
Günün en popüler konusu da kasten adı konmayan ve böylece tanımlanmak istenmeyen son süreç oldu.
Bekir Ağırdır’ın katılımcısı olduğu ilk panelin moderatörü Mithat Sancar, adı konmayan son süreci yorumlayan çok kapsamlı ve nitelikli bir konuşma yaptı.
Bu “süreci” yaşayan Türkiye’nin genel durumunu da Bekir Ağırdır’dan dinledik.
Böylece son siyasal gelişmeler ve o gelişmeleri izleyen Türkiye’nin toplumsal resmini beraberce değerlendirme imkânı doğdu.
***
Genelde yorumlar ülkenin bir yol ayrımında olduğu tespitinde birleşiyor.
Türkiye bu haliyle çok daha ağır bir baskı rejimine de savrulabilir, biraz daha nefes alabilecek bir kımıldama da söz konusu olabilir deniyor.
Bu noktada adı kasten konmayan sürecin akıbeti belirleyici olacak.
Ancak cumartesi günü yaşananlar bize bazı ipuçları verdi.
Süreci başlatanlar “barış” diyor ama “çözümden” söz etmiyor…Buna karşın Kürt muhataplar “çözümü” öne çıkarıyor.
Nitekim Selahattin Demirtaş:
“Demokratik çözüm ve barış için çaba sarf eden Öcalan'a güven ve desteğim tam” diyerek süreci farklı tanımlamakta.
Bir uzlaşı olacak mı, olacak ise nasıl olacak?
Sorunları “çözmeden” barış nasıl yapılacak?
Kavgaya neden olan sorunlar çözülmezse kavga biter mi?
Sorunun demokrasi ve hukukun eksikliğinden çıktığı ortadayken bu eksiklikleri tamamlamadan barışa nasıl ulaşılacak?
***
Barış mı, demokratik çözüm mü derken Erdoğan da yeniden adaylığını ilan etmiş gibi… “Bu sürecin asıl amacı zaten buydu” diyenler de çoğunlukta.
Umutsuzluğun, güvensizliğin ve artık hiçbir şeye aldırmayan bir çaresizliğin insanları teslim aldığı bir ülkede bu adaylık ilanının da bir heyecan yaratmayacağını tahmin etmek zor değil.
***
Demokrasiyi taca atarak…
Hukuku taca atarak…
Anayasayı, yasaları, kuralları taca atarak geldiğimiz nokta ortada.
Bu tablodan refahın ve özgürlüğün arttığı bir Türkiye çıkar mı?
Toplumdaki bu çaresizlik ve aldırmazlık beni ürkütüyor.
Bu adı konmayan “süreç” yeni çözümler, yeni çareler, yeni bir siyaset ve yeni bir heyecan yaratabilecek mi?
Kurtulabilecek miyiz?
Yoksa bu “süreç” toplumsal umuda son bir veda mı olacak?
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025
11.07.2025
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025