Mehmet ALTAN
Anayasa Mahkemesi’nin 2020 yılı verilerine göre, ilk dokuz ayda mahkemeye 30 bin 584 bireysel başvuru yapıldı.
AYM’nin aynı dönemde karara bağladığı, bir kısmı eski yıllara ait bireysel başvurulardaki “ihlal kararı” sayısı 10 bin 652 oldu.
10 bin 652 kez “ihlal kararı” veren Anayasa Mahkemesi’nin örneğin, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine dair kararına direnildiğini duydunuz mu?
Duymadınız değil mi?
***
İlk derece mahkemelerin, binlerce ihlal kararı arasında sadece "ifade ve basın özgürlüğüne" dair hak ihlali kararlarına direndiğini görünce, bu haftaki basın tarihi yazıları kuantum sıçramanın muhatabı oldu. 40 yıl öncenin tarihinden bugüne doğru gelirken birden anayasaya ve anayasa mahkemesine bıçak çekmekte ısrarcı olan mahkeme ve hâkimler nedeniyle güncele sıçrayıverdi.
Cumhuriyet tarihinde, "düşünce" hep tehlike olarak kabul edildi hatta ipin ucu kaçtığı bazı dönemlerde de "suçlu" ilan edildi.
Ama 15 Temmuz’a kadar anayasayı ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yok saymak hiçbir hâkim ve mahkemenin cüret edeceği bir iş değildi. Zaten anayasal düzeni korumakla yükümlü mahkeme ve hakimlerin taammüden anayasal suç işleyeceğini düşünmek bir çıldırma alâmeti sayılırdı.
***
Babam 1965 ila 1969 yılları arasında Türkiye İşçi Partisi milletvekili ve Akşam gazetesi yazarıydı.
28 Eylül 1966 tarihli "Bornova Savcısı Lütfen Dinleyin" başlıklı yazısında "komünizm propagandası" yaptığı iddiasıyla dokunulmazlığını kaldırdılar.
Anayasa Mahkemesi’ne başvurunca mahkeme kararı beklendi. Anayasa Mahkemesi 1967 tarihinde iptal kararı verdi ve meclis kararı düştü.
Doğal hukuk süreci sorunsuz olarak işledi.
***
60 yıl sonra bu sefer 10 Eylül 2016 tarihinde 34 yaşında bir savcı Ahmet Altan ile beni televizyondan "subliminal mesaj vererek darbecilik" gibi bir suç uydurarak göz altına aldırdı.
22 Eylül sabaha karşı da ,o zamana kadar bilip, tanıdığım, gördüğüm hâkim portresiyle hiçbir benzerliği olmayan tek kişilik bir mahkeme hâkimi savcının "subliminal" kelimesinin anlamını bilmediğini söyleyerek, "yarım cümlemi" delil saydı ve sabaha karşı "terör" iddiasıyla beni tutukladı.
Bu hukukla bağını koparmış saçmalıklara karşı ben de babam gibi 60 yıl sonra Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum.
***
11 Ocak 2018’de Anayasa Mahkemesi tüm delilleri inceleyerek suç işlediğimi gösterir bir belirtinin olmadığını ve benim "gözaltına" bile alınamayacağıma karar verdi. Devletin Anayasanın kişi güvenliği ve özgürlüğü, ifade ve basın hürriyeti haklarımı ihlal ettiğini ve bana tazminat ödenmesi gerektiğini hüküm altına aldı.
***
Anayasa’nın 153. Maddesi gereği Anayasa Mahkemesi kararlarına herkesin uyma mecburiyeti var.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve bir üye anayasal suç işleyerek Anayasa Mahkemesi kararına uymadı. Bu karara karşı itiraz ettiğimiz İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve bir üye de suç işlemekten çekinmedi.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği tazminatı bana ödeyerek Devlet mekanizmasının bir kanadı Anayasa'ya uygun davrandı, Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirdi.
Devletin yargı bacağındaki bir başka grup ise Anayasa'ya direndi.
Böyle bir devlet olur mu, bilmiyorum.
***
Bu dört kişi nedeniyle 5.5 ay fazladan yattım.
Hukuksal zorbalıkla 5.5 ay daha içerde tutulduğum için yeniden AYM’ye başvurdum.
AYM yeniden 2. kez bir hak ihlali verdi. Anayasayı yok sayan dört mahkeme üyesinin anayasal suç işlediği AYM kararı ile de teyit edildi.
Yargı AYM’nin kararını dinlemediği her durumda da aynı şey oldu, ikinci kez bir hak ihlali verildi.
Hukuk devletini katletme girişimini bir kez daha mahkum etti.
***
Bu soğukkanlı anayasa cinayetine karşı HSK’na başvurduk. AYM’nin hakimler hakkında verdiği 2. İhlal kararına rağmen, HSK kovuşturmaya gerek görmediği gibi, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkeme Başkanı’nı Yargıtay’a atadı. AYM kararlarını yok saymayı özendirdi, yeni itirazımıza da bir yıldır cevap vermiyor.
Anayasayı yok sayarak devletin meşruiyetini tanımayan mahkeme üyelerinin HSK’dan güç aldığı da somutlaştı.
***
Anayasa'ya direnip cezasız kalan hattâ ödüllendirilen hâkimler, Anayasa'yı yok saydıktan sonra yasaları neden ciddiye alsın , dilediği gibi yargılama yapmasın, istediği afâki hükmü vermesin?
Zaten olup biten de bu.
Nasıl olsa suç işleyince ceza görmüyorlar.
Çarpıcı bir örnek vermek isterim.
Anayasa'ya direnmekte beis görmeyen, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Türk Ceza Kanunu’nu da yok saydı.
TCK 309 maddesinde darbe suçunun ancak ve ancak ‘’cebir ve şiddet’’ ile işleneceği yazılıdır. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nin 3 üyesi bizi bu maddeden yargıladılar ama maddeye bağlı kalmadılar. Kafalarına göre yeni bir yorum getirdiler.
Manevî cebir ile darbe yapılacağına karar verdiler. Manevî cebir neydi ?
Yazı, konuşma ile açıklanan düşünce.
Mahkeme düşünceyi suçlu ilan etmek için önce Anayasa'yı yok saydı, sonra da Ceza Kanunu’nu.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı ve üye hakimleri 1738 doğumlu Cesare Beccaria'nın "Suç ve Ceza" kitabını kendi Anayasa ve Ceza Kanunu haline getirdiler.
Yargıtay bu yaklaşımın 1930 Faşist İtalyan Ceza Kanunu’na uygun olduğunu kayda geçirdi.
"Manevi cebir" diye bir saçmalığın uydurulamayacağı mahkemeye hatırlatılmış oldu.
***
Anayasal düzeni korumakla yükümlü mahkeme ve hâkimlerin anayasal suç işlemeyi benzer davalarda bugün de sürdürdüklerini görünce yargıdaki bu akıl almaz durum basın tarihinin kaçınılmaz olarak bir parçası hâline geldi.
Çünkü direnilen davaların öyküsündeki ortak özellik basın, ifade, düşünce özgürlüğüdür.
Anayasa ve yasalara göre ifade ve düşünce tabii ki suç değil, olamaz.
Ne dava açılabilir ne ceza verilebilir..
Halbuki…
Baskı dönemlerinde hoşa gitmeyen basın ve düşünce cezalandırılmak istenir. Bu dönemlerin değişmez hedefi her zaman gazeteciler, yazarlar olur.
Siyasal zulme bir kılıf aranır.
15 Temmuz sonrası artarak yoğunlaşan baskı döneminde bulunan kılıf "terör" suçlaması oldu.
Düşünce, ifade ve basın hürriyeti "terör" faaliyeti sayıldı.
Ancak bu siyasal kurnazlık hukuku parçaladı, yargıyı vahşileştirdi, adalete güveni sıfırladı.*
***
Bu dönemde anayasal suç işleyen ceza mahkeme hâkimlerinin, ayrıca idare mahkeme hâkimlerinin ve OHAL komisyonu üyelerinin verdiği kararların tomografisini çekmek, 2020’lerde düşünceye ve düşünce insanlarına karşı olan zulmü belgelemek açısından önemli.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
17.07.2025