Mehmet Ocaktan
İslam dünyasının halihazırda içinde bulunduğu trajik halin tespiti, asla onları karalama düşüncesinin bir ürünü olamaz. Sonuçta biz de bu dünyanın bir parçasıyız, kabul etsek de etmesek de ortaya çıkan manzaradan hepimiz mustarip durumdayız. Herhalde hiçbirimiz kendi nakısalarımızı konuşmaktan mutlu olmayız, ama bir şekilde gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.
Ne zaman Müslüman dünyanın yaşadığı problemler gündeme gelse ya da gelişmiş dünya ile karşılaştırılması yapılsa hemen defansa çekilip “Geçin bunları, İslam’da her şeyin çözümü var, Batı demokrasilerinin reçetelerine ihtiyacımız yok” mealinde itirazlar yükseliyor.
Evet, elbette din hayatımızın her anını kuşatan, güzelleştiren kapsamlı bir rahmet. Dolayısıyla Batı’daki pozitivizmin rüzgarlarıyla savrulmamız gerekmiyor. Ama bu dini sadece şekillere, ritüellere hapsederek hayatın dışına itmek anlamına da gelmemeli. Çünkü din hayatın her alanına cevap veren, sorunlara çözüm getiren bir dinamizme sahiptir. Bu yüzden de din bağlamında ürettiğimiz bilgilerin, modern dünyada bir karşılığının olması, hayatın dinamizmine tekabül etmesi gerekiyor. İslam’ın kapsamlı bir rahmet dini olmasının hikmeti de budur zaten.
Peki bugün Kur’an ve Hz. Peygamberin sünneti ile hayatımız arasındaki bağın yeterince güçlü ve canlı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Elbette hayır... Her vesileyle “Her şeyin çözümü İslam’da var” diyerek övünmemize rağmen, bugün Müslüman dünyada insan haklarından özgürlüklere, hukukun üstünlüğünden işçi haklarına, kadın ve çocuk haklarından sosyal adalete kadar pek çok alanda ciddi sorunlar var ve bu konuda umut veren bir gelişme işareti de yok.
Batı dünyasını hiç sevmeyebiliriz, sevmek zorunda da değiliz. Ayrıca Batı’nın geçmişteki günahlarını da biliyoruz. Ama bütün bunlar, bizim mükemmel olduğumuz anlamına gelmiyor. Kabul etmek gerekiyor ki Batı dünyası kendi içinde uzun yıllara dayanan mücadeleler sonucunda insan haklarında, işçi haklarında, özgürlüklerde, hukukun üstünlüğünde ciddi mesafeler kaydetti. Eğer bugün Türkiye’de bile işçiler sendikalar aracılığı ile emeklerinin karşılığını almak için mücadele verebiliyorlarsa, bu Batı’daki sendikal mücadelenin sonucudur. Kadın-çocuk hakları ve çevre konusundaki pozitif gelişmeler de yine Batı demokrasilerinin bir ürünüdür.
Hiç komplekse kapılmaya gerek yok, biz başaramadık onlar başardı. Eminim ki bugün Türkiye dahil bütün İslam ülkelerindeki camilerde imamlar Hz. Peygamberin “İşçinin ücretini alnının teri kurumadan veriniz…” hadisini okumaya devam etmektedirler. Bu hadis, Batı’daki sendikal mücadele verilmeden önce de vardı, ama ne yazık ki İslam toplumları işçilerin haklarını teminat altına alan bir sistem geliştiremediler. İslam ülkelerinde halen de işçi ve kadın haklarının yeterince geliştiğini, temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığını söylemek maalesef mümkün değildir.
Çünkü Müslümanlar Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin evrensel mesajını dünyanın değişen şartları içinde yorumlayıp, hukukun üstünlüğüne dayalı bir yönetim modeli inşa etmeyi başaramadılar.
Yeri geldiğinde insan haklarının da, işçi ve kadın haklarının da “en iyisi bizde var” diyerek övünmeyi pek seviyoruz. Ama tarihi tecrübeler gösteriyor ki, Batı’da bu hakların verilmesinden sonra İslam ülkelerinde ancak küçük çaplı iyileştirmeler sağlanabilmiştir. Demek ki “İslam’da her şey var” demek meseleyi çözmüyor, çünkü önemli olan İslam’ın evrensel mesajını hayatla buluşturmaktır.
Kendimizi kandırmayalım, modern dünyada dini düşüncede ciddi bir yenileşme yaşanmadığı sürece sorunlarımızı çözmek mümkün değildir. Her zaman olduğu gibi yine İslam’ın evrensel mesajıyla övünürüz ama Batı demokrasilerinin ortaya koyduğu bilimsel ve teknolojik gelişmelerin arkasından koşmaya devam ederiz...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025