Murat BELGE
Birkaç gün önce Tayyip Erdoğan’ın “hakaret” kavramıyla arasındaki tuhaf ilişki üstüne yazıyordum. Bilindiği gibi Tayyip Erdoğan sağa sola “hakaret davası” açma konusunda rekor kırmış durumda. Ama bu arada kendi ağzından çıkan “hakaretamiz” sözlerin haddi hesabı yok. Tayyip Erdoğan’ın ve yakınlarının son birkaç yıllık performansına bakınca, oradan bir “tutarlılık” beklemenin anlamsız bir şey olduğunu gösteriyor; gene de, göz çıkartıcı bir birbirini tutmazlık var.
Derken şu iki bildiri geldi üst üste ve Tayyip Erdoğan “hatiplik” maharetini yeniden konuşturdu. “İhanetler”, “tiksintiler” ya da “aydın müsveddeleri” vb.
Tayyip Erdoğan zihniyeti bu toplumda gerçekten egemen olunca, başka birçok şeyin yanısıra, dili de, anlamı da, dolayısıyla sözlükleri de değiştirmemiz, yeni baştan yazmamız gerekecek. Örneğin “hakaret” kelimesi. Geleceğin “Türk Dil Kurumu Sözlüğü”nde, bunun tanımı şu mealde bir şey olmalı: “Tayyip Erdoğan’la aynı fikirde olmayan birinin Tayyip Erdoğan hakkında söylediği söz. Cezası …’dan başlar.” Bu, tabii, hukuk düzenine de aynen böyle geçmeli. Tayyip Erdoğan’ın kendi söyledikleri bu tanımın içinde yer almadığına göre, onların “hakaret” olduğunu kimse iddia edemez.
Tayyip Erdoğan’ın söyledikleri “hakaret” olmamakla birlikte, bunların “hak” kavramıyla bir ilişkisi var. Tayyip Erdoğan “hak edene” “hak ettiğini” söyler ve her zaman “haklı”dır. Tayyip Erdoğan bu dünyaya “Biliş kişi” olarak gönderilmiştir, her şeyin doğrusunu o bilir. Konulara, sorunlara onun baktığı gibi bakmıyorsanız, örneğin “Ne bu savaş? Biz sorunların barışçı yöntemlerle çözülmesini istiyoruz” diyorsanız (bunu bir dönem Tayyip Erdoğan da söylemiş olabilir, fark etmez, önemli olan şimdi ne söylediğidir), o da sizin için “hak ettiğiniz” şeyleri söyleyecektir. “Aydın müsveddeleri” diyecektir, örneğin. Buna bakıp siz de “Cumhurbaşkanı müsveddesi” gibi bir şey söylemeye kalkışırsanız, başınıza gelmedik kalmaz. Çünkü “adalet mekanizması” denilen şeyin içinde de “Tayyip Erdoğan nerede, adalet orada” diye düşünen ekipler kuruldu.
Peki, bir şeyin sahicisi nedir, müsveddesi nedir, hele bu “şey” aydın olmak gibi “şey”se, bunları ayırd etme ehliyetini Tayyip Erdoğan nereden almıştır? “İki üç kitap yazmak” yollu bir şeyler söylüyor. İki üç kitap okuduğu, okuduysa da anladığı şüpheli olan bir kişi –çünkü bir kitabı iyi anlamış bir insan böyle konuşmanın çok ayıp olduğunu da anlar– böyle bir “Büyük Jüri” edasında hüküm veriyor. Evet, hangi ehliyetle? “Tayyip Erdoğan olduğu için”den başka bir cevabı var mı bu sorunun, bilmiyorum. Herhalde Allah vergisi bir feraset sözkonusu. Bombayı kim attı, daha inceleme başlarken gerçeği o biliyor; “kupon arsa” dediği nesne hakkında ne yapılmalı, formülü onda, ondan habersiz işlem görmemeli; dünya sorunlarının hepsine vâkıf, seçilmiş, seçilmemiş, bütün dünya liderlerinin yanlışlarını o görüp tesbit ediyor; dünya keşifler tarihini o biliyor, hem de Küba’daki cami gibi, başka kimsenin bilmediği olguları da o biliyor; heykelin iyisini, “ucube” olmayanını, gözünden tanıyor; 16 Türk devletinin serencamını çalışmış, soruşturmuş; birer Tayyip Erdoğan çıkaramadıkları için battıklarını gözlemlemiş; kim aydın, kim değil, bunu da Tayyip Erdoğan’a soracaksınız; yazılmış kitapların, tezlerin ehil olup olmadığına karar verme yetkisi de onda. Hattâ bu kararı vermek için sözkonusu metni okuması da gerekmiyor. Öyle bir Allah vergisi ferasete sahip ki elâlemin okuyup okuyup nüfuz edemediği şeylerin hepsini o okumadan biliyor.
Bu “aydınlar” konusu Tayyip Erdoğan’ın ve yakın çevresinin “her dem taze” sorunudur. “Aydın düşmanlığı” bu ideolojide olan insanların değişmez tavrıdır. “İki üç kitap yazmış aydın müsveddesi” diye konuşan kişi, yarın, “Yakın şu kitapları” da diyebilir. Daha geçen gün şiirin, romanın kötü alışkanlık yarattığını da söyleyebilmişti.
Bunlar yeterince vahim şeyler. Kendi doğruluğundan en ufak şüphesi olmayan ve şüphesi olanları da yok etmek için avuçları kaşınan “önder”ler, tehlikelidir. Tabii Tayyip Erdoğan’ın bu “değer” ve “düşünce”lerini doğru bulan, benimseyen bir tabanının da olması, durumun vahametini iyice artırıyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025