Mustafa DAĞCI
Hassasiyetlere özen göstermekle birlikte hiç kimse eleştiriden muaf tutulamaz...Muaf tutmak, muaf tutulana fayda değil zarar vermek demektir. Bu bir kişi,makam,parti v.b olabilir.Eleştiri kadar eleştirinin yeri,zamanı,amacı da önemlidir. Eleştirenin kendisi de eleştiriye açık olmak durumundadır. Her eleştirinin doğruları ifade etmesi beklenemez.Bu da tartışmayı doğurur. Tartışma ise bir olgunluk,bir kültür gerektirir.
Bu gün Türkiye'de de bir çok konu tartışmaya muhtaç durumdadır. Hükumet edenlerin,bir fikri eylemliliğe dökenlerin tartışmaların ve eleştirilerin merkezinde olması doğal karşılanmalıdır. Yani; Meyve veren ağaç taşlanır.
Hükumetin icranın başı, PKK'nin de eylemlilik içinde olması onları eleştiri ve tartışma konularının baş aktörü yapmaktadır.Dolayısı ile başat sorun Kürt sorunudur diyebiliriz.
Kendi cephemden baktığımda şunları görüyorum: Devlet/hükumet Kürt sorununun çözümü için sonuç alıcı adımları atmıyor.Ya da, anladığı çözüm şekli kanayan yarayı kapatmıyor.
Türkiye'nin/Türklerin en iyi anlaşabilecekleri kesim Kürtlerdir. Alabildiğine karışık,karmaşık olan Orta Doğu'da Türkiye'nin PYD için gösterdiği refleksler durumu daha da karmaşık hale getirmiştir.Oysa Türkiye'nin bütün coğrafyalarda Kürtlerle birlikte hareket etme olanağı vardır.Bunun yolu Kürtlerin ulus olmaktan kaynaklı doğal haklarının olduğunu kabulden geçiyor.Bu anlayışla yaklaşıldığında Kürtler Türkiye ile hareket etmenin kendi çıkarlarına olduğunu görmezden gelemezler. Türkiye'nin/Türklerin de Kürtlerle anlaşması herhangi bir halkla veya devletle anlaşmasından daha kolaydır.En başta Türkiye Kürtleri Irak ve daha fazla da Suriye Kürtleriyle akrabadırlar.
Türkiye,Irak ve Suriye de Kürtlerinin durumu kendilerine özgüdür ve doğal olarak sorunlarının çözümü de farklı olacaktır.Kürt sorununun çözümü konusunda bu üç ülkenin her hangi birinde önerilen çözüm, "kopyala yapıştır" yöntemiyle bir diğerine uygulanamaz.Devlet/hükumet Türkiye'deki Kürt sorununun çözümü için kafa yormayı bırakıp,diğer ülkedeki Kürtlerin kendi gelecekleriyle ilgili önerdikleri çözümlere alerjik yaklaşmamalıdır.Kürtlerin Kürtlere sınırdaş olmaları ileride sınırları bile anlamsız kılabilir.Türkiye elini güçlendirmek istiyor ise,bu kadar "düşman" varken, Kürtlerin dostluğunu kazanmanın yollarını bulmalıdır.
Iraklı Kürtler tarih boyunca homojen olarak bir arada yaşamışlar ve Araplarla entegre olmamışlardır.Öylesine ki,Iraklı Kürtlerin neredeyse tamamına yakını Bağdat'ı görmemişlerdir.
Suriyeli Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkiye'deki isyanlar sonrası buraya göç edenlerden oluşmaktadır.Bu güne kadar ne kimlikleri ne de tapuları olmuştur.Hem Irak'ta hem de Suriye'de Kürt burjuvazisi de oluşmamıştır.Bütün bunlar önemlidir ve çözüm şeklini etkilemektedir.
Türkiye Kürtlerinin durumu diğer iki ülke Kürtlerinden farklıdır.Dolayısı ile çözümün de farklı olması beklenir bir durumdur.
Her şeyden önce Türkiye'de hatırı sayılır Kürt burjuvazisi vardır(Ceylanlar,Onurlar,Tatlıcılar,Topraklar,İçkaleler,Kayalar, IC , Limak ve diğerleri) Kürt burjuvazisinin ve tacirlerinin en önemli özelliği Türk burjuvazisiyle entegre olmalarıdır.Hatta, Türk burjuvazisinin en üst örgütü olan TÜSİAD'ın yönetim kurulunda Kürtlüğünü inkar etmeyen Kadoğlu Holding sahibi Cizreli Tarkan Kadoğlu yer almaktadır.Kürtlerin yüz binlercesi devlet çalışanı yada emeklidir...%5 i Türklerle evlidir...Kürtlerin neredeyse yarısı batı illerinde yaşamaktadır...Batıdaki on ilde on milyon Kürt yaşamaktadır...Sadece İstanbul'da dört milyon Kürt yaşıyor...Parlamentoda altmışa yakın milletvekili ile temsil ediliyorken, yüzün üzerinde belediyenin yönetimine sahiptirler...
Tüm bu somut durumlar göz ardı edilerek üretilecek çözüm önerileri ve izlenecek yöntemlerin başarılı olma şansları yok gibidir.Yani, eskiden "solun" çok kullandığı "somut durumun somut tahlili" gerekmektedir.
Kürtlerin ayrı bir devlet isteme ve ayrılma hakları vardır. Ancak siyasi yapılar değil halkın kendisinin bunu istemesi gerekir.Kürtlerin her geçen gün Kürtlük bilincinin gelişmesine karşın,"ayrılma" düşüncesine sıcak bakmadıklarını gözlemlemek zor değil....Abdullah Öcalan, 1993 yılından itibaren Birleşik Kürdistan ve ulus-devlet çözümünden vazgeçtiklerini, Demokratik Cumhuriyet önerdiklerini ifade ediyor...Demokratik Cumhuriyet önerisinden ne anladığını da şöyle izah ediyor: Ana dilde eğitim,ayrımcı ve ideolojik yasaların kaldırılması,adil siyasi temsili yet,yerinden yönetimin güçlendirilmesi...Bunun için de masayı önermektedir...Bu kimilerine PKK'nin izlediği yönteme bakarak inandırıcı ve güven verici gelmeyebilir.Ama masanın savaştan daha iyi olduğu kesindir.Böylesi bir hedef için savaşa,silaha gerek yoktur...Demokratik ve barışçıl yollar sonuna kadar dayatılıp,ulusal ve uluslararası kamuoyu oluşturulabilinir...Kaldı ki, gelişmeler dünya ülkelerinin silahsız bir PKK'yi "terör" örgütleri listesinden çıkarıp,destekleyeceklerini göstermektedir...Kürt halkının ezici çoğunluğu kendisine dayatılan çatışmacı yöntemleri benimsemediğini her fırsatta göstermektedir...Milletvekilliği belediye,Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde demokratik ve barışçıl yöntemleri benimsediğini net bir şekilde ifade etmiştir...Özerkliğe ulaşma yöntemi olarak "hendek" ve "savaş" yöntemini tasvip etmediğini "özerklik" ilan edilen ilçeleri terk ederek,direnişin yanında yer almayarak göstermiştir...
PKK askeri açıdan kazanamayacağını bildiği bu yöntemle, verdiği zayiatın büyüklüğü ölçüsünde masada gücü olacağını hesaplıyor olabilir...Ancak ,bu kadar can-mal pahasına savaş yönteminde ısrarcı olmak Kürtlerin PKK'ye verdiği krediyi bitirebilir...Bitirmez ise bunun tek nedeni devletin "Kürtlerin hakları bu kadardır" diyen ve PKK'yi de bahane ederek Kürdistan'ı yaşanmaz hale getiren tavrı olacaktır...
Kanın durdurulması,Akıl-İzan yoluna girilmesi için başta devletin/hükumetin "haktır-yoktur" zihniyetini terk edip,Kürtlerin ulusal-demokratik haklarını teslim etme yol haritasını kamuoyuna açıklaması gerekir...PKK'nin ise "hendek" politikasının Türkiye koşullarına uymadığını,adına mücadele ettiğini söylediği Kürtlerin bu yolu benimsemediğini görüp, barışçıl-demokratik yöntemi öne çıkarması beklenen bir durumdur.
Türk ve Kürt kamuoyunun, yanlışı kimin yaptığına bakmaksızın eleştirmek,Kürtlerin ulusal-demokratik haklarının yanında ve barışçıl yöntemlerde ısrarcı olmak gibi bir görevi vardır.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2016
23.07.2016
8.02.2016
26.02.2016
18.02.2016
14.02.2016
13.02.2016
2.02.2016
28.01.2016
22.01.2016