Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Önce gerekli saydığım bir parantez açmalıyım. Solu tartışmak yeni değil ama tam da siyasi hayatımızda bir otoriterleşme tehlikesi varken, BDP üstüne yoğun operasyonlar gelirken birdenbire solun tartışılması öne çıktı. Bu beni rahatsız ediyor. Sınırları belirsiz operasyonlara karşı durmanın öne çıkması gerektiği bir zamandayken solu tartışmayı öne çekmeyi yanlış buluyorum.
Kuşkusuz solun yenilenme gereksinimi yeniden ama daha ciddi daha sistematik biçimde masaya yatırılmalı. Pek çok sohbetimde bu acil ihtiyacı yalnızca benim hissetmediğimi gördüm. Buna yanıt vermeliyiz elbette ama geçerken değinmelerle değil.
Kendi düşüncelerimle ilgili gerçekte beni tarif etmeyen bir algının yaratılmasından rahatsız olduğum için hiç hoşuma gitmese de ne düşündüğüm üstüne birkaç şey söylemek için bu parantezi açma ihtiyacı duydum. Ama yine de güncel siyasetten kopmadan yapacağım.
Hâlâ bir hayalim var
“Her tür milliyetçiliğe karşıyım” önermesi benim için de doğrudur, ben kendimi dünya vatandaşı sayıyorum. Bir gelecek hayalim var, eşitlikçi, adil, sömürüsüz, barışçı, sınırların olmadığı, herkesin dünya vatandaşı olduğu bir dünya. Ben hâlâ o dünyaya sosyalizm, komünizm diyorum. Ama dünden farklı olarak o dünyayı tarif de etmiyorum, tarihin tekerleği mutlaka oraya götürecek de demiyorum.Olmalı diyorum.
Geçmişin eleştirisine girdiğimizden beri, daha Sovyetler Birliği ayaktayken 1987’lerde cezaevinden “artık Leninizm aşılmıştır” diye yazdığım zaman da gelecekle ilgili hayalimi hiç terk etmemiştim. Dogmatik solu eleştirirken de sürekli “kendini yenilemiş bir sola” olan acil ihtiyaçtan söz ettim. Solun yenilenmesi üstüne çok vardır, ama solun, sosyalizmin bittiğine dair tek bir cümlem bile yoktur.
Aksine küreselleşme süreçlerinin bu hayale bizi dünden daha fazla yaklaştırdığını ama yolların, yöntemlerin dünden köklü biçimde farklı olacağını, bir ulus-devlet sınırları içinde olamayacağını söylüyorum. Artık ulus-devlet dar konsepti içinden bakarak, tepeden inmeci, işçi sınıfı öncülüğüne, öncü parti anlayışına saplanıp kalmış, pozitivist bakışla malul, insanın manevi değerlerini yoksayan bir anlayış ve yoldan da olamayacağını, bunun artık bittiğini; “inadına sosyalizm” diyerek değil, “inadına demokrasi, inadına özgürlük ve barış” diyerek olacağını yazıyorum vs.
Bundan başka kimseye bir “hayal” vermedim ki bir hayali kırmış olayım. Olsa olsa benim yazdıklarımı okumadan veya doğru dürüst okumadan ya da anlamadan beni hayalinde bir yere koymuştur. Bu nedenle de bana ait olmayan ama benimmiş gibi bana atfedilerek yapılmış yorumların eleştirisine yanıt vermiyorum. Veremem çünkü.
Gelecekle bugün arasında “beklemeci” bir anlayışta da değilim. Bu nedenle yazılarımda neredeyse bıktıracak ölçüde “değişime” dikkat çektim ve değişim sürecinin her yeni dönemecinde bu sürece aktif müdahale noktalarına kendimce işaret ettim. Eşitlikçi bir dünya geleceğine, eşitlik idesini tekrarlayıp durarak değil her eşitsizliğe karşı çıkarak varılabilir.
Günümüzde enformasyon devrimi aksine insanın, halkların, aydınların, öznenin süreçlere müdahale rolünü ve kapasitesini olağanüstü arttırmıştır. Arap devrimi ortada. Ama bu rolün ne olduğu ve nasıl gerçekleşebileceği, kafa yormayı gerektiren önümüzdeki yeni sorudur. Kanımca henüz kimse bu soruya yanıt verebilmiş değil. Arıyoruz.
İki uyanış
Türkiye’de bugüne değgin tarihten gelen iki güçlü değişim dinamiği gördüm. İslami uyanış ve Kürt ulusal uyanışı. Güncel olayların gidişatında temel doğrultum bu iki dinamiği yakınlaştırıcı duruşlar göstermek oldu. Kalemimi bu yolda kullandım. Bu yakınlaştırma işlevinin bizatihi kendisini değişimin üçüncü dinamiği olarak gördüğüm için entelektüel aydın çevresini üçüncü dinamik olarak tarif ettim. Fakat bu üçüncü çevrenin rolünün “tarafsız hakem” rolü olmayacağını da hemen ekledim. İki taraf dışında üçüncü taraf değildi.
Böyle gördüğüm için de açık eleştirilerimle birlikte amasız, fakatsız Kürt halkının özgürlük mücadelesinin yanında oldum hep. Devlet ve Kürt sorunu konusunda eşit mesafede durmadım, aksine aradaki eşitsizliği sergilemeye çalıştım. Zira bugününün eşitsizliğine vurmadan gelecek eşitlik hayalinden söz etmek saçma olurdu.
Devlet milliyetçiliğiyle devlet olmayan milliyetçilik arasındaki asimetrik eşitsizliği ortaya koymadan kurulacak bir denklik denklemini meseleye yanlış bakış olarak görüyorum. Filistin Kurtuluş Örgütü de, Hamas da milliyetçidir ama bununla, ABD ve bütün Batı’yı arkasına almış İsrail devletinin milliyetçiliği aynı mıdır? Antisemitizm de eleştirilecek bir başka ayrıdır kuşkusuz.
Soru hangi milliyetçiliğin iyi hangisinin kötü olduğu değil, mesele bu değildir. Her ikisinde de şiddet vardır ama denksizlik araçlarda ve araç-amaç ilişkisinde. Araç derken silahı kastetmediğim açıktır. Her iki taraf da eşit silahlara sahip olmalı gibi deli saçması bir şey söylemediğimi, son zamanki tartışmaların bende yarattığı kaygıyla saçma da olsa belirtmek zorundayım.
Peki, neyi kastediyorum?
Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012