Nejat ERDİM
2010'un 17 Aralığında Tunus'ta başlayan ve Ortadoğu ile kuzey Afrika'daki birçok Arap ülkesini kısa sürede etkisi altına alıp; bölgede adeta domino etkisi yaratan "arap baharı", kuşku yok ki 21.yüzyılın en etkili ve en kapsamlı toplumsal hareketidir.
Yaşadıkları coğrafyada diktatörlük ve krallıkları devirip ülkelerine "demokrasi" getirmeyi amaç edinen özgürlükçülerin başlattığı bu akım, netice itibari ile Tunus, Mısır ve Libya başta olmak üzere bir çok bölge ülkesinde uzun yıllar oturdukları koltuklarda "aşiret" mantığı ile ülkelerini idare(!) etmeye çalışan liderleri koltuklarından al aşağı etti.
Arap coğrafyasında demokrasi ve özgürlük uğruna sokaklara dökülen toplulukların yaktığı "direniş" meşalesi kısa sürede tüm bölgeyi etkisi altına aldı. Kuşku yok ki bu etkinin en sarsıcı olanı daha sonra güney komşumuz Suriye'de yaşanacaktı.
Ortadoğunun kilit ülkesi ve bölgede özellikle İsrail karşıtı radikal örgütlerin İran ile beraber en ciddi destekçisi sayılan Şam da, meydanlara dökülen kalabalıkların kısa sürede etkisi altına girdi.
2011'in 15 Martında Suriye kent ve kasabalarındaki kalabalıklar baas partisinin otoritesini derinden sarsacak bir ayaklanma başlattılar.
Direnişçi gruplar daha sonra "ÖSO-yani Özgür Suriye Ordusu" şemsiyesi altında toplandıklarında bu oluşumun en ciddi destekçisi Ankara olacaktı.
Ankara bir türlü anlam verilemeyen bir politik hata ile adeta tüm Suriye'yi terörize eden sözde direnişçi grupların yanında yer alarak hem Şam rejimini ve hem de Kürtleri resmen düşman ilan etmiş oluyordu.
Ankara'nın arka çıktığı bir takım radikal islamcı terörist gruplar sadece Şam rejimine karşı değil, kanlı cinayetlerinin hedefine başta Rojava'daki Kürtler, alevi ve ermenileri de alacaktı.
Ankara'nın bu anlamsız politikası ilerleyen süreçte çok ciddi sorunları da peşinden getirecekti.Reyhanlı saldırısı bu hatanın bir bedeli olarak karşımıza çıkacaktı.
Arap baharının bir aldatmaca olduğu hem Suriye'deki iç savaştan ve hem de diğer bölge ülkelerindeki istikrarsızlıktan net bir şekilde anlaşılıyordu..
Devrilen diktatörlerin yerine ülkelerde kısa sürede iç çatışmalar başlayacak, iktidara gelenler geçmişteki sert ve katı uygulamaların çok daha sert ve acımasızı ile halkların özgürlük beklentilerini boşa çıkartacaktılar.
Başta Mısır ve Libya olmak üzere yönetim değişikliklerinin yaşandığı ülkelerde peş peşe kentler,kasabalar ve tüm ülke bir iç savaşın cenderesine doğru sürüklenecekti.
Sözüm ona demokrasiyi hedefleyen bu ayaklanmaların neticesinde değişenin sadece diktatörlerin ismi olduğu çok kısa sürede anlaşlılacaktı.
Lakin bir önceki diktatörlerin döneminde sadece temel hak ve özgürlüklerde sıkıntılar yaşanırken en azından bu ülkelerde kan ,ölüm acı ve yerle bir olan kentler, kasabalar,köyler yoktu.
İç savaşın yerle bir ettiği ve yoksullaştırdığı bu ülkelerde halklar adeta "özgürlük ve demokrasi" üzerinden kandırılmışlardı.
Kkuşkusuz ki Suriye bu aldatmacanın, bu kirli oyunun en çok acısını çeken ülke oldu.
Ülkeyi özgürleştirmek isteyen sözde özgülükçülerin işledikleri cinayet ve katliamların ard arda basına yansıması ile kısa sürede yaşanan ihanetin boyutu ortaya çıktı.
Esas amacın demokrasi ve özgürlükler olmadığı, hedeflenen şeyin ciddi anlamda özellikle Suriye'de bir mezhep savaşını başlatmak olduğunu ve bu savaşın en etkin biçimde üç ülkeye yayılmasının hedeflendiği çok açık ortada.
Suriye merkezli bu savaş daha sonra Bağdat'ın kalbine oradan Hatay'ın merkez alınıp özellikle "alevi" nüfusun yoğun olduğu kentlerin hedef seçildiği Türkiye'yi bu kirli oyuna alet etmek istediği de çok açık ortada.
Esad'a Suriye iç savaşında açık cephe alan Ankara Esad'ın aleviliğini polemik konusu yapıp ülkede yaşayan alevi yurtaşların hassasiyetini göz ardı ederek bu cepheleşmeyi çok tehlikeli bir boyuta tırmandırmaktan ne yazık ki imtina etmedi.
Bu yanlış politika özellikle emniyet teşkilatı içinde başta İstanbul olmak üzere alevi kesime karşı ne yazık ki sanki bir "cadı avı" başlattı.
Gezi ile ivme kazanan bu düşmanlık, hükümetin her koşulda destek verdiği emniyet teşkilatında alevi gençlere karşı şiddet kullanmayı ve en küçük bir toplumsal olayda "öldürmeyi" adeta bir rutin haline getirdi.
Başbakan'ın özellikle Reyhanlı saldırısında yaşamını yitiren yurttaşlar için "52 sunni vatandaş..." ifadesi kullanması aleviler ve iktidar arasında adeta ipleri koparttı.
Bu talihsiz ifadeden sonra Hükümetin arka çıktığı emniyet teşkilatı giderek kontrolden çıkıp sınır tanımaz bir noktaya gelirken; alevi gençler ise bu tehlikeli restleşmeye adeta yardımcı olup giderek marjinalleştiler.
Bu gelişmeler bize Kürt hareketinin başlangıç ve gelişimini hatırlatıyor.Kurulduğu dönemlerde ilk eylemlerinde halk tarafından ciddi bir sempati bulmayan PKK, hükümetlerin ve onun arka çıktığı JİTEM'in düşmanca politika ve uygulamaları daha sonra giderek büyüyüp bölge ve ülke genelinde ciddi bir taraftar kitlesine sahip oldu.
Devlet içinde derin bir yapılanma meydana getiren ve halkı terörize eden birtakım unsurlar devleti adeta içten çökertti.
Bu anlamda bugünün koşulları için şunu çok net bir şekilde diyebiliriz ki; dün JİTEM'in Kürtlere uyguladığı vahşi cinayetlerin ne yazık ki bugün emniyet teşkilatının bir kısımı tarafından alevilere karşı uygulamaya konmak istediği çok açık ortada.
Hükümet kanadının bu ciddi tehlike karşısında yapaması gereken önleyici tedbirleri göz ardı edip te Gezi, Berkin Elvan ve diğer can kayıpları üzerinden polise arka çıkması açıkçası anlaşılır gibi değil.
Bugün birtakım çevrelerce özellikle alevi yurttaşlar üzerinden yürütülmeye çalışılan mezhep çatışmasının ileriki dönemler de çok vahim sonuçlar doğurabileceğini hesaba katmak gerekir.
Ayrıca Türkiye'yi bu noktada bir başka ciddi tehlike beklemektedir.
Esad'ın son olarak muhaliflerin başkent ilan ettiği Humus'u geri alması ile ülkeyi terörize eden odaklardan bir bir temizlemesi ve yarın Esad'ın olası bir iktidar devamlılığında Ankara ile yüksek tansiyonlu bir peryodun başlayacağını kestirmek güç değil.
Özetle : Ankara, dün Kürt politikasında işlenen yanlışların bedelini çok ağır birşekilde ödüyor,aynı hatanın Alevilere karşı yapılmaya çalışılması ise olsa olsa bir intihar olur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015