Ümit KARDAŞ
“Siyaset ile hakikat arasındaki gergin ilişkide yalan hakikatin yerini alır. Sonuç örgütlü yalanlarla siyasetin imhasıdır.”
Ü.K.
“Üretilmiş sorunlardan ders alınabilmesi mümkün değil, çünkü onlar trajedinin karikatürü.”
Engin Geçtan
19. yüzyılın ilk yarısında yaşamış, Amerika’da Demokrasi isimli önemli eserin sahibi, Fransız düşünür,hukukçu ve siyasetçi Alexis De Tocquevilledemokraside despotizm tehlikesine değinir ve bu despotizmin tek ve merkezi olan iktidarda dayanak bulduğunu söyler.
Ara iktidarların olmaması merkezi iktidarın faaliyet ve etki alanını genişletir.Bu nedenle ademimerkeziyet sistemini bu baskıyı azaltıcı bir araç olarak görür. Tocqueville’e göre, “basın özgürlüğü, özgürlüklerin bekçisi olan bir yargı ve şekillere uyma”despotizme gidişi engeller. Özellikle şekle uymayöneticileri yasalarda belirlenen birey çıkarlarını dikkate almaya mecbur eder, böylece iktidarın sınırlanmasını ve iktidarın bireylerle işbirliği yapmasını sağlar.
Halkın, sandıkta belli bir oy oranı ve seçim sisteminin sonucu olarak tecelli eden iradesini, iktidarın ve demokrasinin tek dayanağı sayan görüşler 19. yüzyılda aşılmış, hak ve özgürlükler, yargı denetimi, ademimerkeziyet bu iradeyi sınırlayan unsurlar olarak kabul edilmiştir. Yani bu unsurlar demokrasinin kırmızı çizgileridir. Halk tarafından seçilen iktidar bu sınırları aşamaz.
Halkın oyuyla iktidara gelip aynı şekilde iktidardan gitmek tartışılmaz bir ilkedir. Ancak iktidara asıl meşruiyeti sağlayan husus hak ve özgürlüklere ve yargı denetimine karşı aldığı tutumdur. Kuşkusuz katılımcılığı ,çoğulculuğu ve kanun önünde eşitlik ilkesini de bunlara eklemek gerekir.
Demokrasi, sadece seçimde bir partinin aldığı oy oranları üzerinden değerlendirilebilecek bir rejim değildir. Birçok siyasetçi,gazeteci ve akademisyenin yüzeysel değerlendirmeleri demokrasi kültürü konusunda nerede olduğumuzun bir göstergesi.
Türkiye’nin hazin durumuna bakalım. Yetkiler dar belediyecilik anlayışı dışında tamamen iç bölge denilen merkezde toplanmış durumda. Bölge yönetimi, vali-kaymakam ve alt bürokrasiyle topluma tasallut eden sömürge tipi idari vesayet yapılanması içinde. Üstelik tüm bu yetkilerin tek bir kişiye denetimi olmayan bir şekilde verilmesiyle ortaya çıkan despotik rejim.
Bu yapıdan çoğulcu, katılımcı bir demokrasi çıkmaz, demokrasi kültürü oluşmaz, birey yetişmez, barış ve huzur olmaz. Değişmez dediğiniz anayasa maddelerindeki insan haklarına saygılı, demokratik,laik, sosyal bir hukuk devleti var olamaz. Ancak “var”mış gibi yapılır.
Ülkenin her alanda ilerlemesi, eğitim sisteminin rasyonel, analitik, eleştirel düşünebilen ve özgürce yaratıcılıklarını ortaya koyabilen gençler yetiştirilmesine bağlıyken eğitim, birbirini düşman gibi gören kesimlerin lider kültüne tapan, liderlere biat eden ve onun için savaşan gençlerin koşullanma aracına dönmüş durumda.
Anayasal hak ve özgürlükler dahi kullanılamaz halde. Güvenlik güçleri hak ve özgürlük talepleriyle ilgili gösteri ve yürüyüşlere müdahale edilmesini önleme ve özgürce gerçekleştirilmesini sağlama görevini yerine getireceğine aksine bu hak ve özgürlüklerin kullanılmasını kaynağında boğmakta.
Yargı ise anayasal hak ve özgürlüklerin bekçisi rolünü oynayacağına aksine despotik uygulamalara örtü işlevi görmekte. Medya özgürlüğü kurumlar ve yargı aracılığıyla baskılanarak halkın hakikati öğrenme ve haber alma hakkı engellenmekte. Etki ajanlığı tasarısıyla despotizmin yoluna yeni taşlar döşenme yolunda ilerlenmekte. Muhalefet ise normalleşme gibi absürd bir yaklaşımla despotizmi meşrulaştırmakta.
Hukukun nihai hedefi olan adalet kavramı ayaklar altına alınmış, politik suç ve delil icadı yoluyla binlerce masum insan cezaevlerine doldurulmuş, hiçbir yargısal denetime tabi tutulmadan işlerinden edilen yüzbini aşkın insan aileleriyle birlikte sivil ölüme itilmiş, toplumsal huzur dinamitlenmiş durumda.
İnsan Hakları Derneği’nin 2023 yılı raporuna göre altısı açık 147 cezaevinde en az 23.899 hak ihlali yaşanmış durumda.Tecrit, koşullu salıvermeyi engelleme, infaz usullerini keyfi olarak çiğneme, sağlığa erişim, darp ve iletişim cezası gibi hak ihlallerine maruz kalanların başında siyasi mahpuslar gelmekte.
Tocqueville’in “şekillere uyma”nın despotizme gidişi önler tespitinden 170 yıl geçmiş durumda. Türkiye’de ise normlar hiyerarşisi, uyuşmazlıkların sonsuza kadar sürmemesi için getirilen üst denetim mercilerinin kararlarının kesinliği ilkesi , usul kurallarına uyulması ilkesi yok sayılmakta. İstenilen sonucu vermeyen Anayasa Mahkemesi kararlarına bizzat cumhurbaşkanının açık beyanıyla yargının suç işlemeyi göze alarak uymaması, Anayasa Madde 90’a rağmen AİHS’ne ve AİHM kararlarına anayasal suç konusu olmasına rağmen uyulmama pervasızlığı durumun vehametini göstermekte.
Devletin varlık nedenini ortadan kaldıran, despotizmi meşrulaştıran, yozlaşmış, içine kapanarak kendi kendini çürüten, bunu yaparken toplumsal dokuyu tahrip ederek ahlaki çöküntüyü en dip noktaya götüren, insani ve vicdani duruşu cezalandıran siyasi-bürokratik bir yapılanmayla karşı karşıyayız.
Devletsiz ve anayasasız kalıp üstelik toplum olamadığı için topluluklar halinde yaşayan ülkede siyasetin bu zihniyetiyle topluluklar arasında uzlaşma ve barışı sağlama imkanı bulunmamakta.Siyasetin ve bürokrasinin bu bitik durumu karşısında iktidarın yeni bir anayasa yapma çağrısı inandırıcı değil.
Despotik rejim, özgürlüksüz ve hukuksuz bir ortamda ekonomiyi ranta, hırsızlığa, rüşvete, yolsuzluğa, irtikaba, iltimasa ve liyakatsizliğe açık, irrasyonel bir zeminde yürütüp sosyal adaleti ve sosyal devleti ortadan kaldırarak toplumun çoğunluğunu sefalete itmiş durumda.
Üretimin baltalanarak ülkenin kendi potansiyelinin kullanılamaz hale getirilmesi, milli gelir dağılımındaki adaletsizliğin yarattığı uçurum, geniş kitlelerin üzerinden yapılan servet transferleri, göçmen politikalarındaki aymazlık ülkenin yurttaşını çırılçıplak bir hayata (Denizen: İnkâr edilmiş yurttaş. bkz: Agamben) mahkum etmiş durumda.
AKP’nin, devletin şantaj-tehdit politikalarına zaafları nedeniyle direnemeyip parti programındaki vaatlerinin tamamen tersini yaparak devletin kadim tekçi-despotik zihniyetine teslim olması, bu zihniyetin en sadık temsilcisi haline gelmesi derin olarak kurulmuş bu yapının bütün ideolojisiyle, kurumlarıyla, zihniyetiyle ayakta olduğunu göstermekte. İktidara gelen parti bir süre sonra devletin derin yapılanmasının aparatı haline gelmekte.
Tablo ortada. Siyaset kadrosu imtiyazlarını koruma konusundaki öncelikleri, yetersizlikleri, çapsızlıkları ve zihniyet kodları nedeniyle toplumun sorunlarını uzlaşarak çözemiyor. Hakikatler gizleniyor, hırslar dizginleyemiyor. Toplum olamamış topluluklar itiraz ve sivil itaatsizlik kültürüne sahip olmadıklarından siyasetin niteliksizliğini ve şiddetini beslerken güce yamanma gayreti içindeler.
Peki toplum kendi içinden yeniden inşayı yapacak, uzlaşıyı ve işbirliğini sağlayacak insanları, örgütleri çıkarabilecek mi? Bunu beceremezsek faşizm içerikli despotik bir rejimde birbirimize zarar vermeye devam eder, siyasi birliği ve toplumsal barışı sağlayamayız.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
17.10.2025
1.10.2025
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025