Ümit KIVANÇ
Selahattin Demirtaş’ın hapse atılması, elinin kolunun bağlanmaya çalışılması, devletin barışçı muhatap istemediğini bir defa daha gösteriyor, bunu öğrendik; peki sahneden indirilmeye çalışılması ne anlama geliyor?
Selahattin Demirtaş, bu memleketin gelmiş geçmiş en parlak siyasetçisi. Daha önce de birkaç defa bu sözü ettim, abarttığımı ileri sürüp itiraz edenler oldu. Hayır, abartmıyorum. İsteyen buyursun, istediği siyasetçiyle istediği yönden kıyaslasın.
Demirtaş, ben bilirim’ci görmüş geçirmişlere “helal olsun” dedirtti, rengini belli etmek istemeyeni ikna etti, bilmişlere tevazuyla baş sallattı; aynı anda gençleri güldürdü, heyecanlandırdı, hareketlendirdi.
Her şeyden önemlisi, umutlandırdı. Felaket tasvirini meslek edinen “bittik mahvolduk”çulara, en keskin lafları ederken göç hazırlığı yapanlara inat, hapse atıldıktan sonra bile, kendi yatağında uyuyabilen hepimizden daha çok umut yarattı.
ÖZGÜN SİYASETÇİ KİMLİĞİ
Selahattin Demirtaş, akıllı bir siyasetçi. Olanları değerlendirebilen, olacakları sezebilen, görüşünü gerisi berisi ve etrafıyla çabucak toparlayabilen, güzel ifade edebilen bir gözlemci, yorumcu. Tavrını nüanslarıyla tasarlayabilen bir pratik insanı.
Selahattin Demirtaş çok esprili bir adam. Zihni absürd mizaha çalışabilen insanlar bu topraklarda nadiren yetişir; Demirtaş onlardan. Siyasetçi sorumluluğu denen şeyin üzerine toz kondurulmaz bir biçimsel ciddiyet olarak anlaşılmasına ve görünmez yasalar icabı asık suratlılıkla birlikte bulunma mecburiyetine rağmen, hepimizin yüzünü nasıl da güldürebildi. Hasımlarının da tebessümlerini önyargılarına güçlükle gömdüklerinden, içten içe onu takdir ettiklerinden eminim.
Selahattin Demirtaş, bu topraklarda daha da ender yetişen bir cevhere sahip: kendini eleştirme kabiliyeti var. Gocunmuyor, rahat davranıyor, çünkü komplekssiz. Çünkü kendine güveniyor. Ve, çünkü, aynı zamanda kibirli değil. Kendine güveni, karşımıza boyuna şişinen bir lider figürü çıkarmıyor. Aksine. Yoldan geçen herhangi birinin, “Yahu Selo, baksana hele,” diye koluna girip sohbete başlayabileceği bir samimi adam, Selahattin Demirtaş.
Demirtaş’ın siyasete getirdiği, yeterince esnek gereğince ilkeli tavır pek az siyasetçide rast geldiğimiz bir erdeme işaret ediyor: Yalan söylememe. Hem esnek hem ilkeli tavır şüphesiz Demirtaş’ın tek kişilik özel bestesi değil. Ama bu, sahnedeki icracının bütünüyle mahvedebileceği türden eserlerdendir. Umalım ki siyasete -yakın gelecekte öyle bir şey kalacaksa- girmek isteyen gençlere örnek olsun.
BİR İMKÂNIN VÜCUT BULMASI
Selahattin Demirtaş’ın şahsında cisimleşen, simgelenen siyasî tavır, elbette yalnız onun kişisel eseri sayılmaz, ama onsuz böylesine etkili sergilenebilir mi, tartışılır. Bu tavır, Türkiye’nin en kanlı, en şiddetli, en büyük meselesinin, bütün sorunların anası olan sorununun konuşarak görüşerek halledilmesi yolunda çok mühim bir araç. İlaç ve panzehir özelliği var. Kırılmış gönülleri tamir edebilme kapasitesi var. Yıkılmış duyguları ayağa kaldırma kabiliyeti var. Yüz çevirene kulak verdirme gücü var.
İsterseniz siyasetin soğuk kavramlarıyla, daha doğrudan söyleyeyim: Kürt sorununun barışçı çözümü diye bir imkân aranıyorsa, arandıysa, aranacaksa, ilk elde lazım olan, vazgeçilmez olan siyasetçi figürü, Selahattin Demirtaş’ta vücut bulmuş, karşımızda.
Yani… arada duvar olmasa “karşımızda” diyebilirdik…
Demirtaş demir parmaklıklar ardında.
İnsanların birbirine düşman olmadığı, çoğulcu ve demokratik bir toplum hayatı, buna uygun devlet-toplum ilişkisi, kendimizi iyi hissederek yaşayabileceğimiz ülke ve nihayet huzur istiyorsak, Selahattin Demirtaş’ın ete kemiğe büründürdüğü siyaset ve siyasetçi tarzının, bunlara kavuşabilmek için ihtiyaç duyduğumuz insanî potansiyelin yoğunlaşmış ifadesi olduğunu görebilmeliyiz.
Hapishanede hebâ olan, çocuklarımızın gençlerimizin barışçıl geleceğidir.
Selahattin Demirtaş, altı milyon insan beraberce oy verdiğimiz, bu yüzden topluca cezalandırıldığımız partinin eşbaşkanlığından ayrılıyor. Hapiste oluşundan kaynaklanabilecek aksaklıkları öne sürdü, HDP’nin yaklaşan kongresinde aday olmayacağını açıkladı. Bu, birçoğumuzun zihninde ve gönlünde sarsıntılar yaratan bir gelişme. HDP’nin üzerinde yeşerdiği zeminde de sarsıntı yaratabilecek bir yeni durum.
BİR CEVAP ARAYACAĞIZ, ÇOK CEVAP BULACAĞIZ
Öyle görünüyor ki, bir yandan da, çok-taraflı, çok-amaçlı bir kıskaç operasyonunun kaçınılmaz sonucu. Sonuçları kadar “geliş yolu”yla da her tarafta alarmların çalmasına yol açan 7 Haziran seçimleri karşısında Türkiye’de ortamı belirleyebilen bilumum siyasî odakların yaptıkları hesaplar ve takındıkları tavırlar, şu memleket hele azıcık soluk alınabilir hale gelsin, şüphesiz ilk elde ortaya dökülüp tartışılacaktır. Başında Selahattin Demirtaş’ın bulunduğu HDP’den ve desteğinin giderek artacağı, ülkenin batısına da yayılacağı o süreçte belli olmuş çoğulcu-demokratik mücadele hattından kim neden rahatsızdır? Bu soruya cevap aranırken, muhtemeldir ki, pek çok başka hakikate de ulaşılacaktır.
Bir yandan Selahattin Demirtaş’ı hapsederek, öbür yandan HDP’yi onun liderliğinden yoksun bırakarak, memleketin -herkesin- bir büyük şansı daha hebâ etmek üzere olduğuna inanıyorum. Esas söylemeye çalıştığım bu. Gerisi pek önemli değil.
Selahattin Demirtaş, bizim buralarda bile böyle hem güleryüzlü hem ağırbaşlı siyaset yürütülebileceğini, benim gibi karamsarlara bile umut aşılanabileceğini ortaya koydu. Onunla kendimizi daha güçlü hissettik, barışçı bir mücadele ile demokratik bir geleceğe yürüyebileceğimize inandık; becerebiliriz, başarabiliriz hislerini tattık, çoğulcu, özgürlükçü, adaletli bir rejimde yaşayabiliriz diye umutlandık. En çok da, barış içinde bir arada yaşamayı sonunda başaracak olan toplumumuzla rahatça gururlanabileceğiz, memleketimizin savaşa kurban ettiğimiz potansiyelini hayra kullanabileceğiz, bir başka türlü -mânen- zenginleşeceğiz diye sevinmeye başladık.
Bunlar için Selahattin Demirtaş’a teşekkür etmek isterim. Ve tabiî olabildiğince kısa zamanda özgürlüğüne kavuşmasını dilerim. Bu yazıyı İdris Baluken’in 16 yıl 8 ay hapse mahkûm edilişinin hemen ertesinde yazıyor olduğumu, Demirtaş için de 140 küsur sene hapis istendiğini göz önüne alınca bu temenni havada kalır görünüyor; öbür yandan mevcut cinnet halinin çok da uzun sürdürülemeyeceğini akıldan çıkarmamalıyız.
Dileğim, hiç değilse asgarî hukuk ve adaletin işlediği bir mâkûl parlamenter-demokratik rejime dönmemiz, 7 Haziran’dan bu yana yaşananları bütün boyutlarıyla ele alabilmemiz. Selahattin Demirtaş’ın hapse atılması, elinin kolunun bağlanmaya çalışılması, devletin barışçı muhatap istemediğini bir defa daha gösteriyor, bunu öğrendik; peki sahneden indirilmeye çalışılması ne anlama geliyor? Bu soruların cevaplarının yakılıp yıkılmış Kürt illerinin enkazı altında kaybolmayacağı günler umarım uzak değildir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024