Yalçın AKDOĞAN
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suudi Arabistan Kralı’na yönelik sözleri çok rencide ediciydi. “Bak Kral, biz seni koruyoruz. Biz olmazsak iki haftaya orada kalamayabilirsin.Kendi ordunu kendin ödemelisin, ödemeye mecbursun” şeklindeki sözler, hem İslam dünyasını hem de kardeş Suudi Arabistan’ın dostu olan ülkeleri fena halde rahatsız edecek nitelikte.
Samimi bir dost böyle laflar eder mi?
Hem dostluğu parasal ilişkiye indirgeyen, hem de dost dediği yönetimi başka ülke askerlerinin desteğiyle ayakta kalan bir yönetim gibi gösteren bir anlayıştan kime ne hayır gelebilir?
Bu boşboğazlık olmanın ötesinde bir vahameti yansıtır.
ABD Körfez ülkeleriyle bir işbirliği geliştirerek bölgeye nizam vermeye çalıştığını söylerken son derece samimiyetsiz ve fütursuz tavırlarıyla bu ilişkinin tehdit ve şantaja dayandığı izlenimi veriyor.
ABD’nin İsrail’e yönelik tavrı ise tamamen farklı. Bir yanda ilişki ve işbirliğini parasal boyuta taşıdığı ülkeler var, diğer yanda gönüllü ve karşılıksız amaçlarına hizmetkâr olduğu ülkeler var!
ABD’nin ‘değerli ve yetenekli dostu’ olarak tanımlanan İsrail için yakın geleceğe yönelik 38 milyar dolarlık askeri yardım yapacağı söyleniyor.
‘İsrail’in potansiyel düşmanlarına karşı savunma hakkı koşulsuz desteklenirken’ Müslüman ülkelere yapacağı her yardım ‘koşullu’…
Koşul ya ABD’nin siyasi kararlarına sorgulamadan tam destek olmak ya da işbirliğinin faturasını ödemek…
ABD, bölgedeki Müslüman ülkelerden kaba bir şekilde para isterken, gönüllü ve koşulsuz bir şekilde İsrail’e maddi yardım sözü veriyor.
Bu tablonun herkes tarafından doğru okunması ve ABD dostluğu denilen olgunun iyi anlaşılması gerekiyor.
Evanjelist-Siyonist zihniyetin tam işbirliği içinde olduğu ve bunun küresel siyaseti etkisi altına aldığı bir dönemde dostun düşmanın yeniden tanımlanması şart…
Trump’ın sadece düşmanlarına değil (sözde) dostlarına karşı kullandığı dilin ne kadar sorunlu olduğu görülüyor.
Bu sorunlu dil çok fütursuz bir siyaset tarzının sonucu…
ABD’nin rest çektiği, tehdit ve şantaj yaptığı, yaptırım kararlarıyla köşeye sıkıştırmaya çalıştığı onlarca ülke yavaş yavaş sesini yükseltmeye başlıyor.
Kendisini merkeze alan ve dünyanın geri kalanını aşağılayan bu siyaset tarzının çıkmaz sokağa girdiği yakın zamanda görülecektir.
Trump’ın BM konuşmasında birçok uluslararası kuruluşa adeta posta koyması sebepsiz değildi. ABD’nin yeni yönetim tarzı keyfilikten besleniyor ve uluslararası hukuku kendisi için ayak bağı görüyor.
Trump’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik çıkışı da bu anlayışın bir sonucu. CIA’nin başka ülkelerdeki cezaevleri/işkence merkezleri üzerine açılan davalar ABD yönetiminin başını ağrıtacak gibi… Yönetim böyle bir gidişatın önünü kesmek için bu Mahkemeyi anlamsızlaştırmaya çalışıyor.
ABD başkanı bu sıralar sıkça ‘seni severim ama’ şeklinde başlayan ifadeler kullanıyor. En son Çin Devlet Başkanına ve Suudi Arabistan Kralına yönelik aynı ifadeleri kullandı, ikisinin de arkası kötü geldi.
Trump, “Başkan Xi’i çok seviyorum ama bu durum hiç adil değil” diyerek Çin tarafından kazıklandıklarını söyledi.
Trump’ın BM ve uluslararası kuruluşlara yönelik bakış açısı da ABD’nin sırtında yük oldukları şeklinde. Başka ülkelere veya kurumlara yönelik bakış açısı kendilerini kazıkladıkları, yük oldukları, tehdit oluşturdukları yönünde…
ABD başkanının sevmedikleriyle (Kuzey Kore Başkanı gibi) arası gayet iyi iken sevdiklerine yönelik tavrı ise çok tuhaf!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019