Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Kelle koltukta seçimlere
17.10.2015
1920

 Dün Tarhan Erdem’in “Tıkanma seçimle aşılacak” başlıklı yazısını okuduğumda aklıma bu başlık geldi. Sanki bir otobüsteyiz. Yolda mayınlar, bombalar patlıyor. İçeride ölüler, yaralılar, ruhu incinmişler ve hiçbir şey olmamış gibi davranan “makul” çoğunluk var.

Uyuyor numarası yapıyorlar. Veya kendilerini kısmen uyuşturarak yaşayabiliyorlar. Otobüs varması gereken yere varacak ve mutlaka seçimleri yapacağız…

Erdem, bir hafta önce yaptıkları araştırmada, “Deneklerin yüzde 90’ının mutlaka oy vereceklerini beyan ettiklerini” söylüyor. “Bundan sonra oyunu değiştireceğini söyleyenlerin oranı yüzde 3-4’ü geçmez” diyor. Üstelik “Bunların hepsinin aynı partiye oy vermesi düşünülemeyeceğinden, olsa olsa seçimlere kadar bugüne göre yüzde bir iki fark olacaktır” görüşünü de paylaşıyor.

Toplumumuzun seçimleri önemsemesini çok olumlu buluyorum. Seçimlere katılım oranları bir hayli yüksek. Bunun gereğini yapması gerekenler elbette siyasiler.

Erdem’in mesajlarından ve en son Metropoll’ün paylaştığı kamuoyu araştırmasından, seçimlerde çok büyük olasılıkla koalisyon çıkacağını görüyoruz.

Metropoll’ün 4-7 Ekim tarihleri arasında, yani Ankara patlaması yaşanmadan yaptığı araştırmadan da benzer sonuçlar çıkıyor.

Araştırmada “Kesinlikle oy kullanacağım” (yüzde 79,2) ve “Muhtemelen oy kullanacağım” (12,9) diyenlerin toplam oranı, yüzde 92’yi buluyor. Erdem’in tespitlerini doğruluyor bu oranlar.

Bana ilginç gelen Metropoll’ün yaptığı muhtemel milletvekili dağılımı projeksiyonu:

AK Parti 261 (+3) , CHP 135 (+ 3), MHP 77 (-3), HDP 77 (-3).

Eğer sonuçlar aşağı yukarı böyle çıkarsa sormamız gereken soru şudur: Değer miydi? Ülkeyi yeniden seçimlere götürerek bu kadar kutuplaştırmaya, germeye değer miydi? Bu kadar insanımızı yitirdik. Çatışmasızlık ve çözüm sürecini gözden çıkardık. Ne uğruna?

AK Parti’nin bu seçimlerdeki stratejisi milliyetçi reflekslerle MHP’den oy çalmak ve HDP’yi de baraj altına itmekti.

Şimdi bu açıdan Metropoll araştırmasına bakalım: MHP, 7 Haziran’da 16,5’ken burada 16 görünüyor. HDP de değişen bir şey yok: Yüzde 13.

Bu sonuçlar aşağı yukarı böyle çıkarsa bu ne anlama gelecek? AK Parti’nin stratejisinin tutmadığı anlamına gelecek.

AK Parti, istikrar vurgusu yaparak toplumun korku ve endişelerine oynamayı tercih etti. Hepimize büyük zarar veren ve belki vermeye devam edecek büyük bir yanlış yaptı.

Yine istikrar vurgusu yapabilirdi ama başka bir söylem eşliğinde: Sözgelimi “yeniden bahar havası estireceğiz” diyerek açık veya örtük özeleştiri yapabilirdi. Kutuplaşmayı son erdirecek çok net ve somut vaatlerde bulunulabilirdi.

Ama bunun yerine statükocu duruş tercih edildi. Neden? Çünkü Davutoğlu’nda cesaret eksikliği var. Yeterince cesur olsaydı, gerektiğinde partisindeki statükocu güçlerle çatışarak farklı bir yön tutturabilirdi. Bunu yapsaydı çok ciddi destek de görecekti.

Ama bunu yapamadı. Şu anda yönetilemez bir Türkiye varsa bunda Davutoğlu’nun da payı büyük.

Şimdi şu soru da sorulabilir: Ya AK Parti, 1 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar olursa? Yani oynadığı kumarın karşılığını alırsa? Bunu pek ihtimal vermiyorum ama diyelim böyle oldu. Seçimden kıl payı tek parti olarak çıkmayı başardılar.

Aynı duruşlarını sürdürdükçe olumlu anlamda bir değişim olmaz. Kutuplaşma kangrenleşmeye devam eder. Toplumsal gettolaşma, içe kapanma sürer.

Asıl mesele Türkiye’de sivil anayasa yoluyla toplumsal barışı inşa etmektir. AK Parti böyle kaldığı sürece bu başarılamaz.

İşte o zaman yaka paça ve kelle koltukta yol almaya çalıştığımız bu otobüs devrilir. Hep beraber altında kalırız.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar