Zekeriya Kurşun
Dünya siyasetinden tasfiye edilen Osmanlı Devleti’nin mirası üzerine kurulan Türkiye’nin tarihi gelişiminde birkaç dönüm noktası bulunmaktadır. Meclis hükümeti, kabine, tek parti, millî şef, çok partili hayata geçiş, darbeler, serbest pazarı keşfetme dönemleri ile anlatılabilecek tarihimiz, 24 Haziran itibarı ile yeni bir devreye girmiştir. Hepimiz tarihin yeni bir dönemine şahit oluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında benimsediği cumhuriyet yönetim ilkesine sadık kalarak, yönetim biçiminde şimdi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni benimsemiştir. Türkiye toplumu ve Türk milleti önce yapılan anayasa değişiklikleri ve 24 Haziran seçimlerine gösterdiği “yoğun” ve “olgun” ilgi ile bu değişikliğe onay vermiştir. Kuşkusuz darbeler dönemi hariç, cumhuriyet tarihimizin diğer devirlerinde yaşanan pek çok değişikliklerin de meşruiyetleri bulunmaktaydı. Ama cumhuriyet dönemine geçişi hazırlayan Milli Mücadele dönemi dışında hiçbir dönem bugünkü kadar toplumsal meşruiyet zeminine oturmamıştı. Nitekim seçimin bütün tarafları Türkiye’nin kazandığını ilan etmişlerdir.
SEÇİM SONUÇLARI VE BEKLENTİLER
Türkiye 24 Haziran seçimlerinin yarattığı etkiden henüz kurtulabilmiş değil. Birey, grup, parti ve sandığa giden-gitmeyen hemen herkes doğru-yanlış değerlendirmelerde bulunmaktadır. Bu değerlendirmelerin bir bölümü sağlam mantığa dayalı çözümlemeler iken, öne çıkan diğer bölümü ise hissi ve maalesef ötekileştiricidir. Sosyal medyada, toplumun seçimlerde gösterdiği olgunluk ile uyuşmayan, gereksiz sevinç naralarının yanında; toplumun tercihlerini küçümseyen, seçimin meşruiyetini sorgulayan ama en önemlisi, “hizipçi” mantığı ile kendisini ayrıştıran görüşlere hatta hezeyanlara şahit olmaktayız.
Bireylerin sandıktaki tercihleri ile umutları, hayalleri arasındaki uyum veya uyumsuzluğun oluşturduğu ruh halini yansıtan bu görüntü şimdilik anlaşılabilir ise de sürdürülebilir bir durum değildir. Hızlı bir şekilde bundan kurtulup, normalleşmek gerekiyor. Elbette seçim sonuçlarınınım, daha doğrusu seçmenlerin mesajını ilgili taraflar masaya yatırıp tahlil edecek. Yeni dönemde Meclis’in hangi şartlar altında yasama ve denetim görevini yapacağını tartışacak. Anket şirketleri, siyaset bilimciler, iletişimciler kendilerini yanlış tahminlere sürükleyen ön kabullerini sorgulayacak; MHP’nin kendilerinde yarattığı hayal kırıklığını; HDP’yi tercih edenlerin gerekçelerini, SAADET Partisinin sloganlarını; CHP ile Cumhurbaşkanı adayları arasındaki farkın tabandaki yansımalarını; İYİ Parti’nin niçin maya tutmadığını; AK Parti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aldığı oyların anlamını masaya yatırıp, bilimsel zeminde tartışacaklardır. Ama “hizipçilik” yapmayacaklardır. Yapamayacaklardır. Zira yeni dönem, buna imkân vermeyecektir. Gelecek seçimlere kadar iyileştirilecek ve muhtemelen kaldırılacak baraj sistemi ile temsilde adalet sağlanacak ve “Ankara duy sesimizi” sloganına ihtiyaç kalmayacaktır. Yasama ve yürütme, “körler, sağırlar birbirini ağırlar” zemininden çıkıp, hakiki işlevlerini yerine getireceklerdir.
KÜLTÜREL İNŞA DÖNEMİ
Kültürümüz, geleneklerimiz, dinimiz ötekileştirmeye karşı tavır almasına rağmen, son yüzyıl içinde geçirdiğimiz toplumsal travmalar, toplumumuzu sarsmış, kültürel genlerimizi bozmuştur. Fakat 2023’e ramak kala, bundan kurtulmanın da zamanı gelmiştir. Bundan sonra bireyler, özel hayatı, yaşama biçimi, yiyip içtikleri ile değil; topluma katkıları, verimlilikleri, ülke kalkınmasına sağladıkları geliştirici ve yenilikçi fikirleri ile gündeme gelmelidirler.
24 Hazirandan itibaren, Türkiye Cumhuriyeti’nin geri dönülmez yeni bir döneme girdiğinde artık kuşkumuz olmamalıdır. Ancak bu yeni dönemin ülkeyi muasır medeniyetin üstüne çıkarma hedeflerine varması için bir “kültürel inşa” dönemi olmalıdır. Bunun için Türkiye’yi ileriye taşıyacak, İslam dünyasını içinde bulunduğu fasit daireden çıkaracak, dünyaya “biz de buradayız, bizim de evrensel gelişmeye katkımız budur” diyecek, yeni bir kültürel inşa dönemini başlatmak zorundayız.
Eğitim aşamalarının her kademesinde yer alarak, ömrünü eğitime vermiş ve akademik yeterliliğini ispatlamış olan değerli bir okuyucum bir önceki yazıma istinaden şu yorumu yaptı:
“Seçim sonuçlarına ve başka şeylere bakarak yergi ve övgü sözleri yerine bilhassa bundan sonra yapılması gereken şeyleri ve fikirleri dile getirmek gerekir. Eskiden şöyle denilirdi: ‘indellahta (Allah katında) en makbul söz, devlet adamına söylenmiş hak sözdür’. Şimdi (akademi dâhil) başka türlü bir dil var. Kültür alanı boş kaldı.. Eğer bir medeniyet inşası iddiası varsa, bunu sağlayacak insanın da yetiştirilmesi gerekir.”
Herhalde bu doğru yaklaşımda okuyucumla hepimiz hemfikiriz. Medeniyet inşasında insan yetiştirmenin her şeyden önce geldiğini tarih defalarca ispat etmiştir. Nitekim tarihin parlak devirleri, yetiştirilen insanlar ile anılırken; sorunlu dönemleri de “kaht-ı rical (devlet adamı/adam yokluğu” devri olarak anılır.
Değerli hocamız yorumlarını yukarıdaki ifadeleriyle sınırlı tutmayıp, yaşadığımız dönemin başka bir sorununa, “statü meraklılarına” da işaret etmiştir: “Erdem, feragat, fedakârlık gibi kavramaları unutup, sadece statü peşinden koşan ve kendine bir şeyler sağlayan ama bulunduğu mekâna katkı vermeyenleri” mesajında hatırlatarak şöyle devam ediyor:
“Büyük kafalara ihtiyacımız var. Bizim amacımız ne ise ona yönelik, sahici bilge adamlara, fikir adamlarına, büyük sanatçılara, bilim ve teknoloji üretecek yüksek vasıflı adamlara ihtiyacımız var.”
Ömrünü eğitime adamış bir akademisyenin bu değerlendirmeleri şikâyetten çok bir tespit, karalamadan çok “hak sözü söyleyen” bir öneri niteliği taşımıyor mu?
Tarihin bize bahşettiği “yeni dönemde”, kısır çekişmelerden, incir çekirdeğini doldurmayan fikirlere cevap yetiştirmekten uzaklaşıp; eğitilmiş girişimci insanı, adaleti tesis eden düzeni, refahı paylaşan ekonomik gücü ile hep birlikte Büyük Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018