Erol KATIRCIOĞLU
Türkiye’nin son yıllarda bir tür “parlayan yıldız” olduğu kanaati yaygınlaşan bir kanaat. İnsanlarımızın “özgüvenlerini” yükselten bir etki üretiyor. Hele hele Avrupa’da yaşanan becerisizlikler düşünüldüğünde “Biz iyi yönetiliyoruz, o nedenle de parlıyoruz” kanaati haklı olarak daha da pekişiyor.
Tabii ki bu kanaat ve duygularda gerçek payı var. Hatta gerçek payı oldukça fazla. Ama bu durum Türkiye’nin başarı öyküsünün tümüyle doğru yönde gittiğini düşünmemiz için yeterli değil. Daha doğrusu, olan güzel ve olumlu şeylerin yanısıra öyle olumsuz ve çirkin işler olmakta ki “parlayan yıldız” olup olmadığımız konusunu kuşkulu hale getiriyor.
Alın şu anayasa meselemizi!
Mevcut Anayasa toplum gerçeklerinden o kadar kopmuş durumda ki seçim sürecinde hemen hemen bütün siyasi partilerimiz topluma yeni bir anayasa konusunda söz verdi. Doğrusu bu gelişme nereden bakarsanız bakın çok önemli bir gelişmeydi. Bu ülkenin tarihinde ilk defa toplumun anayasa yapması genel kabul gören bir düşünce haline gelmiş oldu.
Üstelik siyasi partilerimiz ne anlama geldiğini tam olarak açıklamış olmasalar da bu anayasanın“katılımcı” bir biçimde olması gerektiğinde de hemfikir oldular. Bu gelişme de doğrusu nereden bakarsanız bakın çok önemli bir başka gelişme oldu. Öyle ya ilk defa toplum bir anayasa yapacaktı ve bu “katılımcı” bir biçimde yani toplumun bizatihi kendisinin de katıldığı bir biçimde olacaktı. Başka ne istenebilirdi ki?
Ama Meclis açılıp da anayasa konusu gündeme geldiğinden bu yana konuşulanlar “anayasa” dediğimiz son derece karmaşık konuyu tam olarak anlayamamış görünüyorlar. Hele hele Başbakan’ın “Bir yılda birkaç anayasa çıkar” sözü daha başlarken yaşayacağımız sorunların işareti.
Altını çizmekte yarar vardır ki anayasalar bir toplumun farklılıklarıyla birlikte nasıl yaşayacağının çerçevesini çizen metinler. Eğer anayasası yapılacak ülkenin insanları etnik ve inanç bakımından birbirlerine benzeyen insanlardan oluşuyor olsaydı anayasa yapımıyla ilgili tartışmalar daha çok “günlük yaşamın ve yönetimin ilkeleri” üzerine olurdu. Ama Türkiye gibi etnik ve inanç bakımından farklılıkları oldukça fazla olan ülkelerde anayasa konusu daha karmaşık bir konu. Karmaşık bir konu çünkü farklılıkları olan insanların hangi diğer farklılıkları olan insanlarla nasıl birlikte yaşayacaklarının sınırlarının da çizilmesini gerektiriyor. Bu çizgilerin ise toplumun “dışından” çizilmesi mümkün olmayacağından topluma sorularak belirlenmesi gerekiyor. Toplumun “katılımı” dediğimiz olayın sırf bir romantik fantezi olmaması, bir gereklilik olması da bu nedenle.
İşte tam da bu nedenle anayasa yapma sürecinin bir teknoloji olduğunu söylememiz gerekiyor. Mümkün olduğunca “birlikte yaşamak” dediğimiz koşulların birlikte yaşayacak olanlar tarafından belirlenmesi, bu süreçlerin algoritmalarının oluşturulması bu konuyu bir tür teknoloji konusu haline getirmiş durumda.
Ha siz “Boşverin teknolojiyi biz bunu kazmayla da yaparız” diyorsanız bu size kalmış bir mesele. Ama bilin ki böyle bir yolla “bir kaç ayda”, “sormuş” ve “katılımı sağlamış” gibi görünerek, birkaç “uzman profesörün” katkılarıyla tamamen “Meclis içinde” bir anayasa yapmayı düşünüyorsanız biliniz ki bu, toplumu asla kesmeyecektir. Asla bu toplumun “ birlikte yaşama” sorunlarını çözmeyecektir.
Nasıl ki Türkiye’nin, “geri kalmış” ya da “gelişmekte olan” ülkeler kategorisinde olmasının nedeni“teknolojiyi küçümseyen”, işleri “babadan kalma usullerle” yapmayı tercih eden dünkü zihniyet dünyası ise, bugün anayasa yapma sürecinin teknolojik bilgisini küçümseyen bu yaklaşım da bu zihniyet dünyasının bir uzantısıdır. O nedenle de “parlayan yıldız” olma konusunda atılan olumlu birçok adıma rağmen bu zihniyetin devam ediyor oluşu “parlaklığın” bir anda sönebilir olmasının da az bir olasılık olmadığını gösteriyor.
Toplum yeni bir anayasa istiyor. Konuşarak, tartışarak, uzlaşarak...
Bırakın da yapsın!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025