Erol KATIRCIOĞLU
Geçenlerde aramızdan ayrılan Umberto Eco, 2013 yılında yapılan bir söyleşide, Türkiye ile ilgili bir soruya şöyle cevap vermişti: “Sanki devamlı bölünmüş olmaya mahkum edilmiş, nereye gitmesi gerektiğini hiçbir zaman bilemeyen bir ülke gibi Türkiye.” Gerçekten de bu topluma biraz mesafe alıp baktığınızda bu bölünmüşlüğü görmemek ve Umberto Eco’ya hak vermemek mümkün değil. Ama usta filozofun bu sözlerinde “sanki devamlı bölünmüş olmaya mahkum” ve “nereye gitmesi gerektiğini hiçbir zaman bilemeyen bir ülke” ifadeleri çok düşündürücü. Bu cümlelerde Türkiye toplumunun bütün çabalarına rağmen sosyolojik olarak (sanki bir kadermiş gibi) Doğu-Batı arasındaki sıkışmışlığını bir türlü aşamamış olmasına vurgu var.
Eco’nun altını çizdiği bu bölünmüşlük daha çok İslam ve Batı kültürü arasından yansıyan bir bölünmüşlükken şimdi bu bölünmüşlüğe etnik ve inanç temelinde yeni bölünmüşlükler de ekleniyor. Bunda küreselleşme dediğimiz sürecin rolü büyük. O nedenle de bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yeni toplumsal yarılmalar ve farklılaşmalar ortaya çıkıyor. Aslında “çıkıyor” diyorum ama aslında demek istediğim “kendilerini ortaya koyuyorlar.” Yani bu bölünmüşlükler yeni gibi görünse de yeni değiller. Başlangıçta kurulmuş askercil bir siyasi sistem nedeniyle ortaya çıkmasına izin verilmemiş bölünmüşlükler bunlar. Şimdilerde her biri güneşin altında yerini talep ediyorlar. Siyasetteki geldiğimiz yer bu...
Aslında farklı kimliklerin farklı taleplerle farklı siyasi partilerde kendilerini ifade etmeleri sıkıntılı ama olmaması gereken bir durum da değildir. Değildir çünkü demokrasilerde her toplumun kendi toplumsal tahayyülü içinde bir yaşam istemesi normal karşılanmalı. Ama sanırım “normal” karşılanamayacak olan aynı coğrafya parçasında yaşayan diğer kimliklerin aynı hakka sahip oldukları gerçeğini reddederek onlara karşı “yok edici” ve “düşmanca” bir siyaset yapmak. Böyle bir yaklaşım bir “kimlik” siyaseti değil “kimlikçi” bir siyasettir ve özünde çatışmacı ve düşmanlaştırıcı bir siyasettir. Bugün Türkiye”de siyasetteki geldiğimiz yer de budur...
Kimlikçi siyasetin egemen olduğu bir toplumda ortak bir “biz” duygusu yaratmak “Biz farklılıklarımızla bir toplumuz” diyebilmek oldukça zor. Türkiye’de ilk defa HDP, bir siyasi parti olarak böyle bir amaçla siyaset yapmak gerektiğinin altını çizdi ve çizmeğe devam ediyor. Diğer siyasi partilerde ise böyle bir duyarlılık yok. “Milliyetçilikleri ayaklarım altına aldım” diyen bir AKP’nin geldiği “Türk milliyetçisi kimlikçiliği” ortada.
Ama en ilginci belki de CHP’nin durumu. CHP kendisinin devleti kuran bir parti olması nedeniyle bütün kimliklere eşit durmak gerekir gibi bir siyaset algısına sahip. Oysa CHP devleti kurmuş bir parti olabilir ama şu anda devleti temsil eden bir siyasi parti değil. O nedenle de bir siyasi parti olarak CHP’den “devleti” değil kendisine oy veren “laik ve modern kesimin” taleplerini yükseltmesi beklenir. Fakat burada bir sorun çıkıyor. Kendisinin bu kesimin sözcüsü olduğunu fark etmemesi, aslında kendisine destek veren bu kesimin bir “azınlık kimlik” olduğunu fark etmemesi anlamına geliyor. Kendisini azınlık bir kesimin partisi olduğunu anlamayınca da dayandığı laik ve modern kimlik dahil, ne İslami kesimi, ne Kürt kesimini ve ne de Alevi kesimi anlamak için gerçek bir çaba içine giremiyor. O nedenle de kimi temsil ettiği belirsiz bir organizasyon haline geliyor. Ve bütün gayretlerine rağmen de bir türlü “demokrat” bir parti olamıyor. Oysa bu durumun farkında olsa aldığı yüzde 25’lik oyun (ki bu çokluk laik ve modern kesim dediğimiz oylardır) kendisini iktidara getirmesinin mümkün olmadığını görür ve iktidarın ancak diğer kimliklerin talepleriyle ilişki kurarak, onlara sahiden değerek olabileceğini de görmüş olurdu. (Bu durum aynı zamanda kendi kimliği ile hesaplaşmasını ve onu daha iyi anlamasını da sağlayacak bir yol olurdu).
Siyasetçilerin ikide bir birilerine “bölücü” demesi anlamsız. Çünkü Türkiye zaten “bölünmüş” bir ülke. Üstelik bu “bölünmüşlük” her hangi birimizin iradesine de bağlı değil. Eco’nun dediği gibi Türkiye “Sanki devamlı bölünmüş olmaya mahkum edilmiş” bir ülke. Önemli olan buradan farklılıklarıyla bir bütün çıkarmak, kendi kimliğimizin mutlak eğemenliğini değil...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025