Bir toplumda olayları ve sorunları siyasal iktidar,iktidar demek te yanlış Recep Tayyip Erdoğan demek daha doğru;din,ırk ve mezhep üzerinden yorumluyor ve sorulara cevap aranıyorsa;eğitim denilince akla din geliyorsa,dindar ve muhafazakar kesimde de ‘imamesiz tesbihe püskül takılır mı’ tarışması da abes olmasa gerek.

Tüm dünyanın gözü kulağı Irak ve Suriye’de kanlı insanlık suçu işleyen dinci terör örgütü IŞİD’in yaptıklarına çevrilmiş, kırka yakın ülkeden bir koalisyon oluşmuş bu vahşi dinci terör örgütünü nasıl durduruz diye kararlar alınıyor, planlar yapıp operasyonlar düzenleyip, IŞİD’in mevzileri havadan bombalanırken birden;AKP’e hükümeti Erdoğan’ın talimatıyla bakanlar kurulu bir karar aldı;AİHM mahkemesinin zorunlu din dersini kaldırılması için oy birliğiyle almış olduğu kararı yok sayarcasına,10 yaşında olan ilk okul beşinci sınıfa giden kız çocukları için  türban takabilir serbestliği getirip,dinci ve mezhepçi bir dindar nesil yetiştirmenin alt yapısının eğitmden geçeceğini bilerek ve ülke  gündemini  saptırması üzerinden durulması gereken hassas bir konu değil mi?

Erdoğan üniversitede okuyan reşid olan kız ve erkeğin aynı evi paylaşması onların özgürlüğü değil, toplumun ahlakını bozuyor diyordu ama on yaşındaki kız çocuklarının devlet öncülüğünde ve aile baskısıyla  başını kapatması bu kız çocukların özgürlüğü oluyor.Nasıl bir özgürlük ise?

Din ağırlıklı bir eğitim politkası her alanda kendini göstermeye başladı.Diyanet İşler Başklanlığının (DİB)öncülüğünde camilerde,kuran kurslarında devam ederken, imam hatip okullarının saysısının sürekli artarak sürmesi ve diğer okullara da zorunlu bir din eğitimi verecek sınıfların konulması ve mescitlerin açılması zorunlu hale getiriliyor.

Bundan dört ay önce 14.5.2014 tarhinde “Eğitim Ve Milliyetçilik” başlıklı bir yazı yazmıştım meraklılar internete girip  google den arayarak bulup okuyabilirler.

Bu yazıyı tekrar bir daha okudum bakın mevcut müfredatla nasıl bir eğitim veriliyor, yazıyı kısaca özetleyerek hatırlatayım.Erdoğan’ın nasıl bir dindar nesil yetiştirmek istediğine de ayna tutuyor..

Çağsal toplumlarda eğitimin amacı insana beceri kazandırmak olurken biz nasıl bir eğitim veriyoruz...

Milli Eğitim müfredatında değişmeyen ve uygulanan akılla mantıkla alakası olmayan uygulamara bir göz atalım..

“Öğrecilere seçme şansı bırakmayan,öğretmene yetki verilmeyen bir eğitim sistemi sivil olablir mi?”

“Düşününki bir orta okul öğrencisi İnsan Hakları dersi alamıyor ama buna karşılık, üç farklı Din Bilgisi dersinden birini seçme şansı var.”

“Bir Lise öğrencisi demokrasi dersi seçebiliyor ama bu derse haftada yalnız bir saat ayrılırken,aynı şekilde seçmeli din derslerinin sayısı üç ve en az iki saat.”

“Bunun en çarpıcı örneği ise 10’cu sınıfların seçmeli tarih derslerinin kaldırılması.Bir örnek daha Lise seviyesinde seçmeli psikoloji veya sosyoloji dersini almak için öğrenci 11’ci sınıfı beklemek zorunda.” ”Felsefe ise sadece öğrencilere  12’ci sınıf seviyesinde açılıyor.Buna karşılık ‘din,ahlak ve Temel Değerler ‘adı altındaki dersler olan Kuran-ı Kerim,temel din bilgileri ve Hz.Muhammed’in hayatı derslerini 9’ncu sınıftan 12’nci sınıfa kadar öğrenci istediği her seviyede alabiliyor.”

Erdoğan bir konuşmasında devlet vatandaşına format atmamalı demişti hatırlanacağı gibi..

Peki bu yukarıda sıraladığımzı müfredattaki uygulamalar ve daha 10 yaşındaki kız çocuklarına başlarını kapatmaya yönklendirmek ve uygulatmalar devlet eliyle  vatandaşına format atmış olmuyor mu?

Felsefenin yasaklandığı,milliyetçilik,din,mezhep ve ırka dayalı körpe çocuklara çağın gerisinde kalmış bir eğitim sistemiyle özgürlüğü ve zenginliğ yakalamak, yeryüzüyle rekabet etme şansımız olablir mi?

Yaşadığımız çağda bilginin sermaye olduğu, üretmin içinde de payının yüzde 80’e dayandığı bir dönemde,ahireti düşündüren ve tartıştıran din referanslı bir eğitimle,yeni bir mucit yaratmak  bilgi çağının ve ekonomisinin kavramı olan AR-GE’ye  düşünsel ve teknolojik olarak bir katkı sağlamamızın şansı var mı? Yok.

Biz neyi tartışıyoruz o zaman?

Yazının başlığında da belirttiğim gibi,imamesiz tesbihe püskül takılırmı,cin mi erkek,şeytan mı dişi,cin ile şeytan yan yana gelir mi,cennet mi büyük cehennem mi?Hırsızlık mı daha çok  günah, menevi hırsızlık mı?Kadının etek ölçüsü ve özel hayatı nasıl olmalı,değerlerimizi nasıl korunuribirey nasıl yaşamalı gibi ipe sapa gelmeyen, çağsal dünyayla kopuk ve uyumu olmayan bir tartışmanın içinde gidiyoruz.

Evrensel hukuka arkasını dönen, çağın özgür bireylerini yetiştirmeyen çağ dışı  bir eğitim sistemi, o topluma yerinde patinaj yaptırır.

Böyle olunca,Ahireti konuşmadan dünya işlerini  düşünüp tartışmaya da zaman kalmıyor.

Bu anlayış ve akıl dışı tartışmalarda ‘din’ herşeyin belirleyicisi ve erbabı oluyorsa.

“Erdoğan’ın 12 yıllık iktidarında kadrolaşmadaki liyakatlık anlayışı da;yüzü kıbleye dönen,anlı secdeye gelen,eşi başörtülü olan,siyasi kadrosu Milli Görüş geleneğine dayanan ,mezhebi Sünni olan ve imam hatip çıkışlı olması  belirleyici kriterler oluyor.”

Eğitimin motor gücü din olunca, yeryüzüyle kendini kıyaslayacak ve rekabet edecek, çağı okuyan ve yorumlayan bir üretken nesilde yetiştiremiyorsunuz.

İşte çağı okuyup yeryüzüne kendini gösteren,bu  çağın hizmetini ortaya koyan, bir internette yazılım hizmeti veren  şirketin  ortaya çıkış istihdam yaratan tarihi ve gücü..

Çinli   adı Jack Ma olan bir girişimci bundan 15 yıl önce adını Ali Baba koyduğu,internetten hizmet veren bir  e-ticaret ve yazılım  şirketi kuruyor.. Bu İnternet şirketinin bugünkü piyasa değeri, 221 milyar dolar, yani Türkiye’nin milli gelirinin yaklaşık üçte biri kadar ve şirketin yıllık  geliri 7,5 milyar dolar, daha ilignç olanı ise bu şirkette tam 22 bin kişi çalışıyor.

Elin oğlu bunları üretip yaratırken biz ne yapıyoruz;çağın dönüşmesine,insanlığın gelişmesine nesne,düşünce ve kavram olarak ne katkımız oldu;başkalarının yetiştirdiği meyveleri kendi ağacımıza bağlamanın dışında?Var mı bir dünya markamız?

İşte yukarıda verdiğimiz örnek kutsal kitaplardan verilen eğitimle ortaya çıkmıyor,daha fazla ibadet yerleri ve okulları açmakla olmuyor,dinde olmayan hurafelerle zaman öldürerek yeryüzüyle rekabet edilmiyor?

Peki neyle oluyor bunlar?

Bu çağı okumak için ancak bu çağın teknolojisi olan Bilgisayarın gelişmesine katkı sunmak,çip üretmekten,farklılık yaratmaktan  geçiyor;daha fazla zorunlu din dersiyle,cami ve imam hatip okullarının  saysının artmasıyla değil.

Bugüne kadar  hiçbir çağda kutsal kitaplardan yola çıkılarak insanoğlu özgürleşmediği gibi, ne doğanın  kanunları ,ne fizik öğrenilmiş ne de bir teknoloji icat edilmiştir.

Bunlar bizi bozar en iyisi biz işimize bakalım, sahi imamesiz tesbihe püskül takılır mı?