Mehmet TIRAŞ
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor diye bir deyim var ya.
İşte bunu yaşıyoruz sosyal ve siyasal olarak.
Öyle bir yoğun gündem var ki ülkenin önünde, hangisinin ilk sıraya almakta yazı yazanın işini zorlaştırıyor,tabiki objektif gazetecilik ve yazarlık yapanlar açısından bu sıkıntı.
Havuzdan beslenen Saray talimatlı bir tetikçi esnaf takımından, mesleğine ihanet edenlerden iseniz böyle bir sıkıntınız olmaz.
AKP’nin on dört yıllık iktidarında 17 bin işçi iş kazası altında katledilmiş.
Bu tür gazetecilik yapan esnaf takımının hiç iş kazası altında olan işçi katliamlarını haber yapıp, yorum yazdıklarını veya televizyon kanallarında program yaptıklarına rastladınız mı? Yok.
Artık savaş hamamcılığıyla ve sürekli bir gerginlik politikası üstünden ülkeyi yönetmeye yöneldi Erdoğan; varsa yoksa başkanlık her şeyin ilacı milli bir başkanlıkla bütün toplumsal sorunların çözüleceğinin algısını yaratmaya çalışıyor. Daha da ileri giderek Türkiye fiili başkanlığa geçmiştir,milletim parlamentoyu dinlenme odasına aldı diyor.
Muhalif olan her kesimi ya darbeci ,ya paralelci ya da PKK’lı diye ayrıştırarak bilinçli olarak bölerek tehlikeli bir yolu izliyor.
Erdoğan’ın Yozgat ziyaretinde toplu açılışlılarda yaptığı ne açılışları ise onu da bilmiyoruz,açılış dedikleri aslında Erdoğan’ın miting yapmak için Saray talimatlı medyasının uydurdukları bir düzenlemenin adı.
Erdoğan 2016 Mart ayının 23’nde gerçekten insanın inanası gelmiyor ama maalesef aynen böyle söyledi: “Güneydoğudaki son terörle mücadelede 300’nün üstünde şehit verdik,karşı tarafın kaybı ise PKK’lıları kastederek, bunun tam on katı yani 3 bin kişi. Bu şehitlerimizin içinde 7 tane de çok şükür Yozgat’ımızın şehidi var.”
Meydanda toplanmış binlerce Yozgatlılarda alkışlıyorlardı Erdoğan’ı koro halinde,şehitler ölmez vatan bölünmez diye.
Çetin Altan’ının şu sözünü hatırladım rahmetli böylesi topluluklara mesleksiz kul yığınları derdi.
Doksanlı yıllarda dönemin Genel Kurmaya Başkanı PKK ile çatışmada 7 PKK’ya karşı bir şehit veriyoruz diye bir istatistik veriyordu Erdoğan bunu üçe on olarak telaffuz etmeye başladı.
Bu verilen rakamlar bir şeyi gösteriyor o da; şiddet ve güvenlik politikaları bu sorunu çözmeyeceğini ortaya koyuyor.
Erdoğan’ın üç yüz şehit’ e karşı on katı öldürüldü diye övünerek verdiği üç bin PKK’lılar kendi vatandaşı olması,bu da vatandaşlık hukuku açısından başka bir tuhaflığı ortaya koyuyor.
Erdoğan’ın şiddet ve baskının dışında Vatandaşının can güvenliği ve yaşatması için ne gibi bir politikası var kimse bir şey bilmiyor,hele Kürt sorunu konusunda tam bir açmaz içinde Erdoğan,Suriye iç savaşının çıkmasından sonra çuvallamış durumda.
Ankara’da son altı ayda üç canlı bombalı saldırı da 175 kişinin ölmesi ve yüzlerce kişinin yaralanması toplumun her kesimine çok büyük bir tedirginlik yaşatıyor.
Başbakan vatandaşlarına sokağa çıkın diye çağrı da bulunuyor, MHP genel başkanı Bahçeli kurmaylarını yanına alarak AKP’nin kara gün dostu sinek avlayan AVM’leri dolaşarak hükümete destek vermesi manidar gelmiyor mu?
Türkiye’de sokaklarda can güvenliğinin olmadığını ABD Muğla askeri lojmanlarında oturan vatandaşlarını Türkiye’yi terke etmelerini isterken,görevi icabı ayrılması mümkün olmayan vatandaşlarına da başta güney doğu illerine seyahat etmemeleri konusunda uyarmasıydı.
31 Mart 2016 tarihinde akşam saatlerin de Diyarbakır’ da polis servisine yapılan saldırı sonunda 7 polisin hayatını kaybetmesi ve yaralılar olduğu haberi, ülke tam bir kaosa doğru yol alırken,ABD’nin öngörüsü de ortaya çıkıyordu.
Devlete olan güvenin dip vurduğu bir süreci yaşıyoruz.
Şeyh Edibali demiş ya;insanı yaşat ki devlet yaşasın sözünü Erdoğan AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda bu sözü dilinden düşürmezdi.. Bizim iktidarımızda vatandaş devletin değil, devlet vatandaşın hizmetkarı olacak.. Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk vaz geçilmez mücadelemizdir, hortumları kesmeye başladık, üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü ile ülke yönetmek vadi verirken; şimdi milli ordumuza kumpas kurdulardan, bu devleti sokakta bulmadık diyerek,güney doğudaki Kürt kentlerini ve ilçelerini Suriye görüntüsünden farkı olmayan bir iç savaşı yaşatıyor.
Hatta Erdoğan toplumda bir kişi özgür değilse toplum özgür değildir diye yeri göğü inletiyordu.
Gündemde öne çıkanlardan biri de Gazeteci Can Dündar ve Erdem gül davası ve ilk duruşmanın uluslararası bir destek görmesi Dündar ve Gül davasını, altı AB üyesi ülkelerin konsolos ve elçilik düzeyde dayanışmada bulunması Erdoğan’ı çileden çıkartıyordu.
AKP’e Erdoğan’ın milli başkanlık stratejisini çetelerle,mafya bozuntuları ve şehir eşkıyalarıyla ortaklık yolunu seçti.. Bunun son örneği ama son olmayacağının işaretini veren ; Düzce CHP İl Başkanı Zekeriya Tozan’a yapılan saldırılarda gördük. Mafya bozuntusu bu Magandalar CHP il Başkanını hem sokak ortasında darp ediyorlar,bunla da kalmayıp tehdit edip bu barbarlıklarını kayıta alıp sosyal medyada paylaşıyorlardı.
Bu çetelerin güç aldığı hukuksuz bir ülkenin yönetildiğinin somut örneğidir.
Görünürde üç kişi oldukları söylenen bu şehir eşkıyaları önce tutuklandığı haberi verildi bir gün sonra 29 Mart 2016 tarihinde; ikisinin tahliye edildiğini haber kanalları alt yazı olarak geçiyordu.
Bu saldırı, terörün alt yapısının ülkemizde ne kadar güçlü ve giderek daha da hız alacağını gösteriyor.
Akp’ye ve Erdoğan biat eden miting düzenleyen, savaşa karşı çıkan akademisyenlerin kanıyla duş alacağını açıklayan Erdoğan’a muhalif olanları tehdit eden,mafya bozuntusu Sedat Pekerler gibilerinin boy gösterdiği bir yerde iç barışı sağlayamazsınız.
Gazete basan gazeteci döven, boynu kalınları milletvekili yapıp sonra bakan yardımcılığına getirirseniz ki,öyle yapıyorsunuz bunun sonu hiç hesaplayamayacağınız yerlere sıçrar.
Ya Karaman’da Ensar vakfında çocuklara yapılan taciz olayını, münferit bir olaymış gibi küçümsenmesi ve bu olayı haber yapan medyaya saldırılması, yayın yasağı getirilmesi ise başka bir kepazeliği yaşıyoruz.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025