Melih ALTINOK
Uludere sonrasındaki “mağrur” tavrını eleştirdiğimiz gibi, ne zaman hükümete bir çift laf etsek, “ilişikleri” başlıyorlar şak şak gürültüye.
“AK Parti’ye ve hükümete akıl veren kıymeti kendinden menkul birtakım zevat...” klişelerini elden ele gezdiren bu tiplerin derdi malum. Kamuoyunun ve siyaset kurumun kendilerinden esirgediği “önemi” onların eleştirdiklerine vermesini hazmedemiyorlar.
Bu yüzden çok kızgınlar. Sigortası demokratikleşme, şeffaflaşma ve sivilleşme olan ülkedeki reform sürecine ve lokomotif konumundaki siyasal iktidara bu alanlardaki eksiklerinden, hatalarından dolayı yapılan eleştirileri “ukalalık” olarak değersizleştirmeye çabalıyorlar.
Öyle cansiperane yalakalık yapıyorlar, kimi zaman öyle hızlanıyorlar ki, hükümetin kurmaylarından hatalarını telafi eder nitelikte açıklamalar geldiğinde bile bizimkiler ricat edilen tavra destekteki süratlerini kesip duramıyorlar.
Geçenlerde bunlardan biri “Sanki hükümeti iktidara onlar getirmiş gibi konuşuyorlar” diye söyleniyordu köşesinde.
İşte kafa bu kafa. Politikanın “realitesinden” çakmadığımızı söyleyen “peşin satanların” tek bildiği hesap bakkal defteri muhasebeciliği.
Ha, “Hem alışverişini bizden yapmıyorsun, hem bozuk süt satmamızdan yakınıyorsun” diye saçmalayanlar bir de sabırsızlığımızdan mustariplermiş.
Evet aceleciyiz, meşruiyeti oluşmuş hamlelerin geciktirilmesini kabul edemiyoruz.
“Uludere için bir özür dilense kim isyan edecek” diyoruz mesela?
Öğrencilerin cebindeki yumurtaya 44 ay ceza öngören kanunlar ne zaman değişecek diye bekliyoruz.
Eylemlerde “oynayan” çocukların ovadaki vesayetin adı KCK’nın neresinde olduğunda soruyoruz.
“Halen yasakların, engellemelerin sürdüğü başörtüsü sorununa niçin girmiyorsunuz, bakın CHP bile ayak diretmiyor” diye söyleniyoruz.
Mili Savunma Bakanı, Orgeneral Özel dışında başka bürokratlarından özür dileyecek kadar hassas mı, öyleyse başka örnekleri niçin kamuoyuna açıklama ihtiyacı hissetmiyor diye merak ediyoruz.
“Ergenekon, Balyoz ve KCK davalarındaki siyasi iradenizi, yeniden alevlenen Susurluk soruşturmasında niçin göstermiyorsunuz” diye yakınıyoruz.
Öyle ya, Muğlalı Kışlası’nın tabelasını sökmekten daha mı maliyetli dağdaki taştaki, Diyarbakır göbeğindeki “Ne mutlu Türk’üm” zırvalıklarını silmek.
Tabanına girmiyorum, anket yapsanız AK Parti içinden bile ciddi destek bulacağınız bu taleplerin ve soruların sumen altı edilmesini isteme işgüzarlığınızın nedeni ne?
Hrant kararının ardından “Sizin derdiniz AK Parti, bizim ki ise katiller yani müesses nizam, devlet” diye seslendiğim, derdi bağcıyı dövmek olan sahtekârların simetrisinde bu embedded’lar da. Onların derdi de AK Parti ile “ilişkilerinin” bekası, bizimki ise yine ülkedeki reform sürecinin en önemli iradesi konumundaki siyasal iktidara geri adımlar attırılmaması.
AK Parti’nin üstlendiği siyasi riskleri, başarılarını önemsediğimizi, küçümsemediğimizi hep söylüyoruz. Ancak sizin “yeter daha ne istiyorsunuz” dediğiniz aşamanın toplumsal meşruiyetini, şimdi olduğu gibi bu adımlar atılmadan önceki “yetmez ama evet” muhalefetine borçlu olduğunu görmüyor musunuz?
Ne risk aldınız? Ulusalcıların, solcumsuların muhalefetine “yeter çok bile”lerinizle zemin hazırlamaktan başka ne işe yaradınız?
Hadi bizi geçin. “Evet” dediğimiz referandumun ertesi günü “yetmez” diye yazacak kadar serbest radikal takılmamız, angaje olmamıza rağmen mütedeyyin kamuoyunca dikkate alınmamız kanınıza dokunuyor. Zaten sizin takdirinizi alsak, tıpkı Özkök söylemiş gibi “nerede hata yaptık” diye üzülürüz de...
Ama topunuz bir, hükümete muhalefetiyle “tanımadığımız” Yeni Şafak’ın Ankara temsilcisi, Abdülkadir Selvi etmezseniz. Meclis’teki 23 Nisan Resepsiyonu’nda başörtüsü skandalını gören, Hrant davasında vicdanının sesini dinleyen, Uludere’de “hele soruşturma bitsin” korosuna katılmayan Selvi de sabırsız değil mi?
Tarih bu reform sürecinde demokratların sabırsızlıklarını alkışlayacak. Müzmin itidal telkincilerineyse statükocular bölümünde bir kutu açacak en fazla.
Yokluğunuzdan hayıflanılacak kadar iş bekleyen yok zaten sizlerden de bari susun, varlığınızı sorgulatmayın diyoruz hani.
Sabır çekmeye tespihler yetiyor da artıyor ya, ona mahsuben.
Kürtleri küstürüyorsunuz
Haziran seçimlerinin hemen öncesinde oturmuştuk. Ankara’da bir balıkçıda yine biraraya geldik Diyarbakırlı dostlarımızla. Aralarında Dicle Üniversitesi’nden bir hocamız da vardı. “Nasılsız” diye sordum. Söze, “Allaha şükür, sıramızı bekliyoruz” diye girdi. “Hayırdır” dedim? “KCK dalgası ne zaman vuracak bakalım” dedi.
Başbakan’ın 2005 yılındaki konuşmasıyla umutlandığını, Habur sonrası heyecanlandığını, KCK operasyonunun gerekliliğinden şüphe etmediğini ve son seçimde de “borcunu oyuyla ödediğini” söyleyen bağımsız demokrat Kürt bir AK Parti seçmeninin yakınması bu:
“Artık kendimi AK Parti’ye borçlu hissetmiyorum!”
Düşmanlarınız değil bu insanlar. Yoksa yukarıdaki sabır tespihlerinin şakşakları kulaklarınızı sağır etmeye başladı da, artık duymuyor musunuz seçmenlerinizi.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019