Melih ALTINOK
Bahçelievler Katliamı sanıklarının tahliyesi tartışması, cezaların suça oranı noktasında yoğunlaştı.
Ama bence üzerinde durulması gereken bu gelişme karşısındaki kanaatlerimizin arka planı.
Konuyla ilgili, ülkücülerin avukatlarından Osman Başer’le konuştum.
Telefonu kapatırken gayet neşeliydi Osman Bey. “Onlar benim kahramanlarım” dedi. “İnşallah Haluk Kırcı da (katliamın iki numaralı ismi) tahliye edilecek.”
Günlerdir kafamda bu konuşma var.
Osman Bey’in hukuku bir yana koyup savunduğu, kutsadığı, dava arkadaşlarının hikâyesi ne?
Haneke filmlerindeki gibi bağlamından soyutlayıp tane tane anlatayım.
Öğrenci evinde oturmuş televizyon izleyen 5 genç düşünün.
Dışarıda da gençler var. İçerdekileri öldürmek için ayrıntılı bir plan yapmışlar.
Aralarında kişisel bir husumet, kan davası falan yok. Düşmanlıklarının nedeni farklı şeylere “inanmaları.”
Dışarıdakiler eve giriyorlar. İçerdekilerin ellerini bağlayıp yere yatırıyorlar. Önce evdekileri boğazlarına havlu sokup öldürmeye çalışıyor. Olmuyor. Bir diğeri elinde tel bir askıyla geliyor. Bir de bunu deneyelim diyor, olmuyor. Eterle bayıltılıyorlar evdekileri. Saatlerce sürüyor bu korkunç “çalışma.” Derken içlerinden biri sonuçtan emin olmak için gençlerin kafalarına tek tek sıkıyor. Bu arada eve oturmaya gelen iki çocuk da öldürülüyor.
İşte Osman Bey ve onunla aynı görüşte olanların, faillerinin salınmasını bayram ederek onayladıkları fiil budur.
“Bunlar yanlış şeyler tabii de olmuş bitmiş işte” girizgâhlarını pabucuma anlatın.
“Aynı suçlardan hüküm giyen solcular çıktı. Ülkücülerin başı kel mi? Eşitlik, adalet sağlandı” bahanelerini de dinliyorsa vicdanınıza anlatın lütfen.
Derdi adalet ve eşitlik olanının gözünün Themis gibi bağlı olduğunu masalına, en azından önceliğinin hukuk tekniğinin bekası olacağına inanmayacak kadar büyüdüm.
Benim derdim ne hukuki kıyasınız ne ideolojilerin ve argümanlarının bekası, haklılığı.
Yegane amacım, övülen örgütlülüğün, ideal olarak sunulan politikliğin kolektif delilik adına nelere kadir olduğunu tartışmak.
Bu yüzden beylik laflarla, çoktan farelerin kemirici eleştirisine terk edilmiş politik referanslarla kafa karıştırmayalım.
Net soralım.
Herhalde unutmamışızdır. Manyağın teki henüz 18 yaşındaki sevgilisinin, Münevver Karabulut’un boğazını testereyle kesmişti. Hepimiz lanetlemiştik. Cinayet aletini önceden hazır etmesi, olayı örtmek için yakınlarından destek alması, kızgınlığımızı daha da arttırmıştı.
Osman Bey’in ve Bahçelievler Katliamı karşısında onunla aynı hislere sahip olanların Münevver Karabulut cinayetinde katile lanet ettiğinden şüphe duymuyorum. Bu olay karşısında da hukuka göre değil, daha “insani” bedeller öngörüyordur belki de.
Peki Osman Bey’i ve başkalarını, çelişki demiyorum, bu riyakârlığa düşüren ne olabilir sizce?
Elbette bu soru, bugün Bahçelievler’de yaşananları kuşkusuz katliam olarak değerlendirip, aynı yıl Ümraniye’de 5 ülkücü işçiyi öldüren solcuları alkışlayanlar için de geçerli.
Şanlı tarihinizdeki kanlı katliamlar, adli değil politik oldukları için mi kutsal?
Kaçan kurtulur
Yukarıda sözünü ettiğim angaje tavrın da, tavsiye ettiğim muhakemeyi ihanet saymanın müsebbibinin de dünyaya ideolojiler penceresinden bakmak olduğunu düşünüyorum.
“Kahrolsun partisiz yazarlar” diyen Lenin gibi, yıllardır bu pencereyi örtmeye cüret edenler ihanetle suçlandı.
Bu durum sadece Sovyet Devrimi için geçerli değil elbette. İktidarı devrimlerinin “ebesi olan” ‘zor’a, yani hötzöte borçlu tüm partiler “dışımızda kalana” bir tekme dediler. Sağdan sola tüm kolektivistler bu zorunlu katılımıözdeşleşmeyi dayattılar.
Onları ve rejimlerini demokratik devletlerden ayıran temel faktör de bu oldu. Bugün Avrupa’da halkın siyasete karşı günden güne artan ilgisizliği de batı demokrasisinin ideolojik eski dünya ve hâlâ oraya meyledenler karşısındaki zaferidir.
Ve bu bir felaketin değil, varlığını bir ideolojiye armağan etmiş, ruh hastası nesiller yetiştiren sistem karşısında özgürlüğün müjdecisidir bence.
Ellerindeki anahtar saydıkları iptidai çomakla, dijital olmasa da kartlı sistemle çalışan kapıyı zorlamak ve bu naile çabayı onur saymak mı?
Yoksa somut durumlar karşısında, seküler kırkların yedilerin şablonları yerine vicdani bireysel tavrılar geliştirmek mi?
Gerektiğinde komplekslerimizden, ideolojilerin sınırlandırmalarından kurtulup tıpkı referandumda olduğu gibi, düşman gösterilen kardeşlerimizle fiili ittifaklara soyunmak, somut kazanımlar elde etmek mi?
Bakın matah bir şey olarak pazarlanan örgütlülüğün karanlığı, hayvan hakları savunmak gibi elzem bir edimin gönüllülerinden bile neredeyse Galata köprüsünün üzerindeki balıkçılara saldıracak militanlar yaratma potansiyeline sahip.
Şunu geçen Twitter’da okudum da: “Balık tutmak neden romantikleştiriliyor ki. Dana kesmekten ne farkı var, bir hayvan yakalanıp öldürülüyor, hem de çırpına çırpına”
Bu arada lüfer zamanı gelse de, kılçığına kadar kedimle birlikte afiyetle yesek.
Yemeden önce kafamızın içindeki fosforu arttıralım da daha iyi çalışsın, semirsin, değil mi?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Konser iptalleri baydı
2.06.2022 - Elçiye zeval olmaz
17.05.2021 - 31 Mart’ta Binali Bey’e verdim, bu kez oyum...
11.05.2019 - Ekrem Bey size soruyorum ama cevabı Murat Bey’den bekliyorum
10.05.2019 - Sınırları aşmak
6.05.2019 - Pardon, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olmayan belediye mi var?
1.05.2019 - Yine ne varsa Atatürk de var!
29.04.2019 - Kılıçdaroğlu’na yumruk!
22.04.2019 - Erdoğan’ın yükü
17.04.2019 - Bu saatten sonra...
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
Sivil otoritenin tehdit altinda oldugunda anlasiyorsak nedir bu son aylardaki mizikcilik! Ben olasi bir reel problemde sosyalistlerimizin ve liberallerimizin tekrar yetmez ama evet pozisyonu alacagina inanmak istiyorum. Aslinda boyle olacagini biliyorum ama bu hukumet, devlet elestirilerinin genc sosyalistlerde tahribat yaratmasindan cekiniyorum. Olasi bir siyasi krizde, onceki referandum gibi, yeterince hizli bir yetmez ama evet refleksi alamayabiliriz.
Ad Soyad Giriniz...
Def