Mümtazer TÜRKÖNE
İnsan beyni acıyı unutmaya mütemayil. Önce bir şok dalgası, arkasından insanı kahreden bir acı ve günlerce süren derin bir üzüntü. Sonra? Bu soruya, -bu kadar büyüğü olmasa bile- “yakın tarihte yaşadığımız benzer facialardan hangisini hatırlıyoruz?” sorusu ile karşılık verebiliriz. Öyleyse unutmaya başlamadan önce, tedbirleri tamamlamalıyız.
Cumhurbaşkanımız, “Bu acıları nasıl gelişmiş ülkeler minimize ettilerse, yaşamıyorlarsa artık biz de bütün kurallarımızı tekrar gözden geçirmeli, yapılması gereken tedbirleri tekrar almalıyız.” diyor. Hangi tedbirler?
Çin gibi bir ülkeden bile yedi kat fazla maden faciasına maruz kaldığımıza göre, bir şeylerin eksik olduğu ortada. Eksik olan, Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği “gelişmiş ülkelerdeki tedbirler” mi? O zaman ILO’nun “Madenlerde Güvenlik Sözleşmesi”nin 20 yıla yakın zamandır neden imzalanmadığını Hükümet’ten birinin açıklaması lâzım. Teknolojide bir geriliğimiz olmadığına göre, “hangi tedbir eksik?” sorusuna, tatmin edici bir karşılık bulmalıyız. Bulabilir miyiz? Pek sanmıyorum.
Bizim her şeyden önce gerçeklere ihtiyacımız var. “Bu facia gerçekten nasıl oldu?” sorusunun cevabını bulabileceğimizi düşünüyor musunuz? Bulmamız, mevcut kanuni düzenlemelere göre bile olsa, sorumluların bulunup ortaya çıkartılması anlamına geliyor. İki tane sorumlu var: Birincisi ruhsatı veren ve gerekli denetlemeleri yapan Hükümet. İkincisi ise sorumluluklarını yerine getirmeyen özel şirket. Her ikisinin de sorumlu tutulmasına yol açacak en saf gerçeklere ulaşma imkanımızın olmadığı ortada.
Sorumluların ortaya çıkmasını engellemek için gerçeklerin üstü örtüleceğine göre, gelecekte benzer faciaları engelleme imkânımız kendiliğinden ortadan kalkıyor. Hangi kuralı benimserseniz benimseyin, hangi tedbiri alırsanız alın; elinizde gerçekler yoksa hiçbir işe yaramaz. Gelişmiş ülkelerin bizden üstünlüğü, gerçeklere ve dolayısıyla sorumlulara ulaşma yeteneğinden kaynaklanıyor. Soma’da gerçekler, gerçeği bulmakta görevli yetkililer marifetiyle sorumlulukları buharlaştırmak için çarpıtılacak. Çarpıtılmış gerçeklere dayanan hiçbir tedbir ise bir sonraki kazayı engellemeye yetmeyecek.
Maden ruhsatlarının Başbakanlık eliyle verilmesinin, yol açtığı inisiyatif dağılması yüzünden bu kazanın sebepleri arasında yer aldığını iddia etmek mantıklı. Başbakan o kadar işinin arasında liyakat-ehliyet şartlarının dışında kişisel ölçülere dikkat etmiş olabilir. Hatta bu maden ruhsatı dağıtma işinin Türkiye’nin bir türlü çözemediği “havuz” problemi ile ilişkisi üzerinde de durulabilir. Daha acil bir problemimiz var. Başbakan’a güvenerek gerçeklere ulaşma imkânını doğrudan kendisi ortadan kaldırıyor. Kazadan sonra Soma’daki ocağın, mart ayı içinde denetimden geçtiğini belirtip “işçi sağlığı iş güvenliği noktasında başarılı olduğu tespit edilmiştir” demek peşin peşin bir aklama değil mi? Ne Hükümet’in ne de şirketin bir sorumluluğu yokmuş. Hükümet içinde hangi babayiğit bu sözün üzerine çıkıp, gerçeği bulmamıza yardımcı olacak bir hata veya eksik bulabilir?
Madencilikte, 19. yüzyıl Amerika’sında görüldüğü türde, “vahşi kapitalizm” kuralları işliyor. Devlet, madeni belirli bir fiyat karşılığı iltizama veriyor. Mültezim, yani işi alan özel şirket kârını çoğaltmak için masrafları kısıp, üretimi artırıyor. Hem masraf kısıp hem de üretimi artırmanın en kestirme yolu, pahalı bir tedbir olan iş güvenliği yatırımlarından vazgeçmek. Şirket, zamanını kollayıp özel denetim şirketlerine müracaat ediyor ve her defasında Başbakan’ın belirttiği gibi “başarılı” bulunuyor.
“Kurtarma odaları” gibi teknik tedbirlere eğilenlerin, önce bu madencilik politikasını kritik etmesi lâzım. Vahşi kapitalizmin kuralları içinde, insan hayatını önemseyen hiçbir tedbir alınamaz. Alsanız bile hepsi kâğıt üzerinde kalır. Sonra, kâğıt üzerinde “başarılı” tedbirlere bakarak, gerçeğin nerede saklandığını bulamazsınız.
Çok kestirme bir yol var. Şayet Hükümet ve Şirket kendine güveniyorsa, ILO onaylı uluslararası bir kurumun gerçeği araştırmasına izin versin. Hayatını kaybedenlere Cenab-ı Allah’tan mağfiret dilerken, bir sonraki facianın kurbanlarını kurtarmak için aklınıza başka bir tedbir geliyor mu?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025