Mümtazer TÜRKÖNE
Genel seçimlerin nisan ayında yapılacağına dair kuvvetli bir beklenti var. Bu beklenti, PKK ve Barış Süreci ile açıklanıyor.
Kış ayları, PKK’nın eylem kapasitesini sınırlıyor. İşler yolunda gitmez ve PKK ortalığı kan gölüne çevirmeye niyet ederse, kış bitmeden yapılacak bir seçime AK Parti “her şey kontrol altında” girmiş olacak. Bu öngörü pek doğru değil. Zira, kış ayları PKK’nın dağdaki hareket imkânını sınırlıyor, şehirlerdekini değil. 6-7 Ekim benzeri bir kitlesel kalkışma Zemheri’de bile mümkün. PKK, sosyalist teorideki “denge” durumunu geride bıraktı. Niyetini bozarsa Türkiye’nin altını-üstüne getirebilir. Onu engelleyen asıl sebep, böyle bir niyetin kendisine hiçbir yarar sağlamaması. 6-7 Ekim, PKK’yı, asıl güçlü olduğu alanda, halk tabanında geriye düşürdü. Seçime kadar yaralarını sarması ve kırılıp-dökülenleri tamir etmesi lâzım. Birdenbire iyimser bir havaya bürünen Barış Süreci ABD’nin PKK üzerindeki etkisinin ve doğal olarak bu etkinin istikametini belirleyen bölge şartlarının eseri.
Bu faktörlerin dışında PKK’nın okuduğu “objektif şartlar” yeni bir eylem dalgasını anlamsız kılıyor. PKK’nın eylem çağrısı, Kürtleri temsil iddiasını kaybetmesine yol açacak. Kürtler sadece bugün için değil, Türkiye ile çok uzun vadelerde ortak bir kaderi paylaşacaklar. Selefî radikalizmin ürettiği şiddet dalgası gelip geçici bir bela değil. Üstelik özellikle Kürtler için bir “iç tehdit” niteliği taşıyor. PKK’nın Kürtlere uyguladığı örgütlü şiddet, kendi anti-tezini üretiyor. Kobanî’ye saldıran IŞİD militanlarının çoğunun Kürt orijinli olması, büyük ölçüde Suriye’deki Kürt kantonlarında PKK’nın dar-sekter yönetim anlayışının sonucu. PKK’nın PKK’lı olmayan Kürtleri temsil yeteneği galiba hiçbir zaman olmayacak. Kürt sorunu çözülürken PKK, çoğullaşan siyasî ortamın aktörlerinden sadece biri olacak; aksi takdirde Türkiye’den çok Kürtlerin üzerine karabasan gibi çöken bir PKK sorunu giderek büyüyecek. PKK’dan farklı düşünen Kürtler kendilerini emniyette hissetmiş olsalardı, IŞİD Suriye’den bu kadar çok Kürt savaşçıyı saflarına katabilir miydi?
Cihatçı selefi örgütlerin ürettiği amansız şiddet, kendi aralarındaki kanlı infazlar da eklenince “herkesin herkesle savaşı”na dönüşüyor. IŞİD, bir düzineye yaklaşan bu örgütler arasında sadece yıldızı parlayanların biri. Birbirine zıt iki dünya şekilleniyor. Bir tarafta herkesin herkesle savaştığı dipsiz bir şiddet bataklığı, öbür tarafta -yozlaşmış da olsa- bir arada barış içinde yaşamanın ortak paydalarının işlediği bir dünya. PKK hangi dünyaya ait? Şiddet yöntemi, doğal olarak PKK’yı IŞİD’le aynı dünyayı paylaşan bir aktör haline getiriyor. Üstelik Türkiye, PKK tehdidi yüzünden asıl IŞİD’le mücadele edeceği alanı tahkim etmekte gecikiyor.
Yakın ve orta vadede Türkiye’nin PKK eliyle genel bir çatışma ortamına sürüklenmesi ihtimali mevcut değil. Tersine, müzakerelerde Hükümet’in öne çıkarttığı “kamu düzeni” şartı, PKK’nın özerklik denemelerini ve paralel sovyet kurumlarını sınırlayacak. Asayiş birliklerinin, halk mahkemelerinin, vergi ve asker toplama çabalarının bilindik para-militer çeteleşme dışında bölge halkında bir karşılığının olmadığı yeteri kadar tecrübe edilmiş olmalı.
AK Parti iktidarı, Kürt sorununa el atmak ve çözmek zorundaydı. Bugün gelinen nokta, iktidar sahibi olmanın bir kefareti. Sorun oy dengelerini belirleyen bir faktör olmaktan çıkınca, süreç garanti altına alınmış oldu. Bölgesel dinamikler ve Amerika’nın aradığı uzlaşma, artık mevcut sürecin dış garantisi olarak devrede. Kozlar Hükümet’in elinde. Bugüne kadar bir yol haritası üzerinde uzlaşılmaması da, Hükümet’in elini güçlendiriyor.
Ortadoğu’daki hızlı değişim, PKK’nın örgütsel taleplerini baskı, tehdit ve şiddetle kabul ettirmesine fırsat vermeyecek. İstediğini almak için şiddet döneminin kapanması ve karşılıklı güvenin tesis edilmesi lâzım. Süreç PKK açısından Kandil’deki şeflerinin kof tehditleri ile değil, HDP’li politikacıların diyalog çabaları ile mesafe alıyor.
Seçimler nisanda olursa, PKK’nın bu gelişmede bir payı olmayacak. PKK’nın çoğulculuğa rıza göstermesi lâzım. Barış Süreci’ni de Hükümet değil, PKK’nın bu seçimi belirleyecek.
Yazarlar
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025