Yıldıray OĞUR
“Cumhurbaşkanının hükümet kurmak için uzun süredir görev vermemesi normal değil. AKP bir aydır hakkı olmadığı halde hukuksuz ve gayrimeşru olarak Türkiye'yi yönetiyor...”
Ankara Hukuk mezunu, 8 yıldır Meclis’te olan, yüzde 13 oy almış bir partinin genel başkanı için fazla bilgisizce bulunacak bu sözlerin de altına imza atmayı başarmış Demirtaş’ın esas eksiği muhakkak bir Google mesafesindeki anayasal bilgi değil.
AKP düşmanlığından geceleri uyuyamayanların bile aklına gelmeyen seçim sonrası anayasal sınırlar içinde geçici görev yapan hükümeti gayrimeşru ilan etmenin ilk onun aklına gelmesini sürpriz bulmayanlar çıkabilir.
Seçim kampanyasına üç kere “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek başlayıp, seçim sırasında ofisleri, mitingleri bombalanınca fail olarak yine bu iktidarı göstermiş, seçimden bir gün sonra da ilk açıklamalarından birinde “Korkmayın sizi asmayacağız, yargılayacağız” demiş bir siyasi parti liderinden beklenemeyecek bir Sabih Kanadoğlu performansı da değil tabii.
Ama yine de insan o meşhur sözde dendiği gibi hayret ediyor.
Kürt meselesini çözmek için yola çıkmış bir partinin eşbaşkanı, bu meseleyi çözmek için inisiyatif almış, üç yıldır birlikte çözüm süreci yürüttükleri bir partiye, lidere düşmanlıkta niye hep şampiyonluk peşinde koşar? Bunun son seçimde AK Parti’den aldığı oylarla barajı geçmiş partisine de, uğruna siyaset yaptığı Kürt halkına da nasıl bir faydası var?
Neden HDP için Meclis Başkanlığı koltuğunda, çözüm sürecine hep destek vermiş, çatışmasızlığı üç yıldır operasyonlara çıkmayarak korumuş silahlı kuvvetlerin bağlı olduğu eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın değil de, çözüm sürecinin üç beden küçüğü olan demokratik açılımın bile hafakanlar bastırdığı Deniz Baykal’ın oturması daha tercih sebebi?
Kendilerini yok, çözümü ihanet sayan MHP, o Baykal’a destek vermeyince Demirtaş’a, “Nihal’i harcayacaklar Matmazel” diyen Beşir telaşıyla “Meclis başkanlığı MHP eliyle AKP’ye teslim ediliyor” diye açıklama yaptıran nedir?
Herhalde bunun cevabı Demirtaş’ın dünkü açıklamalarındaki başka bir cümlede saklı: “Diyarbakır mitinginde bombayı patlatan kişi, devletin içerisindeki istihbarattan ve emniyetten destek almıştır.”
Yine de Mersin ve Adana teşkilatları bombalanınca “Seni yine de başkan yaptırmayacağız” diye açıklama yapmış, Diyarbakır mitinginin bombalanmasının arkasında en makul vekillerinin ağzından bile “MİT var” demiş, günlerce Kobani’ye IŞİD’in Türkiye’den saldırdığını iddia etmiş, gazeteleri Türkiye’nin IŞİD’e sınırda karargah kurduğunu, kimyasal madde, çelik boru gönderdiğini yazmış hatta bir vekili İstanbul’da omuzunda silahla dolaşan IŞİD’li olduğuna inanan bir partinin, AK Parti’nin bir aylık geçici anayasal iktidarını bile dayanamayıp gayrimeşru ilan etmesi tuhaf değil.
Ama o zaman şunlar tuhaf oluyor tabii.
Miting, parti binası bombalatan, IŞİD’i neredeyse silahlı kanadı yapmış bir partinin CHP’yle iktidar ortağı olmasının çözüm süreci için ne kadar şahane olacağını söyleyip, destek vadetmek…
Diyarbakır’da miting bombalatttığı, IŞİD’e lojistik destek verdiğini söylediğin MİT’in yürüttüğü çözüm sürecinin devamı için kampanya yapmak…
Şu ise sadece tuhaf değil; Hem MHP, hem de CHP İmralı’yla, Kandil’le görüşmelere kapalı olduklarını söylemişken HDP’nin seçimlerde iki dönemlikler kuralını İmralı heyetinin üyeleri için bozması.
Herhalde AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olacağını ve çözüm sürecinin de devam edeceğini düşündüler. AK Parti’yse onların bu sonsuz güvenini 7 Haziran’da boşa çıkardı. HDP büyük bir başarı gösterdi barajı çok yukardan geçerek yıktı, Meclis’e MHP kadar vekil soktu. Ama AK Parti iktidar olamadı.
İşte o soru tam o andan itibaren HDP’nin her halinden duyuluyor:
Peki ya şimdi ne olacak?
Artık merkez medya da Demirtaş’a dizisi yayından kalkmış star muamelesi yaparken, çocuğunu Galatasaray Lisesi’ne sokmaya çalışan veli telaşıyla CHP’yi bir koalisyona yerleştirmeye çalışıyor.
O kadar istemelerine rağmen Deniz Baykal’ı meclis başkanı seçtirememiş, her türlü açık çekleriyle koalisyon pazarlıklarına oturmuş Kılıçdaroğlu’nu Başbakan yaptıramamış, MHP’yle Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümü için masaya oturma hayalleri suya düşmüş, haddinden fazla Türkiyeleşmiş HDP şimdi ne yapacak o 80 milletvekiliyle?
Bu soruyu HDP içindeki orijinal Kürt siyasetinden gelen isimler, hatta Kandil, İmralı ve Avrupa’daki PKK çevreleri de yüksek sesle soruyor olmalı.
Herhalde o yüzden Demirtaş’in ilk günkü “asmayacağız da yargılayacağız” atarlarından sonra önce Kandil’den siyasetçiler için utanç verici olması gereken ılımlı mesajlar, kapıları kapatmayın balans ayarı geldi, onu diğer eşbaşkanın devreye girip verdiği pozitif siyaset mesajları izledi. Son olarak da İmralı Heyeti HDP ve çevresindeki aydınlar aylar sonra yeniden çözüm sürecini hatırlatarak “çözüm süreci sürsün, İmralı’yla temaslar yeniden başlasın” çağrıları yaptılar.
Herhalde bu trendin devamı olarak Özgür Gündem’de mahlaslarla yazı yazan KCK liderlerinin HDP’den üç ton rasyonel seçim okumaları son olarak AK Parti ile koalisyon ihtimalinin düşünülmesini öneren yazılara kadar vardı.
AK Parti’yle daha ontolojik meseleleri olan Türk solu’ndan gelen Filiz Koçalı şöyle yazdı örneğin; “Bana sorarsanız bir seçenek daha var. AKP-HDP koalisyonu, AKP-MHP koalisyonundan ve erken seçime gitmekten daha iyi bir seçenek olarak ele alınabilir.”
Bugüne kadar hep kendine bir düşman bulup, onunla karşıtlık ilişkisi üzerinden siyaset yapmış, böyle mevzi kazanmış, hatalarını kapatmış, karşı fikirleri konuşturmamış PKK’nın ve onun bu genlerini taşıyan HDP için, AK Parti’yle hem çözüm sürecini sürdürüp hem de bir taraftan onu IŞİD’çi gibi göstererek Kürt kamuoyunda mevzi tutma konforunun sonuna geldik.
Çözüm sürecinin yüzü suyu hürmetine uzun zaman bunu görmezlikten gelmiş, bunun bedelini de 7 Haziran’da ağır ödemiş AK Parti’nin artık bir taraftan bir aylık seçim sonrası zorunlu varlığını bile gayrimeşru ilan edip, bir taraftan ondan icraata devam edip, çözüm sürecini sürdürmesini isteyen böylesine bir ergen siyaseti tolere etmesi mümkün görünmüyor.
Şemsiyeyi silah gören AKP eşittir IŞİD şizofrenisinin müşterisi de her gün azalıyor. Yalancının mumu hikayesinde acıklı sona az kaldı.
1910’ların saldırı altında neşvu nema bulmuş Türk milliyetçiliğine benzeyen, Vatan yahut Kobani çizgisindeki Kürt ulusal bilinci bile Kürtlere ne faydası olduğu açıklanmayacak bu irrasyonel tercihleri, düşmanlaştırmayı kaldıramaz.
Kürt meselesinde Türkiye içinde AKP’yi düşmanlaştıracak malzeme -Allah’tan- tükendiği için, bütün düşman üretme harcını iki yıldır Suriye’den ithal eden PKK/HDP için o malzemeden de kum çıkmasının yakın olduğu zamanlara geliyoruz.
Salih Müslim’in Kızıltepe’den girip geldiği ama gelmediğini söylediği Ankara ziyareti, Ankara’dan IŞİD’den tehlikeli pozisyonunu “rasyonel bir aktör olarak” revize etmesi, PYD’yle mesaj trafiği, Türkiye’nin IŞİD’e karşı mevzilenmesi, üç gün önce “Türkiye Rojava’ya ancak NATO kararıyla gelebilir, yoksa direniriz” diye açıklamalar yapmış hızlı NATOcu, eski Varşova Paktçı örgütü uluslararası ilişkilerle tanıştıran Suriye ve IŞİD konusunda ABD-Türkiye’nin yakınlaşması, Barzani’nin PKK’ya karşı sertleşen dili bunun işaretleri…
O yüzden Demirtaş’ın da siyaseten tek söz verdiği yer seçmenleriyse en şampiyon AKP karşıtı çizgisinden biraz taviz vermesi gerekecek.
Herhalde o yapamazsa Kürt siyasetinde, Kandil, İmralı ve Avrupa’da hâlâ birinci gündemleri Baykal’ın Meclis başkanlığı değil, Kürt sorunu ve çözüm olan diğer aktörler daha fazla seslerini çıkarmaya başlayacaklar.
“Eee barajı geçtik şimdi ne yapacağız” sorusuna, Üçüncü Köprü’yü durdurup, MHP’yi ihanetle suçlayacağızdan başka verilecek daha ikna edici cevaplara ihtiyaçları var çünkü.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.06.2025
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025