Yıldıray OĞUR
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in anayasa toplantısı için Dolmabahçe Sarayı’na gelen medya temsilcileri, görkemli ana kapıdan geçip, Hasbahçe’nin bitimindeki mermer merdivenlerden çıkarak Medhal Salonu‘na ulaştılar. Burası imparatorluğun çökmekte olduğunu dünyaya çaktırmamak için hiçbir şatafattan kaçınılmayan sarayın görkemli ana giriş salonu. Bir zamanlar büyük kapılar altından ve muhteşem bir bahçeden geçirilen elçiler bu debdebeli salonda padişahla görüşmek için bekletilirdi.
Medhal, giriş demek. Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in Anayasa Komisyonu’nun çalışma esaslarını medya temsilcilerine anlattığı toplantı da zaten bir Anayasa’ya giriş toplantısı gibi geçti.
132 yıl sonra Dolmabahçe’ye döndüler
Bundan 133 yıl önce ilk anayasamız Kanun-i Esasi ilan edildikten sonra ilk Meclis de biraz ilerideki Muayede Salonu’nda toplanmıştı. O Meclis’te 69 Müslüman ve 46 gayrimüslim yer almıştı. 132 yıl sonra, aynı sarayda ilk kez resmi bir toplantıya davet edildikleri için teşekkür eden Ermeni, Yahudi ve Rum gazetelerden dört yöneticisinin salondaki varlığı, anayasa yapım sürecinin demokratikliği ve katılımcılığının ilk işareti gibiydi. Agos’tan Rober Koptaş, kapanmaktan son anda kurtarılan Apoyevmatini‘den Mihail Vasiliadis ve Şalom’dan İvo Molinas (en eski Ermeni gazetesi Jamanak da toplantıda temsil edildi) tek tek söz alarak anayasa yapım sürecine Lozan’da hakları verilmiş azınlıklar olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak katılmak istediklerini vurguladılar.
Silivri’den Anayasa toplantısına
Salondaki çeşitlilik onlarla sınırlı değildi. Ergenekon davasında uzun süre tutuklu kaldıktan sonra bir süre önce tahliye edilen Serhan Bolluk, Aydınlık Gazetesi yöneticisi olarak toplantıda Cumhuriyet Bayramı yasaklanan bir ülkede anayasa yapmak konulu bir bildiri okudu. Haydar Baş cemaatine ait Mesaj ve Meltem Tv yöneticileri 20 yıldır ilk kez bir resmi toplantıya davet edildikleri için teşekkür ettiler. Toplantıda Evrensel Gazetesi’nden İhsan Çaralan ile Yeni Asya’dan Kazım Güleçyüz son KCK tutuklamalarıyla ilgili eleştirel konuşmalar yaptı. Toplantıya başka bazı medya organlarıyla birlikte son anda da olsa Özgür Gündem’in yöneticisi sıfatıyla insan hakları savunucusu Eren Keskin de davet edilmişti. ( Ama toplantıda yoktu)
Anayasa yapım sürecinin katılımcılığı ve demokratikliği için masanın başında Cemil Çiçek ile birlikte oturan 12 komisyon üyesinden beşinin adlarını saymak bile yeterli: CHP’den Süheyl Batum, AKP’den Mustafa Şentop, MHP’den Tunca Toskay ve toplantıya en çok ilgi gösteren BDP’den Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan. Toplantının başında kırmızı çizgisiz, eskiye referans yapmayan yeni bir anayasayı vaad eden şu sözlerin sahibinin Cemil Çiçek olduğuna inanmak zor:
“12 Eylül yönetiminin 1982 Anayasası ile Türkiye’ye bıraktığı otoriter mirasın, Anayasa’da yapılacak kısmi değişikliklerle ortadan kaldırılamayacağı açıktır... Geçmişte yapılan değişikler göstermiştir ki, o anayasayı restore ederek, demokrasinin evrensel standartlarına ulaşamayız... TBMM olarak birey odaklı, özgürlükçü ve demokratik temsil esasına dayanan bir anayasa yapmak istiyoruz. Yeni bir anayasa konusunda milletimizi hayal kırıklığına uğratma şansımız olmadığı inancındayız. Bu anlayış, tüm parti ve komisyona katılan üyelerin de öncelikli paylaştığı bir husustur.’’
2013’e kadar anayasa hazır
Yeni anayasa yapım süreci konusunda AKP, CHP, MHP ve BDP’nin 3’er üyeyle temsil edildiği Anayasa Komisyonu’nda mutabık kalınan ve Çiçek’in basına dağıttığı 15 maddelik çalışma usullerinde de her şey demokratiklik ve katılımcılık ilkesine uygun hazırlanmış gözüküyor. Anayasa takvimi de belli. Komisyon dört aşamada çalışmalarını 2012 yılı sonuna kadar tamamlamayı planlıyor.
Birinci aşama şimdi içinde olduğumuz “katılım, veri toplama ve değerlendirme aşaması.” Anayasa yapım sürecine dışarıdan yapılacak tüm katkılar bu aşamada toplanıp, değerlendirilecek. Yazılı görüş bildirme için son tarih 31 Aralık 2011. Toplanan görüş ve anayasa taslaklarının değerlendirme işi ise Nisan 2012’de bitirilecek. Anayasa web sitesi sinek avlıyor
Bunun için açılan
“http://yenianayasa.tbmm.gov.tr” adresini üç hafta içinde TBMM içinden 1600, dışından da 2100 kişi olmak üzere toplam 3700 kişinin web sayfasını ziyaret ettiğini açıkladı Cemil Çiçek. Bu rakam sıradan bir blog sayfasının 3 haftalık tıklanma performansının bile altında. Şu ana kadar da sadece 1100 kişi görüş ve önerilerini eposta yoluyla komisyona ulaştırmış. Gelen tüm önerileri değerlendirmek üzere üç teknik komisyon kurulacak. Bu komisyonlarda her parti birer üyeyle temsil edilecek. Bu üç teknik komisyon siyasi partilerden gelen önerileri değerlendirecek komisyon, meslek örgütlerinden sorumlu komisyon ve sivil toplumdan sorumlu komisyon. Nisan 2011’den sonra geçilecek ikinci aşamada komisyon temel ilkeleri belirleyip ve metni oluşturacak. Ardından üçüncü aşamada metin kamuoyuna sunulacak ve tartışılacak ve tüm aşamalardaki geri dönümler sonucunda taslak gözden geçirilip bir teklif haline getirilecek ve en geç 2012 sonuna kadar Meclis’e sunulacak.
Her şey demokratik de...
Buraya kadar her şey demokratik görünüyor. Aslında bundan sonrası da gayet demokratik. Sorun biraz da bundan çıkıyor zaten. Komisyonda tüm kararlar mutabakatla alınacak. Çalışma usullerinden altıncı madde aynen şöyle: “Komisyon, Komisyonu oluşturan bütün siyasi partilerin mutabakatı ile karar alacak. Karar alınmayan konular, komisyonun uygun göreceği zamanlarda yeniden değerlendirilecek. Sürecin tamamlanıp tamamlanmadığı ve nihai metnin tekemmül edip etmediği hususu dahi mutabakat ile belirlenecek.”
13. madde ise şöyle: “Komisyon, Anayasa taslak metni, gerek uzlaşma ve yasama komisyonlarında, gerekse Genel Kurulda, partilerin mutabakatı olmadıkça değiştirilemeyecek ve ekleme yapılamayacak.”
Çok çok demokratik ama tüm anayasa sürecini bir anda bitirecek madde ise son madde: “Komisyonun görevi, anayasa teklifinin, Genel Kurul’da kabul edilip, kanunlaşmasıyla veya siyasi partilerden birinin çekilmesi ya da çekilmiş sayılmasıyla sona erecek. En az 3 toplantıya mazeretsiz katılmayan siyasi parti komisyondan çekilmiş sayılacak.”
Başka bir paradigma başlar
Yani özetle ya MHP, BDP, AKP ve CHP’nin her konuda mutabık olacağı bir anayasamız olacak ya da hiç. Bir parti istediği an komisyondan çekilerek tüm komisyon çalışmasını da sonlandırabilecek. Tabii Cemil Çiçek’e bu aşırı mutabakattan anayasa çıkıp çıkmayacağı soruldu. Mesela vatandaşlık tanımında MHP Türk kelimesinde, BDP ve AKP Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ifadesinde diretirse ne olacak? Çiçek bu sorulara net yanıtlar vermektense “zamanı gelirse başka bir çaresi bulunur” ya da o zaman “bu paradigma biter başka bir paradigma başlar” gibi cevaplar verdi.
AKP’nin A Planı
Komisyonun stratejisi önce uzlaşılan maddeleri halledip kriz yaratması muhtemel maddeleri en sona bırakmak olarak özetlenebilir. Uzlaşılan maddelerden bir taslak yapıp geri kalanını sonra Meclis’te halletmek gibi önerilere de kapıyı kapatmadı Çiçek. Ama bu 12 birbirine benzemeyen adamdan bir anayasa taslağı çıkması epeyce zor gözüküyor. Belki de bu “mutabakat komisyonu” yeni anayasa isteyen AKP’nin denenmesi zaruri A planıdır. Medhal Salonu’ndan çıkarken “Umarım bir B planları da vardır” diye düşündüm. 2. Abdülhamit Kanun-i Esasi’yi askıya alma kararını Dolmabahçe Sarayı’nda mı Yıldız Sarayı’nda mı vermişti?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Sessizlik neden en büyük tehdittir?
25.06.2025 - “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUOtoriterliğe dair bir hukuk manifestosu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Enflasyon düşüyor, müsterih olun’ 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUNe de çabuk unutuluyor… Hatırlatıyorum… 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet, nasıl “devletimiz” olur? 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANDavalar, mahkemeler ve siyasi dizayn 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluTonlarca hurdanın akıbeti belirsiz, ihaleler tartışmalı, işlem yok: Karayolları kimleri zengin ediyo 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKABD’nin “özeleştiri” yapacağı günlerden korkalım 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Bu konuda yerden goge kadar haklisiniz. Kemalistlerin boyle bir sebep yuzunden ortaligi velveleye vermesi, Erdogana destegi de arttiracaktir. Zaten Kemalistlerde mantik ve sagduyu olsa idi Kemalist olmazlardi. Ataturkun de Safiye Aylaya yaptigini kisaca anlatayim. Bilmeyen coktur. Ataturk, Safiye Aylanin bir konser vermesini istemis. Konserden once "perdenin arkasindan soyle" diye emretmis. Atanin "guzel kadin" tipine uymadigi icin. Yani sesin guzel ama yuzun cirkin. Sesini dinlemeye geldim ama yuzunu gormek istemiyorum...Ote yandan, ABDde Obamayi destekleyen sanatcilarin tepki almamasi yerinde bir karsilastirma degil. Foxx kanalindan da bahsetmissiniz. Bu kanal, ABDnin Irak isgalini elestiren aktor George Clooneyi hedef gosermis, Obamanin da aslinda gizli bir Musluman oldugunu iddia ederek, Ondan her bahsettiginde ismini "Barak Huseyin Obama" diye soylemisti secimden once. Tabi, secildikten sonra Obamanin da Bushdan fazla bir farki olmadigi ortaya cikti.