Yıldıray OĞUR
“Türkiye’de 1939-1953 yılları arasında beş büyük depremde 50 bin ölüm, 100 binden fazla bina yıkımı görülmüştür. Bu millet geçmişte olduğu gibi, gelecekte de şiddetli depremlere tanık olacaktır. Yapılacak ilk iş deprem için özel bir örgütün kurulmasıdır.”
1950’li yıllarda UNESCO’nun bir deprem ülkesi olan Türkiye’ye tavsiyelerde bulunduğu rapordan bir bölümdü bu.
Bundan 60 yıl önce UNESCO’nun raporunda Türkiye’ye deprem için tavsiye edilmiş acil tedbirler, son iki gündür Türkiye’de depreme karşı yapılması gerekenler olarak konuşulmaya devam ediliyor.
Gazete arşivlerinde bir tarama yaptığınızda aslında depremlerden önce bilim insanlarının söylenmesi gereken her şeyi söyleyip, gerekli uyarıları yaptığını görüyorsunuz.
Örneğin, 1992 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin Türkiye’de düzenlediği afet eğitiminde Türkiye’den ve dünyadan deprem uzmanları, Marmara Denizi’ndeki fayın 2000 yılından sonra deprem üreteceğini, İstanbul ve çevresinde 25 bin insanın ölebileceğini konuşmuş, bir deprem simülasyonu üzerinde tedbirleri tartışmıştı. O tedbirlerden biri İstanbul’da kaçak yapılaşmaya karşı bir polis gücü kurulmasıydı.
1993 yılında dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Jeoloji Mühendisleri Odası başkanı Dr. Oğuz Gündoğdu’ya 59 sayfalık Deprem ve Doğal Afetler Raporu hazırlatmış, raporda, Bakırköy, Çekmece, Yeşilköy bölgesinin riskli olduğu, buralara depreme dayanaksız konutların yapımının engellenmesi gerektiği, İstanbul’a bir kriz merkezi kurulması gibi uzun bir tavsiye listesine yer verilmişti.
1996 yılında Prof. Dr. Aykut Barka, ABD’li deprem bilimci Prof. Ross Stein 'la birlikte yazdığı makalede üç yıl sonra olacak ‘Körfez Depremi' ni tahmin etmiş ve yetkilileri tedbir almaya çağırmıştı.
Ama bu bilimsel tespitler, nasihatler, uyarılar dikkat alınmadı ve 17 Ağustos 1999 musibeti yaşandı.
Resmi rakamlara göre 18.374 kişi hayatını kaybettiği depremde İzmit, Sakarya, Yalova dışında, üzerinde az konuşulsa da İstanbul’da da büyük bir yıkım oldu, 981 insan hayatını kaybetti.
Belki bu musibetten ders çıkarılır diye düşündü herkes. Çünkü kapıya daha büyük bir musibet dayanmıştı.
Çünkü 17 Ağustos depreminin ardından, bu depremin İstanbul’da beklenen büyük depremi öne çektiğini öğrendik.
Bir önceki depremi bilen Prof. Barka, ve Prof. Stein diğer üç bilim insanıyla birlikte 2000 yılında Science dergisine yazdıkları makalede ve ardından İTÜ’de düzenledikleri basın toplantısında İstanbul’da 2030 yılına kadar en az 7 büyüklüğünde bir deprem yaşanma ihtimalinin yüzde 62 olduğunu açıklamışlardı.
2002 yılında hayatını kaybeden Prof. Barka, vefat edene kadar gazete, televizyon, konferans dolaşıp hep bağıra bağıra gelmekte olan İstanbul depremine karşı uyardı, risk altındaki 3.5 milyon İstanbullunun evlerinden taşınması gerektiğini söyledi.
Simülasyonlar yapıldı. Beklenen İstanbul depreminde 70 bin ila 300 bin arasında insanın ölebileceği, Türkiye ekonomisinin kalbini durabileceğini söylendi.
2000 yılında Meclis’te Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon raporunda, pek çoğu hala yapılmalı diye konuşulan 39 acil önlem önerildi.
Aynı tarihlerde Mimar Turgut Cansever, kendi inisiyafiyle deprem sempozyumları düzenledi. En riskli bölgelerden biri olan Zeytinburnu ilçesinin İstanbul’un kuzeyindeki tek katlı evlerden oluşacak iki uydu kente taşınması için proje yazdı. Vefatına kadar her yerde bu projenin önemini anlattı.
2000’li yıllarda TÜBİTAK MAM Başkanı olarak gazetelere röportajlar veren, gelmekte olan İstanbul depremine karşı uyaran Prof. Dr. Naci Görür, 2003 yılında Marmara Denizi’nin altında bir deprem gözlem istasyonu kurulması için maddi kaynağa ihtiyaç olduğunu söylemişti.
16 yıl sonra 2019 yılında İstanbul’daki depremden sonra tweetler atan Prof. Görür, Marmara denizi altında fayı gözlemek için kurulacak su altı istasyonlarının devletten kaynak bulunamadığı için yapılamadığından şikayetçi oldu.
2000’den bu yana onlarca röportaj veren, raporlar yazan Prof. Naci Görür artık emekli, fotoğraflarından geçen yıllar görülüyor.
Gazete arşivlerinde İstanbul depremi üzerine uyarılar yapmış İTÜ Jeoloji Bölümü’nün genç asistanları, bugün bölümlerinde profesörlük, dekanlık yapıyor.
1999 depreminden 20 yıl geçti. Türkiye yine İstanbul depremini, yine 20 yıldır aynı alınması gereken tedbirleri konuşuyor. Belki bir kaç gün daha konuşup, sonra tekrar unutulacak.
Nasıl 20 yıl önce olan biten unutulup Avcılar, yeniden nüfusu artan bir yerleşim yeri olarak devam ediyorsa, Zeytinburnu’nu taşıma projeleri rafa kaldırıldıysa, daha yeni seçim için imar affı çıkarıldıysa, bu bir kaç günlük deprem paniği de geçecek.
Halbuki elde panik yapmak için her türlü haklı sebep var.
Ama en çok panik yapmamız gereken, zaten olacağı belli olan deprem değil artık.
Valiliğin resmi sayfasındaki tahminlerde en az 70 bin kişinin ölümünün beklendiği İstanbul depremi bağıra bağıra gelirken hala İstanbul’da depremin sahibi kim belli değil.
İstanbul’un şu anda iki ayrı deprem kriz masası var.
İstanbul Belediyesi’nin AKOM’u ve hükümetin/valiliğin AFAD’ı.
Ayrıca her deprem ve artçı depremden sonra iki farklı deprem ölçümü açıklayan iki ayrı kurumu var;
Kandilli Rasathanesi ve AFAD. .
O yüzden iki gündür İstanbullulara iki kanaldan açıklamalar geliyor.
Sismik endişeler yerini çok çabuk siyasi endişelere terk etti. Krizi nasıl yöneteceğiz sorusu yerini krizi kim yönetecek sorusuna bıraktı.
Hemen acilen neler yapılabileceği meselesi de geçmişte neler yanlış yapıldı tartışmasına dönüştü.
Türkiye’nin siyasi fay hatları, jeolojik fay hatlarından hala daha hareketli.
Ve Allah korusun bir kriz anında bu siyasi fay hatlarından kaynaklanacak depremler, yıkıcı deprem kadar bu toplumu sarsabilir.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025