Abdurrahman Dilipak
Bizim gazete ilk yayınlandığında adı “Beklenen Vakit” idi. Erbakan “Beklenen vakit geldi” diye bir söz etmişti. Tayyib Erdoğan bu günlerde sık sık Sezai Karakoç’un şiirlerinden bir alıntı yapar: “Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır.” Aslında aynı anlayışın ürünü bunlar. Sonra olanları biliyorsunuz “Vakit”, “Akit” derken bu günlere geldik.
Bu köşeyi sürekli okuyanlar hatırlayacaklardır, bayram Ramazan sonrası bugün tartışılan bir konuyu yazmıştım. Suriye’de bir kimyasal silah saldırısı olacak. Hatta “ABD bombayı patlatacak, Suriye attı diyecekler, kimyasal silah Rus malı çıkacak” uyarısı yapmıştım. Her şey beklendiği gibi gelişiyor. Kör bir gidişle gidiyorlar, uçuruma koşan domuz sürüleri gibi.
Bugünlerde İdlib’i konuşuyoruz. Hemen yanı başında el-Bab. Aşağıda Halep.
İdlib Hatay sınırındaki bir bölge. Aşağısında Lazkiye var. Eğer çatışma çıkarsa 1 milyona yakın bir nüfusun Türkiye’ye doğru göç etmesi bekleniyor. Türkiye ise göç dalgasının yönünü Afrin operasyonunda kurtarılan bölgeye yönlendirmek..
Rusya ve ABD meydan okumalarını sürdürüyorlar. Doğu Akdeniz’de gerginlik hat safhada.
Geçen gün bölgede yaşanacak muhtemel gelişmeleri yazdım. Amanoslar’dan sözettim, Ceyhan’dan söz ettim ama, orada asıl kritik bölge İskenderun.
Savaş başladığı yerde kalmayacak. Bir anda denize ve bölgeye yayılabilir.. Mesela böyle bir savaş NATO’nun sonu olabilir.. Eğer ABD, İdlib bahanesi ile girmeye hazırlandığı Suriye’de Tartus’u ve Rus üslerini vurmaya kalkarsa, Rusya Hazar’dan, denizden ve Suriye’deki üslerinden ABD’nin Irak, Akdeniz ve körfezdeki üslerini ve donanmasını vurabilir..
Böyle bir savaş çıkacaksa, kesin bu işin içinde Suudi Arabistan ve BAE de olacaktır. Boğazların bu savaştaki önemini bir kez daha hatırlayalım. Ve tabi İran ve Yemen de bu savaşın içinde olacaktır. Irak da olacaktır.
ABD yara alacak olursa yanında kimseyi bulamaz. İsrail diye bir devlet kalır mı bilmem, ama İngiltere ve Fransa bu durumda ABD’nin yanında durmak istemeyeceklerdir. İngiltere ise saf değiştirebilir..
Trump hayal kuruyor. Hiçbir başarı şansları yok. İsrail’in hiçbir şansı yok. Bölgeyi cehenneme çevirseler de şansları yok.
Mayıs ayı başındaPompeo’nun Suudi Arabistan, İsrail ve Ürdün ziyaretleri, ABD’nin Suriye sahasına yönelik planları, İran’ın bölgedeki etkinliğini kırmaya yönelik çabalarını daha bir görünür hale getirdi. İsrail İran’ı ısrarlı bu “mayınlı tarlada top oynama”ya çağırması da boşuna değil.
Netanyahu zaten savaşa hazır bekliyor. O Ekim sonuna kadar bu işin bitmesini bekliyor. Amerikan seçimi sonrası Süleyman Mabedi’nin inşası ile ilgili kıyamet senaryosunun 3. adımını atarak kıyamet savaşını başlatacak! Tabii işler istedikleri gibi giderse. Bu arada İsrail, İran’ın nükleer programı ve kapasitesi hakkında binlerce sayfadan oluşan gizli bilgi ve belgeye ulaşıldığını açıkladı. Netanyahu, İran’ın cezalandırılması konusunda Trump’ı da ikna etmiş durumda. Daha doğrusu aynı fikirdeler..
Pompeo söz konusu ziyaretinde “İran’ın dünyadaki mevcut terörün en büyük sponsoru olduğunu” söylemesi boşuna değil. Kedi yavrusunu yiyecek olursa onu fareye benzetirmiş ya. Şimdiden çalmaya hazırladıkları minareye kılıf hazırlıyorlar. Bu arada; İsrail hükümeti parlamentodan, güvenliklerine yönelik bir tehdit durumunda anında cevap vermek için “savaş ilanına onay” aldı.
Yani savaş Suriye’de başlasa bile burada kalmayacak. Hatta bu savaşın bir ucunun Ukrayna’ya kadar uzaması da sürpriz olmaz.
Biliyorsunuz, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk şehrinde, bir kafede yaşanan patlamada Rusya yanlısı ayrılıkçı lider Alexander Zakharchenko öldürüldü. Bunlar durup dururken olan şeyler değil. Saldırıdan ABD suçlanıyor. Bundan sonra bölgede bu tür olayların yaşanması sürpriz olmayacak.
Bunu da not etmiş olalım.
Bölgede bütün bunlar olurken bakalım Irak yönetimi, Şii ve Sunni aşiretler, Barzani ve diğer Kürt beyleri ne yapacaklar? PKK, PYD ve DAEŞ, SDG nerede duracak, bu kirli ve kanlı oyunun figüranı olmaya devam edecekler mi göreceğiz. Sonuçta kimlerle beraber olacaklarsa, onlarla aynı kaderi paylaşacaklar.
Afrin operasyonu sırasında Almanların ve Fransızların da ABD ve İngiltere’nin yanında PKK ve PYD’ye fiilen yardım ettiklerini gördük. Hatta ABD, PYD’den boşalan bölgeleri Fransızlara devretti. Bölgede 1830’lardan beri batılıların bir hakimiyet savaşı var. İngiltere ve Fransa’nın bölgede garantörlük sıfatları var. Rusya ve Almanya da, hatta Çin de, bölgede bunlar olurken, onlar da masada olmak istiyorlar. Fransa halen PKK/PYD’nin bulunduğu Münbiç’te ABD’nin devrettiği topraklarda askeri varlığını sağlamlaştırma çabasında. Bugün bölge, “derinlikli”, “asimetrik savaş”a hazır bir savaş alanı.
Beklenen vakit geldi. Gün döndü. Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir, çevirir.
Göreceksiniz bu zor günler de geçecek. Büyük ve ağır bir bedel ödeyeceğiz, ama sel gidecek, kum kalacak. Kaybeden biz değil onlar olacak. Onlar kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar.
Bu günler geçtiğinde geride ne Dolar kalacak, ne NATO, ne Vatikan, ne Evengalişler, ne Anglikanlar, ne ABD, ne AB ve ne de BM. İngiltere eski İngiltere olmayacak. Onların evdeki hesapları çarşıya uymayacak! Her şey yeniden şekillenecek. Yeni bir dünya kurulacak ve Türkiye o dünyada saygın yerini alacak. Bizdeki o “Cemaat” yapıları da değişecek. Biz de değişeceğiz, dünya da değişecek.
Son bir söz: Bu süreç kısa sürmeyecek, ağır bir bedel ödeyeceğimiz, ama elde edeceğimiz başarı bizim için ve insanlık için ödediğimiz bedelden çok çok yüksek olacaktır, inşallah. Ama şunu aklımızdan çıkarmayalım, yine bozulacak işler ve bu hep böyle devam edip gidecek. Unutmayalım ki bizler, ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz.
Ve “zor bir zaman”da, sahte Mehdiler, Mesihler, münafıklar, müfsitlerle dolu bir dünyada imtihan oluyoruz.
Görelim Mevla’m neyler, Neylerse güzel eyler.
Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024