Abdurrahman Dilipak
Bizde de var bu tipler. İhtirasları akıllarından büyük olunca başlarına gelmedik iş kalmıyor. Kifayetsiz muhterislerin varacağı yer de orasıdır.
Dahlan’ın kolu kanadı kırıldı. Aklı başına gelmiş midir bilmiyorum ama veliahd prens Selman ve onun yoldaşları kaçtıklarını sandıkları şeye doğru koşuyorlar.
Bazıları siyasi makamları bir zırh gibi görüyor ama bazıları için adeta paratöner görevi yapar. Başına yağmur gibi şimşek yağar, belasını bulur. Bu tip adamlar her zaman, her yerde varlar.
Boşuna idam gömleğine “siyaset gömleği”, adam asılan yere “siyasetgâh”, adam öldürmeye “siyaset etmek” denmemiş.
Basit insanları haketmedikleri yerlere yükseltirseniz nasiyeleri görünür!. Ayakları yerden kesilince başları döner, kendilerini dev aynasında görmeye başlarlar.
Kendini dev aynasında gören “Cüce”ler, kendilerini yüceltemedikleri zaman, bir liderin, örgütün, şeyhin kanatları altına girerler ve onun adına ahkam keserler. Orada güç ve itibar kazandıktan sonra bulundukları yerde “tek adam” olmak isterler. Muhterisler aynı zamanda kıskanç ve cimridirler.
Bunlar bulundukları yerde 1. Adam olmak isterler. Bunun için gerekirse ihvanları ile kıyasıya bir savaş verebilirler.. Para ve makam bunlar için her şeydir. Ona ulaşmak için her yolu denedikleri gibi, o şeye sahip olunca da rakiplerine ve hatta muhataplarına karşı bunları silah gibi kullanırlar. Bunlar aynı zamanda “merhametli” taklidi yapan zalimlerdir. Akıllı taklidi yapan cahiller, cesur taklidi yapan korkaklar, cömert taklidi yapan cimri’ler, mütevazı görünen müstekbirler’dir.
Mesela CHP kurumsal anlamda buna tipik bir örnek. “Tek Adam” ve “Ebedi Şef” geleneğinden geliyorlar. “Çoğunlukçu Azınlık Partisi” bunlar!. Solcu, Sosyalist, Devletçidirler ama, gel gör ki, aynı zamanda, Kapitalizmin marka kuruluşlarından biri olan özel bir “banka”nın da yöneticisidirler. Anlayacağınız çıkarları sözkonusu olduğunda bu tiplerin ilkeleri helvadan puta dönüşüyor.
Dahlan bunları anlamak için güzel bir örnektir. Her milletten ve her meslekten bu tür insanlar her zaman varolmuşlar ve de birçok zaman birçok yerde bu tipler itibar görmüşlerdir. Bu karakterler Şeytan’ın yoldaşlarıdır. Mesela rüşvet olarak Hac teklif edecek kadar aşağılık adamlardır bunlar. Bunların sağı-solu yoktur aslında. Onların gözünde her şey alınıp satılan bir metadan ibarettir.
Ödünç kavramlar ve kurumlarla medeniyet inşa edilmez. “Mor Çatı”nın dillendirmeyi çalıştığı şeyleri biz dillendirerek, onların üstlendikleri rolü biz üstlenerek varacağımız yer hayal ettiğimiz yer olamaz. Batılı fonlar da aslında bu gerçeği gördüler kaynaklarını onlara değil bizimkilere aktarıyorlar. Bizimkiler de toplum mühendisliğinde onlara göre daha başarılı.
Siyasi ya da sivil fark etmiyor “Sosyal siyaset planlamamız” felaket. Aynı şekilde resmi ya da özel, örgün ya da değil, eğitimimiz de öyle. Birçok vakfın “değerler eğitimi” dedikleri şey de aynı şekilde. Ne “değer” bıraktılar ne “estetik kaygı”ları var bu yeni “societe”nin.. Yerli diyoruz da, eğitim metodu olarak resmen hâlâ Fulbright ya da batılı sistemlere teslim ettik, vakıf olarak Montessori’nun kapısını çaldık. Adamları kapıdan kovsanız bacadan giriyorlar. NLP ile idare ediyoruz. “Dönüştürülüyoruz” konaklarda, stüdyolarda! Nerede ise “gölge etmeyin başka ihsan istediğimiz yok” diyeceğiz. “Rüşveti kamufle etmek için ayrılan pay”larla oluşturulan “vakıf hizmetleri”nin ne hayrı var, ne de bereketi. Şeytan bizi “Allah ile vakıf, dava, cami ile dergah ile” aldatmaya devam ediyor. Başkalarını da onların hoşuna giden başka şeylerle! Bir sürü insan kendilerine rızık ve gelecek vaad eden, kaderlerini değiştirmekten söz eden , “idol”leştirdikleri “zamane Tanrıları”nın peşinden koşmaya devam ediyor. Hani din ve devlet büyüklerimizi “İlah“ ve “Rab” edinmeyecektik!
Ya hu rüşvet olarak kendi çalışma arkadaşları grubuna 7 yıldızlı hac talep eden adamlardan ve rüşvet olarak hac yaptıran adamın hayrından ne beklenir!.
Sağa bakıyorum “Hira konutları”, sola bakıyorum “Çağdaş konutlar”. Arkamda “Devrim Residance”, karşımda “Turan Konakları”.. İleride “Spine Tower Residance”.. Hepsi de aynı tornadan çıkmış gibi. Hepsi de yaklaşık aynı fiyata. Hepsi de “Kule”.. Bunların neresi bizim!. Kapıdaki arabalar da birbirine benziyor, kapıdan girip çıkanlar da. Sadece bazılarının başı örtülü.. Erkekler zaten ayırt edilmiyor. Evlerinin dekoru da aynı, yemek yedikleri yerler, üyesi oldukları club’lar da, kullandıkları markalar da! Hepsi de “elegant, janti, ince” zaten “hatıra bu gelmez mi asrilik denilince”. “Asri” ya da “Çağdaş” ne fark eder. Hepsinin bir takımı var. Cemaat yerine “societe”leri var. Yani “Yeşil sosyete” diye bir şey de var artık! Konsept evlerde yaşıyorlar. Camileri bile kendilerine uygun. Hocaları da. Biraz ikonaları farklı o kadar. Meğer bizden birileri ötekileri kıskanıyorlarmış. “Yok aslında birbirlerinden pek farkları. Tek farkları ad’ları” O koltuğa oturunca, o paraları ceplerine indirince onlara benzemeye başladılar. Başlarını örtüyorlar ama onlar gibi yaşıyorlar. Hatta bunu hoyratça yapıyorlar. Göstere göstere.. Nazire yapar gibi. Aç gözlü, aşağılık kompleksi ile..
Ne yaparsak yapalım, bizi “biz” yapan değerlerden uzaklaşmayalım, yani alameti farikalarımızı kaybetmeyelim. Yoksa biz “biz” olmayız. Ya da birilerinin “biz” dediği şey buysa ben, Rachel Corrie’nin dediği gibi ben “Bizden” değilim.
Dikkat etmek gerek, bazan içimizdeki ahmaklar, dışımızdaki düşmanlardan daha tehlikeli olabilir.
Kınadıklarımızın bu kadar kısa zamanda başımıza geleceğini düşünmemiştik. Çok çabuk evrildik!. Çile’den kurtulunca haz’za yöneldik. “Mütrefinler”den olduk sanki! Şimdi yeniden düşünmek ve bir karar vermek zorundayız. Önce hata yaptığımızın farkına varmamız gerek. Zaten bazı konulardaki ısrarım ve aynı konuyu tekrar tekrar yazmamdaki sebeb de bu! “Bu gidiş nereye?” diye sormaya çalışıyorum! “Kaşığı belinde”, boynunda “Şeytan tüyü” taşıyan, “Kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen” bu tip ortalıkta dolaşan birilerinin bu sorunun sorulmasından rahatsız olduğunu da biliyorum. Partilerin çoğunda bu tip kişilerin revaçta olması, gelecek açısından oldukça düşündürücü.
Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022