Ahmet ALTAN
Yıllar önce orta yaşını geçmiş, aklı başında bir Kürt’le konuşuyordum, konu o günlerde gerçekleşen bir PKK saldırısına geldi, bir dershaneyi bombalamışlardı, adam “O saldırıda otuz asker öldü ama saklıyorlar” dedi, bunu söylerken yüzündeki çizgiler bir ifadeden bir ifadeye geçmedi, sanki bütün yüzünü birisi bir maskeyi sıyırır gibi çekip aldı ve altından korkunç bir sırtlan sırıtışı çıktı, duyduğu sevinç beni iğrendirmişti.
“Kışladaki çocukların” ölümüne seviniyordu.
Şimdi aynı iğrentiyi, Hüseyin Aygün’ün “dağdaki çocuklar” sözüne tepki gösterenlerin seslerindeki kindar kasılmaları duyduğumda hissediyorum.
Onlar, dağdaki çocuklar.
Aygün’ün söylediklerini çok iyi anlıyorum çünkü ben de Kandil’den aynı duygularla ayrılmıştım, rastladığım en zeki ve esprili insanlardan biri olan Salih bizi yolcu ederken bana sarıldığında, onu oğlum gibi görmüş, bir gün başına bir şey gelecek diye endişelenmiştim.
Türk devletini ve PKK’yı yöneten yaşı altmışa gelmiş ihtiyarların siyasi hesapları başka bir şey, kışladaki ve dağdaki çocuklar başka bir şey.
Dağdaki çocuklara niye kızıyorsunuz?
Siz Kürtlerin bütün haklarını verdiniz de o çocuklar keyiflerinden mi dağlara çıkıp kendilerini ölüme attılar?
Kürtçe konuştuğu için okulda hocasından dayak yememiş neredeyse bir tane bile Kürt genci yoktur, böyle bir aşağılanmanın yarattığı öfkeyi anlayamıyor musunuz gerçekten?
Her yere “ne mutlu Türk’üm diyene” diye yazınca Kürtlerin ne hissettiğini bir kere düşündünüz mü?
“Daha ne istiyorsunuz” diye tepeden tepeden konuştuğunuzda o insanların içinde nasıl bir volkan püskürdüğünü biliyor musunuz?
Bir halkın diline karıştığınızda bela çıkar.
Buna kimsenin hakkı yok.
Devletin Kürt politikasını, Kürtlerin hakkını teslim etmemesini eleştirince hemen “ama PKK barışa yanaşmadı, onlar savaş istiyorlar” diyorlar.
PKK yönetiminin barışta gözü olmadığı açık.
Kürt açılımının daha başında, açılımı başlamadan boğmak için Reşadiye baskınını yaptıklarında zaten pozisyonlarını ortaya koymuşlardı.
PKK sempatizanları bunu söyleyince çok kızıyorlar ama 2005’te, o zamanlar gerçekten demokrasi getirmeye uğraşan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a gittiğinde karşılaştığı muamele de PKK yönetiminin derdinin demokrasi ve barış olmadığını göstermişti.
Onlar hâlâ “tek adam, tek parti” anlayışını sürdüren, geçtiğimiz yüzyılda kalmış, siyasi hiçbir manevra yeteneği olmayan ihtiyar adamlar.
Bugün AKP’nin geldiği noktadaki “tek adam” takıntısıyla, PKK’nın “tek adam” takıntısı arasında bir fark yok, ikisi de kimsenin muhalefet edemeyeceği bir yerde iktidar olmak, iktidarın keyfini çıkarmak istiyorlar.
İkisi de birbirine o kadar benziyor ki birbirlerine benzetilmekten nefret ediyorlar.
Bugün, en temel haklarını isteyen Kürtler, bütün dünyanın ilgisini çeken, Türkiye’yi sarsan demokratik bir mücadele gerçekleştiremiyorsa, bunda “silahın” ve o silahı geçen yüzyılın kalıplaşmış anlayışını Kürdistan’a yerleştirmek için kullananların büyük rolü var.
AKP’nin polis şiddetini gittikçe arttıran, işkencecilere kol kanat geren, hızla bir faşizme doğru yuvarlanan iktidarını, Kürt halkının demokratik mücadelesi tarumar ederdi ama PKK’nın kuracağı “tek parti” diktatörlüğü birçok Kürdü çok korkuttuğu için o insanlar geri duruyorlar.
PKK’yı destekleyenlerin çoğu da “tek parti diktatörlüğüne” meraklı olduğundan desteklemiyor ama Uludere’de yaşananları, insanlarının nasıl öldürüldüğünü, öldürülenlerin nasıl aşağılandığını gördüklerinde “ortada PKK da olmasa bunlar bize neler yaparlar” diye düşünüyorlar.
Bunu Kürtlere düşündüren bu devlettir.
Bu endişeyi ortadan kaldıracak adımları atmadan “dağdaki” çocukları nasıl suçlarsınız?
Karakollarda ve dağlarda öldürülen çocukları, o çocuklardan bir bölümü için üzülüp, öbür bölümüne lanet okuyarak kurtaramazsınız.
O çocukları, ancak o çocukların hepsi için üzülüp, hepsini kurtarmak isteyeceğiniz zaman kurtarabilir, bu savaşı ve ölümleri durdurabilirsiniz.
Kürtler ve Türkler aynı ülkede yaşıyorlar ama aynı haklara sahip değiller.
Mesele bu kadar basit.
Bu hakkı vermeyen, hâlâ vermemekte direnen Türk devletidir, eleştirilecekler sıralamasındaki bir numaralı yeri de bu devlet ve onu yönetenler alır.
PKK yönetimi, geçmişte AKP’nin ve Erdoğan’ın gerçekten iyi niyetli çabalarını engellediği ve bugün Türkiye’nin yeniden yuvarlandığı “milliyetçi cephe” tuzağına düşülmesine yardımcı olduğu için eleştiriyi hak eder ama sorunu çözecek olan PKK değildir, sorunu çözecek olan devlettir.
Ne devleti yönetenler, ne PKK’yı yönetenler çocuklara acıyor, bunu görüyoruz.
Onlara benzemek zorunda değiliz.
Dağdakiler de karakollardakiler de bizim çocuklarımız.
Onların ölümüne sevinenler ise bize yabancılar.
O çocuklardan değil, o çocuklar öldüğünde yüzü sevinçle takallüs edenlerden nefret ederiz sadece.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Ümitliyim, çünkü…
26.05.2020 - Bir Cinayet, bir Cenaze
21.01.2020 - Bu akşam Pariste babam, Malraux ve ben şampanya içeceğiz
6.02.2019 - Biz söylemeyeceksek kim söyleyecek?
28.11.2019 - ÜÇ CAM KUTU
23.11.2019 - Kâğıttan flüt
11.11.2019 - Rüyalar ve milliyetçilik
21.03.2020 - Yargıdaki çöküntüyü tamir etmek elinizde!
25.09.2018 - Milliyetçilik ve Aydınlar
19.09.2018 - Şatodaki Çiçek
26.08.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları


































































gerçekleri - araştırma
bir cana . dinlerin ve mezheplerin alayını satarım. ben diyorum. melih altınok sende diyebilirmisin. yoksa halkın çoğunluğu körü körüne inandığı için çıkarıma uymaz korkuyorum mu diyecekmisin. cesur olmak kolay iş değil.?