Ahmet TAŞGETİREN
“Hasbünallah” diye yazmış bayan öğretmen. “Allah bize yeter” demek. Ş. K. diye rumuzlayayım ismini. Görevden alınmış, neden alındığını bilmiyor. “FETÖ kriterleri”nin hiçbirine uymuyor durumu.
“28 Şubat döneminde de başörtüsü yüzünden mağdur oldum”diyor.
Onun yazmadıklarını Eğitim Bir - Sen yöneticisi anlatmış ondan habersiz. Ş.K. Hanım o kadar onurlu ve gönlü kırılmış ki, başka söze gerek duymamış: “Hasbünallah – Allah bize yeter.”
Bu küçücük kelimenin içinde o kadar çok şey var ki: O biliyor, O görüyor, O'nun bildiğini neden sızlanarak bir kere daha seslendireyim ki...
Bir yerde “Hasbünallah” dendiğinde bizim yazdıklarımız da fazla görünüyor.
“Hasbünallah”ı zaman zaman Tayyip Bey de söyler. Bu Müslümanın sığınağıdır çünkü. Müslümanın dışardan bakınca güçsüz göründüğü durumlarda yüreğinde yankılanan Hazreti İbrahim'in sığınağı olan “Hasbiyallah – Allah bana yeter”, “Hasbünallah – Allah bize yeter” sözcükleri en büyük güçtür.
15 TemmuzTürkiye'deher bakımdan ilklerin yaşandığı bir tarihtir. İlk defa, dini zeminde oluşmuş bir yapı, dindar bir siyasi kadroya karşı darbe girişiminde bulunmuş ve milletle birlikte darbeyi püskürten dindar siyasi kadro dini zeminde oluşmuş yapıyı tasfiye sürecini başlatmıştır.
Kemalist bir kadronun darbe girişimi Türkiye'nin normalidir.
Darbelerin iktidarı devirmesi Türkiye'nin normalidir.
İktidardaki laik - kemalist kadroların dindar toplum kesimlerini tasfiyeye yönelmesi Türkiye'nin normalidir.
Türkiye'de öteden beri siyasal - ideolojik farklılaşmalar vardır, hakim yapı genelde Kemalist karakterlidir ve dindar toplumsal varlık, genellikle tasfiyeye maruz kalır. Dini zeminde oluşmuş bir yapının darbe girişiminde bulunması da, 15 Temmuz'a kadar düşünülmeyecek bir durumdur.
15 Temmuz'un ilkleri bu açıdan dikkat çekicidir.
Burada, dini zeminde oluşmuş yapının, dindar kadroya karşı darbe girişiminde bulunması, o yapının tefessühü açısından acayiptir. Nasıl bir zihniyet pörsümesi yaşanmıştır ki, insanlar, yanı başlarında saf tutan “kardeşler”ini kıymak üzere yola çıkabilmişlerdir.
Darbe girişimi başarısız olmuştur. Bu Türkiye için hayati bir durumdur.
Başarısızlık durumunda, darbe girişimine iştirak edenlerin en ağır cezalara çarptırılması, yola çıkanların bilebileceği bir hadisedir. Darbe başarılı olursa kendi hukukunu getirir, başarısız olursa ihanetle yargılanır. Darbecilerin ihanetle yargılanmasında bir sorun yoktur.
Ancak darbe ile iltisaklı yapının, dini zeminde oluşmuş bir “Cemaat” hüviyeti vardır. Evet, “Cemaat” çok çok başkalaşmıştır. Türkiye kurulu düzeninin islami alanı potansiyel tehdit olarak görmesinden kaynaklanan “korunma refleksi” giderek istihbarat yapılanmasına, “paralel devlet” halinde devlete nüfuza ve nihayet dindar bir kadronun iktidarında da, “Devlet benim” küstahlığına dayanmıştır. Darbe girişimi bu güç zehirlenmesinin ürünüdür.
Ama bir de bizzat Sayın Cumhurbaşkanının “İbadet ve Ticaret katmanı” dediği alan vardır. Üst paragrafta işaret ettiğimiz zehirlenme, bu iki alanı ne kadar zehirledi, bu bilinmiyor. Ama “iltisaklı alan” denilen alanda, ciddi bir “geçişlilik” bulunduğu anlaşılıyor. Hem sırf dini saikle o yapının içinde bulunanlar hem de, başka dini yapılarla ilişkili olduğu halde, projektörler “dini alan” üzerinde dolaştığı için, yanlışlıkla operasyona maruz kalanlar Türkiye gündemine “mağduriyet sorunu” olarak geliyor.
Tasfiyeler, kemalist bir kadro tarafından yapılmış olsaydı, insanlar, başka türlü “Hasbünallah” derlerdi kuşkusuz. Bu dönemdeki “Hasbünallah”ın tamamının içinde derin bir gönül koymuşluk bulunduğu açıktır. Sayın Cumhurbaşkanı Bahreyn'deki konuşmasında, etnik kimlik, dil, kabile, renk ve mezhep farklılıklarından kaynaklanan çatışmaları örnek göstererek“Müslümanlar kendi kendilerini tüketiyor”diyor. Buradan yola çıkarak “Bizler, diyorum, FETÖ çılgınlığını bertaraf ederken, “kendi kendini tüketme” sendromuna fırsat vermemeyi başarabilseydik.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025