Alper GÖRMÜŞ
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Hrant Dink davasının “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmaya terk edilmeyeceğini” vaat eden sözleri güzeldi, umut vericiydi. Şimdi, Başbakan’ın bu vaadinin takipçisi olmasını bekliyoruz, biz de onu takip edeceğiz.
Başbakan’ın aynı konuşmada sarf ettiği “Hükümet, yargının bütün taleplerini yerine getirmiştir” şeklindeki sözleri ise bence çok daha önemliydi ve üzerinde daha fazla durulmayı gerektiriyordu. Neden?
Birincisi: Başbakan, bu cümleyle, hükümetin bu davadaki görevinin “yargının kendisinden talep ettiklerini yerine getirmek”le sınırlı olduğunu imâ ediyor ve hükümetin davayla ilgili olarak herhangi bir ağırlık koymadığını zımnen kabul ediyor. (Başbakan’ın Ergenekon, Balyoz gibi davaları sahiplenmesine benzer bir sahiplenmeden söz ediyorum; bunu göremedik.)
İkincisi (bu çok daha önemli): Başbakan’ın, yargının taleplerinin idare tarafından yerine getirilmesi sürecinde Dink ailesinin avukatlarına saç baş yoldurtan onca rezalete rağmen bu sözleri bu güvenle söylemesi çok ama çok ilginç! Benim aklıma sadece bir ihtimal geliyor: Başbakan’a bu konuda verilen bilgiler böyleydi ve o da bunlara inandığı için öyle konuşmuştu.
Eğer varsayımım doğruysa, Başbakan’ın “bu dava karanlık dehlizlerde kaybolmayacak” sözünü tutabilmesi için “dehliz”e giriş kapısının hemen bitişiğinde olduğunu fark etmesi ve çok dikkatli olması gerekiyor.
Geçtiğimiz cuma gecesi Samanyolu Haber televizyonunda Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’le yapılmış uzun bir söyleşi yayınlandı. Söyleşinin bir bölümünde Çelik, tıpkı Başbakan gibi idarenin hükümetin dava sürecinde yargının bütün taleplerini derhal yerine getirdiğini, eleştiri konusu olan iki somut örnek üzerinden göstermeye çalıştı. Ben, Çelik’in “savunma”larında kullandığı argümanları büyük bir şaşkınlıkla izledim. Çünkü verdiği bilgilerin (bakın, “savunduğu görüşlerin” demiyorum) gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktu, düpedüz yanlıştı!
Bürokratların Ermeni algısı...
Biraz sonra Hüseyin Çelik’in iki somut örnekle ilgili sözlerini aktarıp onları gerçek durumla karşılaştırdığımda sizin de bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Fakat ondan önce, “Ermeni”kelimesinin bürokraside nasıl bir refleksi harekete geçirdiğini, Ermenilerin hakları ve hukukları konusunda bürokrasinin nasıl bir zihniyet yapısında olduğunu göstermek üzere geçtiğimiz yıl gazetelerde yer alan iki haberi kısaca hatırlatmakta yarar görüyorum.
Birinci haber, Ermeni vakıf mallarının gerçek sahiplerine iadesine ilişkindi... Patrikhane’nin avukatı Kezban Hatemi’nin açıklamasını okuduğumda yüksek sesle “vay canına” dediğimi hatırlıyorum... Çünkü Hatemi, Başbakan’ın ve Dışişleri Bakanı’nın açık iradelerine rağmen Dışişleri bürokrasisinin“malların iadesi yerine parasal karşılıklarının ödenmesi” yönünde gizli ibareli bir belgeyi gördüğünü söylemişti o açıklamasında...
İkinci örnek, Hrant Dink’in “Türklüğe hakaret”ten aldığı ceza karşısında, öldürülmeden önceAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açtığı davaya Dışişleri Bakanlığı’nın gönderdiği, bürokratlarca hazırlanmış “savunma...”
“Savunma”dan şu cümleyi hatırlayacaksınız:
“Dink Türklüğü aşağıladı, nefret söyleminde bulundu. Bu tür yazılar halkı tahrik etme suçunu oluşturur, kamu düzenini bozar. Almanya’da bir Nazi liderine verilen cezayı AİHM onaylamıştır.”
TİB, istenen bilgileri hemen göndermiş!
Hüseyin Çelik’in sözünü ettiğim programda verdiği iki örnek, kendisinin de belirttiği gibi doğrudan idarenin sorumluluğuyla ilgiliydi ve bu nedenle de isabetliydi. Fakat Çelik’in idareyi savunurken sarf ettiği sözler ne yazık ki o kadar isabetli değildi...
Daha tazesinden, mahkemenin, cinayet bölgesindeki baz istasyonu kayıtlarını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) istemesi keyfiyetinden başlayalım...
Hüseyin Çelik şöyle dedi programda:
“Hükümet ne yapabilirdi? Mahkeme ne isterse bunu temin etmektir. Efendim, TİB bilgileri vermedi... Bakın ben bu evrakı getirdim buraya... Şimdi TİB diyor ki, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Şubat 2010 tarihli bir yazıyla bizden bu bilgileri talep etmiş. TİB diyor ki, 1 Nisan 2010 tarihi itibariyle bu bilgiler kendilerine gönderilmiştir. Yani aradan 31-32 gün geçtikten sonra... Bu yazışma süresidir... TİB, özellikle katilin, katile destek olan, o etrafta ilgili olabilecek şahısların görüşmeleri, bunların tapeleri vs. ellerinde ne varsa, kendilerine göndermiş.”
Gerçek ise şöyle:
TİB, evet, mahkemenin 26 Şubat 2010 tarihli talebine cevaben 1 Nisan 2010’da mahkemeye bir kâğıt gönderdi ama, o kâğıtta Çelik’in söylediği gibi mahkemenin istedikleri yoktu, o kâğıt o civarda baz istasyonu olmadığı “bilgisini” vermek için gönderilmişti mahkemeye... GSM şirketlerinin “orada baz istasyonlarımız var” açıklamasından sonra ise TİB bu defa da “özel hayatın gizliliği”ni gerekçe göstererek mahkemenin talebine ayak sürümeye devam edecekti.
Doğru, sonunda kayıtlar gönderildi ama bu ancak kamuoyunda açılan “TİB kayıtları göndersin”kampanyasıyla mümkün olabildi. Onun tarihi de Çelik’in dediği gibi 1 Nisan 2010 değil, 21 Kasım 2011... TİB Başkanı Fethi Şimşek, kendisiyle konuşan AGOS muhabirine bizzat açıklamıştı bu bilgiyi... Hüseyin Çelik bunu Fethi Şimşek’e bir telefon ederek bizzat öğrenebilir.
Ayrıca, mahkemenin bilgileri ilk kez 26 Şubat 2010’da istediği de doğru değildi. Ondan önce Nisan 2009 ve Temmuz 2009’da da talep edilmiş fakat bu taleplere cevap verilmemişti. Kasım 2011’deki bilgilendirme ise mahkemenin Mayıs 2011’deki dördüncü talebine cevaben ve yukarıda da belirttiğim gibi kamuoyunda açılan kampanyadan sonra mümkün olabilmişti.
MİT’çiler tehdit etmemiş!
Hüseyin Çelik’in verdiği ikinci örnek, Hrant Dink’in ölümünden bir hafta önce (12 Ocak 2007) AGOSgazetesinde yayımlanan “Neden Hedef Seçildim” başlıklı yazıda “her şeyin başlangıcı” diye tanımladığı, Vali Yardımcısı Erol Güngör’ün odasındaki, iki MİT mensubunun da katıldığı görüşmeye ilişkindi...
Hüseyin Çelik, Samanyolu Haber televizyonundaki söyleşide 24 Şubat 2004 tarihli görüşmeyi şu cümlelerle anlatmıştı:
“Üç yıl önce 2004’te AGOS gazetesinde Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğuna dair bir yazı yayımlanıyor... Sonra bunun üzerine tartışmalar başlıyor. Sonra bir internet sitesinde (...) Ermeni okullarının adresleri, Ermeni Patrikhanesi’nin resimleri yayımlanıyor. Yani bu internet sitesi Ermenilere karşı sanal âlemde bir tehdit oluşturuyor. (...) Konunun hassasiyetini paylaşmak üzere Hrant Dink davet ediliyor ve kendisiyle bu konu konuşuluyor. Daha sonra kendisi de yazdığı yazıda bir tehditten falan söz etmiyor, nezaket ölçüleri içinde yapılmış bir görüşmeden söz ediyor...”
Tümüyle yanlış!
Dink, “Neden Hedef Seçildim” başlıklı yazısında o görüşme için aynen şöyle yazmıştı:
“Konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı! Artık hedefteydim. Hakikaten de sonrası iyi olmadı.”
Hüseyin Çelik’e bu “tehdit yok, nezaket var” bilgisi yanlış verilmiş belli ki. Fakat sansürlenip verilmeyen bilgi, ondan da önemli... O da şu:
Dink ailesinin avukatları, dava başlar başlamaz ilk iş olarak o iki MİT mensubunun kimliklerinin valilikten sorulmasını istediler. Öyle ya, maktul geride bir mektup bıraktıysa ve o mektupta cinayet sürecinin nerede, nasıl ve ne zaman başladığını kendi algısıyla anlattıysa, soruşturma süreci öncelikle o mektuptan başlamalıdır.
Ne var ki bu çabadan yıllar boyunca hiçbir sonuç alınamadı, kimlikler mahkemeye bildirilmedi.
Kimlikler nihayet belli olduktan sonra, iki MİT mensubunun ifadelerinin alınması için gerekli olan Başbakanlık oluruna geldi sıra. Başbakanlık, 2010 ortalarında vermediği izni 21 Ocak 2011’de verdi. (Ben şimdi, ilkinde bu iznin Başbakan tarafından neden ve ne surette verilmediğini çok merak ediyorum.)
Vaziyet böyle...
Bence, Başbakan’ın ve Hüseyin Çelik’in sözleri ve tavırları birlikte değerlendirildiğinde, hükümetin ilgili bürokratlar tarafından yanıltıldığı ciddi bir ihtimal olarak çıkıyor ortaya.
İşte o nedenle ben, hükümetin Dink davasını bu bürokrasiyle götüremeyeceği ve davayı yakından takip edecek özel bir “bilgilendirme ekibi” oluşturması gerektiği kanaatini taşıyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025