Alper GÖRMÜŞ
Bugün 4 Haziran, yani Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla ABD’li meslektaşı Mike Pompeo’nun Washington’da buluşup, kördüğüme dönüşmüş görünen Mümbiç meselesini masaya yatıracakları tarih...
Görüşme öncesinde Anadolu Ajansı Türkiye Dışişleri Bakanlığı yetkililerine dayandırarak verdiği haberde, iki taraf arasında üç aşamalı bir plan üzerinde anlaşmaya varıldığını öne sürdü.
Buna göre ilk aşamada (15 Temmuz’a kadar) PYD/YPG güçleri kenti terk edip Fırat’ın doğusuna geçecekler, ikinci aşamada kente Türk ve ABD askerlerinin yerleşmesi sağlanacak, üçüncü aşamada da Mümbiç’i yönetecek bir heyet oluşturulacaktı.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert 29 Mayıs sabahı düzenlediği basın toplantısında iki dışişleri bakanının 4 Temmuz buluşmasını resmen doğruladı, fakat Mümbiç konusunda bir anlaşmaya varıldığı yönündeki bilgileri teyit etmedi.
Öte yandan, sahadan haber veren birçok kaynak PYD/YPG güçlerinin bölgeyi terk edeceğine işaret eden gelişmeler olduğunu, hatta lider konumundaki bazı kişilerin şimdiden Mümbiç dışına çıktığını duyuruyorlar.
Yani siz bu yazıyı okurken, ajanslar Türkiye ile ABD arasındaki ‘Mümbiç anlaşması’ haberlerini veriyor olabilirler... Peki, bu ihtimal gerçekleşirse, olan biteni nasıl yorumlayabiliriz?
Seçim öncesi böyle bir havuç sopasız olur mu?
Açık ki, böyle bir durumda öncelikle zamanlamayı zikretmek ve onun anlamı üzerinde düşünmek gerekir. Gerçekten de, iktidarın “ABD’ye geri adım attırdık” propagandasına imkân sağlayacak böyle bir gelişmenin tam da iktidar için olağanüstü önemdeki bir seçim öncesinde gelmesini ‘tesadüf’le açıklamak saflık olur.
O zaman da akla şu soru geliyor: ABD, tam seçim öncesinde iktidara sunduğu bu ‘müjde’ karışılığında ne alacak? Seçim öncesi bu kadar büyük bir havuç sopasız olur mu, ya da ‘sopa’ ne?
Şayet toplantıdan Mümbiç’in boşaltılması kararı çıkar da PYD/YPG güçleri bölgeden çekilirse, ben bunu, son dört ayda yazdığım üç yazıda öne sürdüğüm ve komplo teorilerine kapı araladığını peşinen kabul ettiğim tezin doğrulanması yönünde yeni bir adım olarak değerlendireceğim.
Şimdi izninizle, kritik 4 Haziran toplantısının öncesinde, ABD’nin Münbiç’i eninde sonunda terk edeceğine, fakat bunun Fırat’ın doğusundaki varlığını garantilemek amacına yönelik -baştan beri kurgulanmış- bir taktik olabileceğine dair tezimi ve gerekçelerini bir kez daha dikkatinize sunmak istiyorum.
‘Âlicenaplık’ göstererek rakibin direncini kırmak...
Geçtiğimiz şubat ayı başlarında, o zamanlar ABD Dışişleri Bakanı olan Rex Tillerson’dan Mümbiç konusunda uzlaşma sinyalleri gelmeye başlamıştı (oysa sahadaki ABD’li komutanlar sürekli olarak Türk askeriyle çarpışmaya hazır oldukları yönünde demeçler veriyorlardı).
22 Şubat’ta Serbestiyet’te kaleme aldığım “İki süper gücün Afrin’deki ‘yeşil ışık’ları hakkında spekülasyon” başlıklı yazıda, yukarıda zikretteğim tezimi şöyle ifade etmiştim:
“ABD’nin Afrin için Türkiye’ye bir ay önce yaktığı yeşil ışık ve Tillerson’la görüşmenin sonuçlarından anlaşıldığı kadarıyla Münbiç için yakacağı yeşil ışık, baştan beri kendisi için asıl önemli bölge olan Fırat’ın doğusunu elde tutabilmenin psikolojik zeminini yaratmaya matuf olabilir mi?
“Ne demek istediğimi gündelik hayattan basit bir örnekle açmaya çalışayım: Diyelim ki bir hedefiniz var, fakat o hedefi çıplak haliyle ifade ettiğinizde rakibiniz ya da rakiplerinizin itirazlarıyla karşılaşacağınıza eminsiniz. Bu durumda, sizin için aslında fazla bir önemi olmayan fakat itirazla karşılaşacağına emin olduğunuz başka daha küçük hedefler icat ve ilan etmek akıllıca olmaz mı? Ardından, her adımda ‘fedakârlık, âlicenaplık’ gösterip o hedeflerinizden vazgeçerek rakibinizin ya da rakiplerinizin psikolojik direncini kırmak yine akıllıca bir davranış olmaz mı?
“Şimdiye kadar olan bitene bakalım: ABD, PYD/YPG ile ittifak halinde fakat onların Afrin’deki güçlerini ‘sattı...’ Şimdi Münbiç’i de ‘satarsa’, iki yıl önce Münbiç’in PYD/YPG tarafından işgal edilmesine işte yukarıda ifade etmeye çalıştığım psikolojik zemini döşemek üzere izin vermiş olabileceğini düşünmek çok mu komplocu bir yaklaşım olur?
“ABD birinci aşamada Afrin’i, ikinci aşamada Münbiç’i ‘vermeyi’ ve iş Fırat’ın doğusuna geldiğinde, ‘senin de isteklerinin sınırı yok kardeşim’ gibi bir psikolojik baskının eşliğinde esas derdi olan ‘Fırat’ın doğusu’nu garantilemeyi baştan itibaren planlamış olabilir mi?”
‘Fırat’ın doğusuna ilişmemek’ şartıyla...
İddia şu ki, Anadolu Ajansı’nın haberini verdiği üç maddelik anlaşma, Tillerson’ın Şubat’taki ziyaretinde masaya koyduğu anlaşmadır ve ABD bugünkü (4 Haziran) toplantıda işte bu anlaşmayı resmen kabul edecektir.
Ben işte böyle bir anlaşmanın tam da seçim öncesinde bağlanmasının karşılıksız olamayacağını düşünüyorum ve bunun karşılığının Türkiye’den alınmış “Fırat’ın doğusuna ilişmemek” sözünün olabileceğini iddia ediyorum.
Zikrettiğim eski yazılarımda ve bu yazının buraya kadarki bölümünde, olan bitenin bir ABD kurgusu olma ihtimalinden söz ettim: Gerçekte ısrarlı olmadığı, ‘mış gibi’ yaptığı iddialarından (önce Afrin, sonra Mümbiç) adım adım vazgeçerek gerçekten ısrarlı olduğu iddialarını (Fırat’ın doğusu) muhatabına kabul ettirmek...
Fakat düşünüyorum da, benzer bir taktiği pekâlâ Türkiye tarafı da uygulamış olabilir. Yani Türkiye gerçekte ısrarlı olmadığı, ‘mış gibi’ yaptığı bir iddiasından (Fırat’ın doğusunu -da- PYD/YPG’den temizlemek) adım adım vazgeçerek gerçekte ısrarlı olduğu iddiasını (Fırat’ın batısında PYD/YPG varlığına izin vermemek) muhatabı ABD’ye kabul ettirmek peşinde olabilir.
Eski hedef bu kadar geniş değildi
Tam bu noktada, Türkiye’nin şu anda savunmakta olduğu maksimalist hedefin (Suriye sınırı boyunca bir PYD/YPG varlığına izin vermemek) başlangıçta var olmadığını hatırlamakta ve hedef büyütmenin nedenleri üzerinde düşünmekte fayda var.
Şimdi hep beraber unutmuş görünüyoruz ama, hatırlayalım ki başlangıçta hedef, Suriye’nin kuzeyinde oluşmuş bulunan ‘Kürt koridoru’nun Akdeniz’e ulaşımını engellemek olarak çizilmişti ve bundan ibaretti. Bu hedefe ulaşmak için Fırat Kalkanı’nın Münbiç ve Afrin’i de kapsayacak şekilde genişletilmesi yeterli olacaktı. Hedefin bu şekilde ifade edildiği zamanlarda Erdoğan dahil hiçbir devlet yetkilisinden askeri harekâtın ‘Fırat’ın doğusu’ da dahil bütün Kuzey Suriye’yi kapsaması gerektiğine dair bir analiz duymamıştık. Talep, Fırat’ın batısındaki PYD-YPG güçlerinin Fırat’ın doğusuna çekilmeleri ve ABD’nin bunu sağlamasıyla sınırlıydı.
Sonra neler oldu, devlet içinde ne tür değerlendirmeler yapıldı, bunları tam olarak bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz bir şey var, o da ‘Akdeniz’e erişimin engellenmesi’ gibi taktik bir hedefin zaman içinde ‘PYD-YPG güçlerinin Türkiye-Suriye sınırının tamamından arındırılması’ gibi stratejik bir hedefe dönüştürülmüş olması...
Bu hedef genişletmede AK Parti’nin son yıllarda devletle ve ulusalcılarla kurduğu ilişkinin de mutlaka payı vardır. Fakat öyle ya da böyle, AK Parti’nin bütün bu hikâyede ABD’ninkine benzer bir taktik peşinde olma ihtimali gözardı edilmemeli.
Şayet böyleyse, AK Parti, Mümbiç’in boşaltılmasıyla birlikte kendi gerçek hedefine ulaşmış olacağı için bundan böyle Fırat’ın batısı için dile getirdiği ve fiilen de ulaştığı hedefleri Fırat’ın doğusu için dile getirmeyecek demektir.
Belki ülke içindeki yeni ittifaklarının yüreğini soğutacak birkaç cümle edebilir ama, Fırat’ın batısında göze aldığı askeri girişimleri Fırat’ın doğusunda göze almayacaktır.
Bakalım gelişmeler beni doğrulayacak mı, doğrulamayacak mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025