Berat ÖZİPEK
Ankara’nın göbeğinde korkunç bir terör saldırısı yaşandı. Öncelikle bu katliamda hayatını kaybedenlere rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum.
Henüz kimin veya kimlerin yaptığını bilmiyoruz. Belki ileriki zamanlarda görüntü netleşecek, belki de karanlıkta kalan önceki birçok olaydaki gibi bilemeyeceğiz.
Kötü bir dünyada yaşıyoruz ve pek çok devlet, pek çok örgüt fail olabilir.
Böyle zamanlarda herkesin dikkatli bir dil kullanması, peşinen yargı koyup infaz yapmaması önemli. Özellikle de bu tür dehşet verici olaylardan beklenenin, genellikle bir kaos ve çatışma ortamı oluşturmak olduğunu göz önüne alacak olursak.
Bu tür anlar herkese, özellikle de siyasetçilere ilave bir sorumluluk yükler. Çünkü bu tür saldırılarda onlar sorumsuz ve kışkırtıcı dil kullanırsa, bir sonraki patlama için de zeminin müsait olduğunu göstermiş olur.
Ve yine tam da bu durumlarda kolektif biçimde sorumlu tutum almak, bu tür tezgâhlardan medet umanların elini boşa çıkarır ve “bu ülkede bu yolu kullanmanın zemini yok” dedirtir.
Sorunu alıp oturalım, sineye çekelim demiyorum elbette. Ama bu tür kriz dönemlerinde ilk planda alınması gereken bir tutumdan söz ediyorum ve siyasi olmaktan çok ahlaki bir tutumdan söz ediyorum.
Öylesine sorumlu ve ahlaki bir tutum ki, acıyı unutturmuyor ama onu siyasi tarafgirliğin aracı haline getirmeye de izin vermiyor.
***
Aslında bu defa siyasetçiler önceki bazı terör olaylarıyla kıyaslandığında çok da kötü bir sınav vermediler denebilir.
CHP lideri Kılıçdaroğlu bile, şu ana kadar, önceki bazı açıklamalarına benzer bir dil kullanmadı, Başbakan Davutoğlu ile teröre karşı sorumlu bir tutumla iletişimi sürdürdü.
Biri hariç: HDP lideri Selahattin Demirtaş.
Siyasetçiler arasında en sorumsuz açıklama onunkiydi. Daha hiçbir şey belli değilken, o acının ortasında provokatif dille şov yaptı. Henüz hiçbir şey belli değilken katilin devlet olduğunu söyleyebildi. Sonrasında da aynı ajitasyonu sürdürdü:
“'Kim AKP’ye, kim bu zihniyete kafa tutarsa biz hepinizi paramparça ederiz ve üstünü de örteriz' diyorlar... Sen kimsin, nesin? Bizim başbakanımız değilsin doğru, ama bizim bu şekilde anbean günbegün katilimiz olmana da izin vermeyeceğiz… Sen Başbakan bile değilsin. Ülkenin yönetimine zorla el koymuş, darbe yapmış bir kişisiniz.”
Yeni yetme bir siyasi aktivist bu tutumu gösterseydi, o acının ortasında mazur görülebilirdi. Ama ülkeyi yönetmeye aday bir siyasetçiydi böyle konuşan.
Yine seçici bir duyarlılıktı onunki.
Ankara’daki katliamın olduğu gün, hamile eşi ve üç yaşındaki çocuğuyla giderken arabasını durduran PKK’lılar tarafından çocuğunun gözleri önünde öldürülen bir polisin cenazesinin kaldırıldığı haberi de vardı.
Ama elbette onun ölümü Demirtaş’ın konuşmasında aynı tondan tek cümlelik bir açıklamayla tüketilmeyi bile hak etmedi, peşinen “katil PKK’dir, üzerine kan sıçramıştır” demesini gerektirmedi.
***
“Mitingle alakalı bir güvenlik zaafı olmadığını düşünüyorum” diyen İçişleri Bakanını eleştirmek ve Türkiye’de neredeyse hiç işletilmeyen bir kuruma işaret ederek onun istifasını istemek meşrudur.
Devlet / Hükümet tabii ki vatandaşının yaşama hakkını korumakla yükümlüdür ve bu açıdan sorumlu tutulabilir ama henüz hiçbir şey belli değilken suçlu ilan etmek, hukuki değil siyasi bir tutumdur.
Doğru tutum, bu kez şaşırtıcı biçimde CHP’nin açıklamasında görülebilir.
“Bu saldırının hedefinde Türkiye’nin birliği, kardeşliği ve huzuru var. Canımız yansa da, çok öfkeli de olsak, sağduyumuzu korumalıyız” şeklindeki açıklamanın ikinci cümlesi, bu tür terör saldırıları olduğunda alınması gereken ilk ve en sağlıklı tutumu ifade ediyor.
Terör saldırılarının amacına ulaşmaması için herkes sorumlu bir dil kullanmalı. Terörle baş etmeye çalışan diğer toplumların yaptığı gibi.
Bu kötülüğü tertipleyenlerin hevesini kursağında bırakmanın ve bu yolu kullanılamaz hale getirmenin ilk ve en sağlıklı adımı bu.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024