Bülent KORUCU
Kısa cevap, şimdilik 50 can kaybımız ve yüzü aşkın yaralımız var. Biraz daha halkayı genişletirseniz, şu kadar maddi kayıp ve önemli ölçüde itibar erozyonu diyebiliriz.
Asıl cevaplanması gereken soru; “Kim, neden böyle ağır bir faturayı önümüze koydu?” Ve biz bunu önlemek için imkânlarımızı son sınırına kadar zorlayabildik mi? Siyasî ve stratejik cevapları gerektiren sorular, yeni can kayıplarını önleyebilme adına önemli. Yoksa insanların hunharca katledildiği bir ortamda devletin karizmasını çizmeyi düşünüyor değilim.
Canice katliamı gerçekleştirenler kâr içinde kâr etti. 1) Bağdat ya da Şam’da görülen manzaraların benzer kareleri topraklarımızda çekildi. Türkiye’nin güvenlikli bir bölge olmadığı, istendiği anda bu çapta eylemlerle sarsılabileceği imajı oluşturuldu. 2) Türkiye’nin Suriye politikalarıyla ilgili kuşkuları büyüttü. Komşunun can ve ırzına duyarsız kalmama elbette insanî bir haslet. Ancak tehdit sana yöneldiğinde vatandaşlarını o hassasiyetin devamı konusunda ikna etmekte zorlanırsın. 3) Suriye’deki muhaliflerle ilgili şüphe bulutları yayanlara gün doğdu. “Muhalifler, Türkiye’yi fiilî müdahaleye ikna etmek için bu eylemi yaptı.” komplo teorisinin epeyce alıcısı çıktı. 4) Esed zulmünden kaçan sığınmacılar hedef haline getirildi. Dünkü Zaman’da yer alan haber gerçekten dramatikti. Patlamalarda yaralanan Suriyeli kadıncağız, korkusundan hastaneye bile gidememiş. Muhabirlerin yardımıyla ancak dışarı çıkıp tedavisini yaptırabilmiş. 5) İster Suriye lideri Esed yaptırmış olsun, isterse muhalifler; AK Parti karşıtları için iyi malzeme çıktı. Esed canisini başımıza musallat etmiş veya gözümüzü oyan kargayı beslemiş olmak, hükümetin karşılaşacağı eleştiriler olacak. 6) İstihbarat zaafımız acı biçimde tescillendi. İstihbarat birimleri ilk andan itibaren ‘ben haber vermiştim’ telaşına düştü. Ortaya çıkan bilgiler ile basına servis edilen istihbaratlar uyuşmayınca ayrı bir itibar kaybı yaşandı. Ayrıca ‘Madem biliyordunuz, neden engellemediniz?’ haklı sorusu cevapsız kaldı. Bunun sonucu olarak: Özgüven sorunu ortaya çıkacak; içerideki çekişme büyüyecek.
Eğer Esed yaptırdıysa bir taşla çok kuş vurmuş olacak. Hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın canını yaktı, bir nevi intikam aldı. Hem muhaliflerle ilgili Türk kamuoyunda soru işaretleri bıraktı. Hem de hain nazarıyla baktığı sığınmacıların rahatını bozdu. Muhaliflere verdiği; ‘Güvendiğiniz Türkiye’yi kendi evinde vurabiliyorum’ mesajı da cabası. Suriye ve onun istihbarat örgütü Muhaberat’ın suçunu ispat etmek bizim kusurumuzu hafifletmiyor. Kendi halkını bombalayan bir adamın bize bunu yapması sürpriz olmasa gerek. Hele “Cilvegözü Sınır Kapısı’ndaki patlamadan sonra teyakkuz halinde bulunmak gerekmiyor muydu? O delikten göz göre göre mi ısırıldık?” sorusu çok da yersiz olmasa gerek. Bu arada başıma iş açmayacaksam bir benzerlikten söz etmek istiyorum. Kurban Bayramı’nda Gaziantep’te PKK’nın patlattığı bombanın ikizi gibi geldi bana. Araba ayrı yerden, bombalar ayrı yerden getirilip monte ediliyor. Ve en fazla sivil kaybın yaşanabileceği bölgede patlatılıyor. Hizmet aldıkları taşeronlar aynı olabilir. Ya da bombayı patlatan el aynı, fakat ihtiyaca göre her seferinde ayrı kimlikle arzı endam ediyor. İstihbarat örgütlerinin katkısı olmadan icra edilmesi zor eylemler, bunlar. Canlı bomba bile daha kolayken istedikleri gibi uygulayamadılar. Sızması daha kolay, böylesi karmaşık eylemler terör örgütlerinin boyunu aşıyor...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016