Celal BAŞLANGIÇ
Yaşlı bir kadın yün eğiriyor; 1940'lardan, 50'lerden kalma siyah-beyaz fotoğrafta.
Altında Türkçe ve Yunaca bir yazı:
"İmrozlu kadınlar yalnız yünlerini eğirmemiş, aslında kendi çilelerini dokumuşlardı yıllarca."
Aynı tarihlerden kalma başka bir fotoğraf.

(İmroz'un eski güzel günlerinden bir düğün fotoğrafı)
Köy yolunda neşeyle yürüyor düğün alayı, gelini almaya gidiyor.
"Yaşamın bütün zenginliklerinden damıtılmış, günler süren eğlenceli kutsamalardı düğünler. Kemanla, santurla, laftayla sadece gelini değil, yeni bir hayatı almaya giderdi düğün alayları."
Kaleköy limanına yanaşıyor "Yeni İmroz" teknesi. Dönenler sevinçli görünüyor o eski siyah-beyaz fotoğrafta.
Altındaki yazı, gelecekten hüzünlü bir haber veriyor:
"Bir heyacanla gidip bir gülümsemeyle dönerlerdi... Sonra dönüşü meçhul bir yolculuğa çıktılar."
RUMLAR: İMROZ'DA NE YAŞANDI ?
Bu fotoğraflar, Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nun İstiklal Caddesi üzerindeki Sismanoglio Megaro'da açılan İmroz/Gökçeada Karşı Bellek Sergisi'nin ilk bölümünde yer alıyor.
Siyah-beyaz görüntülerde cıvıl cıvıl bir ada var. Süt sağan, zeytin toplayan, yün eğiren, okullar dolusu çocuklarıyla, danslarıyla, eğlenceleriyle, düğünleriyle her karede üretken, mutlu ve şık bir yaşamın çizgileri var.
Türk-Yunan Defne Derneği'nce hazırlanan serginin ilerleyen bölümlerinde, bu rüya gibi yaşamın yerini yıkıntılar ve hüzün alıyor.
Çünkü hoyrat bir el, sırf adada yaşayanlar Rum diye yok ediyor bu büyük sevinci. Bu coğrafyadaki etnik, dinsel ve mezhepsel çeşitliliği bir zenginlik değil de tehdit olarak algılayan bu ilkel anlayış geriye coşkusuz, kültürsüz, üretimsiz, eğlencesiz; yaşamın boyutunu yitirmiş bir ada bırakıyor.
Boşaltılmış köylerden, insansızlıktan yıkılmış evlerden, yağmalanmış, satılmış mülklerden fotoğraflar var serginin ikinci bölümünde.
Altına Türkçe ve Yunanca bir not düşünmüş bu hüzünlü görüntülerin:
"Onca yaşanmışlıklar; yıkık bir evde, harap bir duvarda tek bir sözcüğe dönüşebilir; satılmıştır."

(Sergide yer alan fotoğraflardan biri de yıkılmış ama üzerinde "satılmıştır" yazan Rumlara ait bir bina)
Son bölümünde serginin, çakan umut kıvılcımlarına tanıklık eden görseller var. Kimi İmrozlu geri dönüyor baba ya da dede evine, onarıyor, yeni bir hayatı başlatıyor. İlkokuldan sonra ortaokul ve lise de açılıyor adada. 50 yıl önce susturulan Yunanca sözcükler yeniden çınlamaya başlıyor kulaklarda.
Ege'nin masmavi parlaklığında, suları bembeyaz köpürte köpürte giden bir geminin güvertesi var fotoğrafta. Altındaki yazı belki de yaşanılan sürecin başka bir anlamını aktarıyor:
"Her gidiş geri dönüşü de alır götürür yanında."
Serginin açılışında Yunanistan'ın İstanbul Başkonsolosu Evangelos Sekeris'ten sonra kürsüye gelen Türk-Yunan Defne Derneği Başkanı E. Büyükelçi Yalım Eralp İmroz'da yaşanan acıları bütün çıplaklığıyla anlatıyor:
"İmroz Türkiye'nin en büyük adasıdır. Ne yazık ki en acıklı adasıdır. İmroz'un Lozan'daki otonomi statüsü 1927 yılında mahalli idareler yasası ile iptal edilmiştir. Orada aslında büyük trajedi yaşanmıştır. Insanlar eziyete maruz kalmışlardır şu veya bu bakımdan. Gördüğümüz fotoğraflar huzuru, hüznü ve umudu sergiliyor. Amacımız; bir daha insan hakları ihlali yaşanmasın, nerede olursa olsun yaşanmasın. Bir daha İmrozlar olmasın. Dili, dini, kökeni, rengi ne olursa olsun bütün insanlar eşit muamele görsün."
Açılışta Stelyo Berber'in piyano ve keman eşliğinde söylediği üç hüzünlü Yunanca şarkıdan sonra kimsenin beklemediği bir anda doğma büyüme İmrozlu olan Patrik Bartholomeos kürsüye çıkıp konuşmaya başlıyor:

(İmroz/Gökçeada Karşı Bellek Sergisi'nin açılışında Stelyo Berber "hüzün rengi" şarkılar söyledi. Açılışa Patrik Bartholomeos'un yanı sıra çok sayıda izleyici katıldı)
"Şahsen ben yaşımdan dolayı (76) serginin ilk bölümündeki adanın ilk güzel yıllarını yaşama fırsatına eriştim, fotoğrafların arasında rahmetli amcam santuri Yani'yi ve onun kemani arkadaşları Apostolos ve Hrisostomos'u gördüm ve duygulandım. Adalılar, çalışkanlıkları ve dürüstlükleriyle adada mutlu bir hayat sürdürmüşlerdir. Ta ki 1964 yılı gelip çatana kadar. Ben tezkeremi alır almaz kasım 1963'te yüksek lisans için Roma'ya gittim. 1964 yılının ilk aylarında ailemden gelen mektuplar vasıtasıyla durduk yerde başımıza gelen kötülüklerden ve adada toplanan kara bulutlardan haberdar oldum. Yaşananları kimin ve nasıl kurguladığı şu an ki konumuz değil. Zaten serginin ikinci bölümündeki fotoğraflara geldik. Tepeköy'deki ilkokul fotoğrafında biraz durmak istiyorum. Fotoğraftaki tabelada yazan Tepeköy Rum İlkokulu olaylardan sonra 'Rum' kelimesi çıkartılarak Tepeköy İlkokulu'na çevrildi. Akabinde okul harabeye döndü. Rum olmak ve anadilini çocuklarına ve torunlarına öğretmek bir günahmış gibi. İnsanın aklına şu basit soru geliyor: İmrozlular için değil, Rumlar için değil, insanlık için doğru olan nedir? Tanrının yardımı ve birçok kişinin desteğiyle harabelerden okullarımızın tekrar faaliyete geçmesine tanık olduk. İmrozda ilk defa 20 çocuklu bir lise ile adalıların tekrar doğdukları memleketlerine dönmelerine şahit olduk. Yaşadığımız bu son zorlu 50 yılda hatıraları ve belleğimizi koruyarak geçirdik. Nihayet nefes alma, yaşayabilme ve ümit edebilme zamanımız geldi... Türkiye gibi her demokratik ülkede yaşayan her insanın doğal hakkı olan ümit. Temennimiz bu olumlu gelişmelerin devam edeceğidir. Büyükelçimizin dediği gibi İmroz'da yaşananlar umarız dünyada kimsenin başına gelmez."
KÜRTLER: CİZRE'DE NE OLDU?
Beyaz perdeye yansıyan görüntüler dehşet verici.
Neredeyse bütün evler yıkılmış. Ayakta kalanlar da kurşunla, topla delik deşik edilmiş. İnsanlar sadece geçmişlerini değil, kayıp yakınlarını da arıyor yıkıntılar arasında. Evlerden battaniyelere sarılı cenazeler çıkartılıyor.
Bir kadın "Evin yıkılası, çocuğumu niye öldürdün?" diye gözyaşı döküyor.
Evlerin, cam şişeleri bile eriten bir ateşin altında kaldığına ilişkin görüntüler de var. Çekim sırasında erimiş cam şişeyi görenler birbirlerine soruyorlar, "Kimyasal mı kullanmışlar?" diye.

Acılı bir başka anne ne kadar kararlı olduğunu anlatıyor beyaz perdeye yansıyan görüntüde:
"Allah hakkımızı yerde bırakmasın. Bu kadar çocuğu katletti. Çadırda yaşamak zorunda kalsam bile hiçbir yere gitmiyoruz. Hakkımızı istiyoruz, dilimizi istiyoruz."
İstiklal Caddesi üzerindeki Sismanoglio Megaro'da geçtiğimiz hafta açılan sergi bir açıdan "İmrozlu Rumlar ne yaşadı?" sorusuna yanıt ararken, Galatasaray'daki Cezayir'in toplantı salonunda da bu kez Kürtlerin ne yaşadığına ilişkin bir soru gündemdeydi:
"Cizre'de Ne Oldu? Katliam, Tanıklıklar ve Yeniden İnşaa."
Özgürlükçü Hukukçular Derneği ile HDK Mimarlar Mühendisler Şehir Plancıları Meclisi tarafından ortaklaşa düzenlenen toplantının sürprizi ise HDP'nin Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'la yapılan canlı bağlantıydı.
Avrupa'da bulunan Sarıyıldız aylarca bombalanan evleri, topa tutulan mahalleleri terk etmeyerek Cizre'de yaşanan vahşetin bütün boyutlarına tanık olmuştu. Yakılan, yıkılan kentte neler yaşandığını anlatıyordu Sarıyıldız:
"Cizre'de en son 79 gün, her saati insanlığa karşı suçlarla dolu bir süreç yaşandı. Tüm dünyanın gözü önünde 259 insan katledildi. Bunların yüzde 50'den fazlası yakılarak katledildi. Bu insanların içinde 50 üniversite öğrencisi vardı. Sokağa çıkma yasakları, kuşatmalar başlamadan önce canlı kalkan olmak için Cizre'ye gelmişlerdi. Romantik devrimcilerdi. 'Olacakların belki önüne geçeriz' diye düşünmüşlerdi. Bizim çocuklarımızın cenazeleri parça halinde hafriyatlarla molozlarla dere kenarına döküldü. Bilinçli bir şekilde bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklüyorlar. Çünkü bir halk patlama noktasına getirildi. Yaklaşık 40 gündür Avrupa'da sekizden fazla ülkede halkımızla, sol ve sosyalist çevrelerle, hükümetlerle bir araya geliyoruz. Cizre'de görünmeye tahribat da var. Çatışma bittikten sonra beş altı kişi intihar etti. 50'ye yakın insan ruh sağlığını yitirdi."

Avukat Arın Gül Yeniaras'ın moderatörlüğünü yaptığı panelde ilk konuşan Avukat İlyas Tarım'a göre Cizre'de insanlığa karşı suç işlenmişti:
"Bugün yaşadıklarımız 1990'ları aşan, 1915'leri, 1930'ları, 38'leri anımsatan bir boyuttaydı. Burada dikkatlerden kaçan bir husus var. Her ne kadar iktidarda AKP de olsa bunun bir devlet refleksi olduğunu görmek gerekiyor. Bir araya gelemeyecek insanlar 'Kürt düşmanlığı' üzerinden buluşmuş. Bu operasyonlar iddia edildiği gibi silahlı gruplara karşı yürütülmedi. Direkt halkı hedef aldı. İlk sokağa çıkma yasağında güvenlik güçleri direkt insanların klimalarına ve su depolarına yönelik atışlar yaptılar. İnsanları susuz bırakıp o sıcakta evin içine hapsetmişti güvenlik güçleri. Her yönüyle katliam oldu, insan hakları ayaklar altına alındı. Yapmış oldukları bütün cürümler, insanlığa karşı suçlar katagorisinde değerlendirilecek fiiller ve eylemlerdir. Biz daha 1990'lı yılların hesabını sormadan yenileriyle karşı karşıya kaldık."
Büyük oğlunun cenazesini ararken hastane morgunda küçük oğlunun cenazesiyle karşılaşan acılı bir babanın öyküsünü, Cizre'de 10 bin evin hasar gördüğünü, operasyonlar bittikten sonra hasar görmeyen evlerin de bu süreçte yıkıldığını, şu an savcılık soruşturmalarında kime ait olduğu belli olmayan sahipsiz 59 cenazenin varlığından söz ediyor Avukat Tarım.
Prof. Dr. Ümit Biçer Bosna'da ve Filistin'de görev yapmış bir adli tıp uzmanı. Paneldeki konuşmasında Cizre'deki tanıklıklarını Bosna ve Filistin'de gördükleriyle karşılaştırıyor.
"Filistin'de bir semte götürdüler bizi. Bir noktada durduk. 'Semt nerede' diye sorduğumuzda üzerinde durduğumuz dümdüz araziyi gösterdiler 'İşte burası' diye. Cizre'de de insanların öldürüldüğü ilk bodrumda değerlendirmeleri tamamladıktan sonra ikinci bodruma gittiğimde 'Neresi' dedim. 'Ayağınızın altında bulunan yerler' karşılığını verdiler. 'Nasıl yani' dedim. Gördüğüm dümdüz bir araziydi. Bir yandan mezarlarlıklar yok edilmeye başlandı. Aslında mezarsız bırakma bu ülkenin genetik kodu olmuş durumda. Bodrumlarda yaşananlar bir katliama işaret etmektedir. Bunların hepsinin aydınlatılmaya ihtiyacı var. Arazilerin yok edilme şekli ve sonrasındaki siyasi iktidarın açıklamalarından, orada bir insansızlaştırma, bir mezarsızlaştırma gibi farklı bir amaca dönüştüğünü düşünüyorum sürecin."

(Cizre'de Ne Oldu Paneli'ne Prof. Dr. Ümit Biçer (TİHV), Av. İlyas Tarım (Mezopotamya Hukukçular Derneği), Herdem Doğrul (Diyarbakır Mimarlar Odası), Av. Arın Gül Yeniaras (Moderatör), Fidan Kanlıbaş (Rojava Yardımlaşma Derneği), Refik Tekin (Gazeteci) katıldı)
ERMENİLER: 1915 HİÇ BİTMEDİ
Sadece Cizre'de değil, benzer dramlar, yıkımlar, ölümler Kürdistan coğrafyasının birçok kentinde yaşanıyor; Sur'da, Yüksekova'da, Nusaybin'de, Şırnak'ta, İdil'de, Silopi'de...

Özellikle Sur'da artık mesele neredeyse 1915'te Ermenilere yapılan "tehcir"in, bugün kentin Kürt nüfusuna uygulanması gündeme geliyor.
Sur'da altı ayı aşkın bir süre önce ilan edildi sokağa çıkma yasağı. İki aydan fazla bir zamandır hendekler kalmadı, barikatlar yıkıldı, çatışmalar sona erdi. Devlet de operasyonun bittiğini açıkladı. Ancak hala Sur'un üç mahallesinde sokağa çıkma yasağı sürüyor. Hala kentte yıkımlar yapılıyor.
Sur'da yaşayanlar için evlerine dönmeleri yerine Diyarbakır'ın başka ilçelerini, Türkiye'nin başka kentlerini işaret ediyor devlet.
Bu süreçte belki de en ilginç saptamalardan birini Mezopotamya Ermenileri Derneği Başkanı Arat Karagözyan yapıyor.
Başkanı olduğu derneğe ait belgeler altı aydan fazladır yasaklı olan mahallede kalmış.
Dernekle ilgili beyannameyi verebilmek için Valiliğin özel izniyle giriyor derneğin olduğu bölgeye.
Gördükleri karşısında dehşete kapılıyor Karagözyan:
"Binamız gitmiş. Bütün özel eşyalarımız gitmiş. Hiçbir şeyimiz kalmamış. Taşımız bile gitmiş. Taşımız bile yok edilmiş. 1915'te neyse bugün de o! 1915'te her şey talan olmuştu. Hala daha köyde dedelerimizden kalan tapulu tarlalarımızı bile süremiyoruz. Başkaları sürüyor. 1915'te bütün mallarımız mülklerimiz nasıl peşkeş çekildiyse şimdi de onu yaşıyoruz."

Bir İmroz sergisinden Rumların yaşadıklarına, bir panelden Cizre'deki vahşete, bir Ermeni'nin yaşadıklarından Sur'daki yıkıma kadar uzandık.
Aslında bu İttihat ve Terakki'den başlayıp Cumhuriyet'in ilk yıllarından bugünkü AKP iktidarına kadar 101 yıldır temel hiçbir değişikliğe uğramayan bir yaşanmışlık öyküsü.
Aynen Sur'un halini, kilisesini, derneğinin binasını gördükten sonra Arat Karagözyan'ın söylediği gibi:
"1915'te neyse, bugün de o!"
CELAL BAŞLANGIÇ | HABERDAR
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları




























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021