Celal BAŞLANGIÇ
Uzun bir aradan sonra Öcalan'ın İmralı'dan gönderdiği mesaj ve ardından yapılan tartışmalar müzakere masasını kimin devirdiğinden, 'çözüm süreci'ne ilişkin AKP'nin HDP ile yaptığı ortak yasa hazırlıklarına kadar pek çok konuya ışık tutuyor.
Diyarbakır’daki DBP İl Başkanlığı binası tıklım tıklım dolu.
“Öcalan’ın sağlık durumundan haber alıncaya kadar süresiz, dönüşümsüz açlık grevi”ne çıkan 50 seçilmiş Kürt siyasetçi, ziyaretçileri ve Mehmet Öcalan’ın İmralı Adası’ndan getireceği mesajı merak edenler heyacanla bekliyor.
Mehmet Öcalan kürsüye geliyor. Ağabeyi Abdullah Öcalan’la İmralı’da yaptığı görüşmeye ilişkin mesajları açıklamaya başlıyor.
Öcalan’ın mesajı kısa. Ama gerek mesajın kendisi, gerekse de sonrasında yapılacak olan tartışmalar önemli gelişmelere, bu zamana kadar bu denli somut bilinmeyen bazı gerçeklerin ortaya çıkmasına yol açıyor.
Birincisi, 15 Temmuz’daki başarısız darbe girişiminde bulunanların İmralı’da Öcalan’a yönelik bir saldırı amaçladıkları biliniyordu. Bu yüzden sağlık durumuna, yaşayıp yaşamadığına ilişkin ciddi endişeler vardı.
27 Temmuz 2011’den bu yana yani beş seneyi aşkın bir süredir avukatlarıyla görüştürülmüyordu. HDP Heyeti Öcalan’la son görüşmeyi yaklaşık 17 ay önce, 5 Nisan 2105’te yapmıştı.
Ailesi de Öcalan’ı en son 6 Ekim 2014’te, yani neredeyse iki yıl önce ziyaret etmişti.
Yani, Öcalan’ı en son gören HDP Heyetiydi ve üzerinden 500 günü aşkın bir zaman geçmişti.
İşte kardeşi Mehmet’in aktardığına göre Abdullah Öcalan’ın ilk mesajı “sağlık durumum iyidir” olmuştu.
Bu mesaj da DBP İl Başkanlığında 50 Kürt siyasetçinin sekiz gündür sürdürdüğü açlık grevini “şimdilik” sona erdirmesine yol açtı.
Öcalan mesajında “çözüm süreci” için hala aynı yerde durduğunu gösterip, “Barış” diyordu:
“Eğer devlet hazırsa iki adamını buraya gönderir, altı ayda bu sorunu çözeriz.”
Bu da Öcalan’ın uzun bir aradan sonra gönderebildiği mesajın ikinci önemli yanıydı.
Gelelim üçüncüsü ve en önemlilerinden birine…
ÇÖZÜM SÜRECİNİ AKP BİTİRDİ
Kürt sorunu müzakere sürecinden kanlı bir çatışmaya, kentleri yıkmacasına bir savaşa dönüştüğünden bu yana çok farklı çevrelerde tartışılan bir soru var:
“Çözüm sürecini kim bitirdi?”
Herkesin kafası karışıktı bu konuda. Aydınlar, yazarlar, ilericiler, bazı sosyalistler, Kürt sorununun barışçıl çözümünden yana olanlar bile zaman zaman “Ama…”lı cümleler kuruyordu:
“Ama hendekler, barikatlar…”
“Ama Ceylanpınar’da o iki polisi öldürmeseydi PKK…”
Gerçekten de “çözüm süreci”ni bitiren neydi?… Açılan hendekler ve kurulan barikatlar mı; PKK’nin patlattığı bombalar mı; yoksa Ceylanpınar’da iki polisin vahşi ve karanlık bir cinayete kurban gitmesi mi?…
Kurulmak üzere olan “müzakere masası”nı kim devirmişti? Kandil ve HDP’mi; yoksa AKP devleti mi?…
İşte Öcalan’ın 12 Eylül günü Diyarbakır’da açıklanan mesajı bu tartışmalara da yeni bir ışık tutuyor.
Öcalan’ın “çözüm süreci”ni kimin bitirdiğine ilişkin iki önemli cümlesi var. İlki, “Önceki süreci biz yok etmedik” diyor. İkincisi de, “15 gün sonra yine geleceğiz” diyerek yanından ayrılan “devlet heyeti”nin görüşmeleri kestiğini söylüyor.
Şimdi o günlere dönerek süreci izlersek, bunun ne anlama geldiği, Öcalan’ın “çözüm süreci”nin bitmesinden neden AKP devletini sorumlu tuttuğu daha net anlaşılır.
KIRILMA NOKTASI 28 ŞUBAT
Bir yandan çözüm için büyük umutlar doğuruyordu Başbakanlık Ofisi’nde AKP ve HDP Heyetlerinin bir araya gelerek açıkladığı “Dolmabahçe Mutabakatı”. Ama süreç içersinde anlaşılıyor ki tam da kırılma noktasıymış görünürdeki o “mutabakat”.
Zaten Dolmabahçe’deki masanın etrafında oturan iki hükümet üyesi AKP’linin ikisinin de bugün bakanlık koltuklarının yerle yeksan olduğunu görünce, o tarihin kırılma noktası olarak alınması fazla da şaşırtıcı olmaz.
“Dolmabahçe Mutabakatı”nda HDP Heyeti ile yan yana oturanlardan ne Yalçın Akdoğan bugün Başbakan Yardımcısı, ne de Efkan Ala İçişleri Bakanı.
Aslında bu “mutabakat”la izlenecek yol da belirlenmiştir. Bir yandan barış sürecinin omurgasını oluşturacak “Dolmabahçe Mutabakatı”nda yer alan 10 madde başlığının altı doldurulacak, diğer yandan oluşturulacak İzleme Heyeti gözetiminde görüşmeler başlayacak, diğer yandan da PKK kongresini toplayarak Türkiye’ye karşı silahları bırakacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu açıklamadan sonra girdiği konuyla ilgili sessizliğini 15 gün sonra 2015’in Mart’ında ilk kez Balıkesir’de bozuyordu:
“Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı, çıkardın. TSK’de var mısın varsın. Ne istiyorsun, daha ne istiyorsun?”
Belki de sürecin “Dolmabahçe Mutabakatı”ndan beklendiği biçimde gelişmeyeceğinin en önemli işaret fişeği bu açıklamaydı.
HDP Heyeti, sondan bir önceki kez 19 Mart 2015’te gider İmralı’ya. 2015 Newroz’una iki gün vardır. “Devlet Heyeti” de katılmaktadır bu görüşmeye.
HDP Heyeti üyesi ve Grup Başkan Vekili İdris Baluken, Öcalan’ın mesajını gazeteduvar.com.tr’ye değerlendirirken, 19 Mart 2015’teki İmralı görüşmesiyle ilgili ilginç bilgiler veriyor:
“HDP ile Devlet Heyetinin Öcalan’la yaptığı bu görüşmede net kararlar alınmıştı. 15 gün sonra yapılacak bir sonraki görüşmeye HDP ve Devlet Heyeti’nin yanı sıra İzleme Kurulu da katılacak, böylece resmi müzakereler başlayacaktı. Bununla birlikte PKK’ye kongre çağrısı gerçekleşecekti. Hatta İzleme Kurulu’nun yedi asil, üç yedek üyesi de belirlenmişti.”
İşte, Öcalan mesajında kullandığı “önceki süreci biz yok etmedik” sözünden kastettiği 19 Mart’taki görüşmeden 15 gün sonra İzleme Kurulu’yla gelmesi beklenen Devlet Heyeti’nin görüşmeleri kesmiş olmasıydı.
Öcalan’ın mesajını değerlendirirken Baluken, “Sayın Öcalan bir durumu bozdu ve sürecin AKP tarafından bozulduğunu ortaya koydu” diyor, “15 gün içinde heyetin gelmesini beklerken savaş konseptinin AKP tarafından sahaya sürüldüğünü söyledi. Bu, tarihi bir tesbittir. AKP, neden süreci bozduğunu, 15 günlük süre içinde neden İzleme Heyetini İmralı’ya göndermediğini açıklamak zorundadır. Özellikle Türkiye kamuoyunda da bazı aydın, yazar, barış ve demokrasi çevrelerinde, süreci kimin bozduğuyla ilgili kafa karışıklığı vardı. Sayın Öcalan bu kafa karışıklığını da giderdi.”
ÖCALAN: BU SON GÖRÜŞMEMİZ OLABİLİR
İmralı’nın da, Kandil’in de, HDP’nin de, hatta AKP Hükümeti ile “Devlet Heyeti”nin vardığı ortak iki nokta vardı; Birincisi İzleme Kurulu’nun katılımıyla müzakere görüşmeleri başlayacak, ardından Öcalan’ın çağrısıyla PKK kongreye giderek Türkiye’ye karşı silah kullanmama kararı alacaktı.
Daha önceki açıklamaları reddetse de Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da İzleme Kurulu’yla ilgili süreci 18 Mart 2015’te yaptığı açıklamada doğruluyor, beş altı kişinin yer alacağını, bu isimlerden bazılarının belirlendiğini, nihai kararı Başbakan Davutoğlu’nun vereceğini söylüyordu.
Ancak, 20 Mart 2015’te yaptığı konuşmada Akdoğan’ın bu açıklamasına göndermede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bambaşka şeyler söylüyordu:
“Ben gazetelerden okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim haberim yok. Şunu da çok net söylüyorum ben olumlu bakmıyorum.”
Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile bir gün sonra karşı çıkmıştı Erdoğan’ın “haberim yok” yaklaşımına:
“Ben bundan hoşlanmadım, bu hoşuma gitmedi, soğuk karşıladım, sıcak karşıladım beyanları kendi düşünceleridir. Hükümetimizin yürüttüğü süreç sorumluluk olarak hükümetimizin üzerindedir. Habersiz sayılması mümkün değildir.”
Öcalan’ın mesajının ortaya çıkardığı gerçek şu; çok az kişi farkındaydı ama “çözüm süreci” AKP İktidarı tarafından 19 Mart 2015’te yapılan görüşmenin ardından fiilen sona erdirilmişti.
Belli ki Öcalan bunu çok önceden farketmişti. 5 Nisan 2015’te yapılan son görüşmede HDP Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın söylediklerini şöyle aktarıyordu:
“Bu görüşme son görüşme olabilir. Devlet bu konuda gayri ciddi bir tutum içerisinde. Gerek siz, gerek Devlet Heyeti bundan sonra görüşmeye İzleme Heyeti ile beraber gelmezseniz bunun benim nazarımda hiçbir bağlayıcı yanı, resmi bir niteliği yoktur ve olamaz. Eğer İzleme Heyeti ile gelmezseniz siz de gelmeyi reddetmelisiniz.”
‘ÖCALAN’DAN HDP’YE VETO’ YALANI
Gelelim, Öcalan’ın mesajı sonrasında ortaya çıkan başka gerçeklere.
Bu tartışmayı başlatan Öcalan’ın mesajı sonrasında yaptığı açıklamayla Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak oldu.
Öcalan’la görüşmelerin kesilmesinden sonra bir yandan bazı AKP sözcüleri ve yandaş medya Öcalan’ın “çözüm süreci”ni bitirdikleri için hem Kandil’i hem de PKK’yi suçladığına ilişkin bir dezenformasyonu yaymaya çalışıyordu.
Daha Başbakan Yardımcısıyken, 24 Temmuz 2015’te savaş uçaklarının Kandil’i bombalayarak çatışmalı ortamı başlatmasından beş gün sonra, 29 Temmuz 2015’te Yalçın Akdoğan HDP’nin Öcalan adına yalan söylediğini iddia ediyordu:
“Öcalan bunları yakalasa ‘Her şeyi mahvettiniz’ diye sopayla kovalar, diye düşünüyorum.”
Bu dezenformasyona yandaş medya da katılıyordu.
Saray medyasının 22 Ağustos 2015 tarihli nüshasındaki haberin başlığı “Öcalan’dan İmralı Heyeti’ne veto: Hal hatır sormaya gelmeyin”
Gazeteye göre “PKK saldırılarıyla İmralı ziyaretleri askıya alınan HDP Heyetine Abdullah Öcalan’ın da açık tavır koyduğu ve çözüm sürecinin kesintiye uğramasına sebep olan gelişmelerden HDP’yi de sorumlu tuttuğu ortaya çıktı.”
Haber buydu. Ancak Öcalan’la ne HDP Heyeti, ne ailesi, ne de avukatları görüşebiliyordu. O yüzden bu haberi doğrulatmak imkanı yoktu.
İşte bu yalan, Öcalan’ın mesajı sonrası yaşanan tartışmalarda ortaya çıktı.
Başbakan Yardımcısı Kaynak, Öcalan’ın mesajını, sanki PKK, HDP’yle savaşıyormuş gibi “Öcalan HDP’yi değil, devleti muhatap almak istiyor” diye değerlendirdi. HDP Grup Başkan Vekili Baluken de Öcalan’la kardeşinin yaptığı görüşmeye ilişkin olarak o zamana kadar bilinmeyen bir ayrıntıyı açıkladı:
“Sayın Öcalan, Mehmet Öcalan ile yaptığı görüşmede neden avukatlarının ve HDP Heyeti’nin gelmediğini sordu. Bu diyalog, devletin tutanaklarına da geçti. HDP’yi muhatap almak istememesi bir yana, HDP’nin İmralı’da olmamasına tepki gösteriyor.”
AKP, HDP İLE ORTAK YASA HAZIRLADI
Öcalan’ın mesajı ile ilgili yaşanan tartışmalarda Başbakan Yardımcısı Kaynak’a yanıt veren HDP’li Baluken başka bir gerçeği de ortaya çıkartıyordu:
“Birlikte hazırladığımız yasaları nerede sakladıklarını açıklasınlar.”
Sadece İmralı’daki görüşmeler kesilmemiş 19 Mart 2015’ten sonra. Bir yandan da Ankara’da AKP İktidarı ile HDP’nin ortak yasa hazırlıkları varmış. Son aşamasına gelen o hazırlıklar da aynı tarihlerde hükümet tarafından sonlandırılmış.
Baluken’in verdiği bilgiye göre, HDP’nin AKP hükümeti ile yaptığı bu ortak çalışmaya İçişleri Bakanı Efgan Ala ile Devlet Heyeti katılıyor. Ortak çizilen çerçeveye göre iki yasa tasarısı üzerinde çalışma yapılıyor. Biri yerel yönetimlerin yetkilerini düzenleyen yasa tasarısı. Diğeri de sivil toplumla ilgili yasa.
Yapılması planlanan yasal değişiklikler ile ilgili ayrıntıları da aktarıyor Baluken:
“Yerel yönetimlerin yetkilerini alabildiğine genişleten düzenlemelerle ilgili bir çalışmanın neredeyse son noktasını koyma aşamasına gelmiştik. Eğitimden, sağlıktan, ulaşıma kadar bir çok konu yerel yönetimlere devrediliyordu. Bu yasal düzenlemeleri nerede sakladıklarının cevabını vermeliler. Aynı şekilde bütün toplumu baskı altına alan sivil toplum yasasıyla ilgili bir çalışma vardı. Örneğin DTK, mevcut düzenlemede Dernekler Yasası’na göre çalışıyor. Mesela bu sivil toplum yasası ile DTK gibi kuruluşların mevcut durumunu yasal güvence altına alacak çalışmalar yapıyorduk. Birlikte nihai aşamaya getirdiğimiz bu yasa çalışmasının da niye saklandığının açıklanması gerekiyor.”
Aslında Öcalan’ın mesajıyla, sonrasında yapılan tartışmalarla pek çok konu açıklığa kavuşuyor.
HDP, “çözüm süreci”nde yerel yönetimlerin yetkilerini genişleten yasa değişikliği hazırlığını İçişleri Bakanı Efgan Ala muhataplığında yapıyor. Şimdi daha net anlaşılıyor neden belediyelere kayyum atamadan önce Ala’nın İçişleri Bakanlığı görevinden alınıp yerine Süleyman Soylu’nun getirildiği.
Çünkü daha önce bölgede çalışmış, Kürt meselesine hakim bir mülki amir olarak, HDP ile yerel yönetimlerin yetkilerini arttırma yolunda ortak çalışma yapan bir İçişleri Bakanı olarak 24’ü DBP’li 28 belediyeye kayyum ataması gerçekten zordu Ala’nın. Yani “AKP’nin üst aklı”, dere değiştirirken at da değiştirmişti.
Şimdi şu tarihleri alt alta yazıp “çözüm süreci”ni kimin bitirdiğine karar vermek gerekiyor.
19 Mart 2015’ten sonra hem İmralı’yla yapılan görüşmeler, hem de HDP ile yapılan yasal değişiklik hazırlıkları kesiliyor.
7 Haziran 2015’te HDP barajı aşıp AKP’nin tek başına iktidar olmasını engellediğinde bölgede ne hendek var ne de barikat.
20 Temmuz 2015’te Suruç’ta IŞİD çeteleri Kobane’ye gitmek üzere olan sosyalist gençlerin içinde canlı bomba patlatıyor, HDP bileşenlerinden olan 30’dan fazla genç yaşamını yitiriyor.
22 Temmuz 2015’te Ceylanpınar’da iki polis öldürülüyor. Hala karanlıkta bu dosya. Çünkü davanın savcıları, ihbarcılar, ilk tutuklamaları yapan duruşma yargıcı FETÖ üyeliğinden şu anda cezaevinde.
24 Temmuz 2014’te de TSK uçakları, Ceylanpınar’da öldürülen iki polisi bahane ederek Kandil’i bombalıyor. Böylece bugün de içinde yaşadığımız çatışmalı süreç başlamış oluyor.
Artık müzakere masasını kimin devirdiğine, “barış süreci”ni kimin bitirdiğine bir karar verebilirsiniz değil mi? Ben çoktan verdim de…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021