Cemil ERTEM
Tam şimdi hükümete, daha doğrusu Erdoğan’a muhalefet eden sermaye çevrelerine bir bakmak gerektiğini düşünüyorum. Buraya bakmak ve bunun ekonomik, politik analizini yapmak çok önemli; sermaye statik bir zenginliği ifade etmez. Sermaye kavramı, iktisadi bir kavram olduğu kadar siyasi bir kavramdır da. Çünkü sermayenin niteliği, talepleri, yatırım alanları siyaseti doğrudan belirler. Örneğin konvansiyonel silah sanayinin besleyici sektörleri olan, demir-çelik, petro-kimya ve bunların finansını oluşturan banka sermayesi ağırlıklı sermaye yapıları, pazar için savaşan güçlü ulus-devletleri ister. Yaratılan ekonomik değere ağırlıklı olarak ulus-devletlerin el koymasını, devletin merkezi olarak büyümesini ve karar mekanizmalarının mümkün olduğunca merkezi ve anti-demokratik olmasını isterler.
Ancak 21. yüzyılın ilk yılları ile emekleme döneminden çıkıp yürümeye başlayan bilgi ekonomisine dayalı sermaye yapıları ise tam aksine, ademi-merkeziyetçi, görece demokratik ve zenginliğin merkezi devlete değil de, toplumun tümüne yayılarak, yeni, devletçi olmayan bir refahı tercih ederler. Bu sermaye yapısı ilkine göre, tekelleşmeyi her alanda istemez; bilginin (ana meta) paylaşılmasını tercih eder. Böylece küçük , tekel olmayan işletme yapıları, bilginin ana meta olduğu, yeni ekonomik sistemde, daha fazla yaşama şansı bulur.
İki sermaye yapısı
Tabii bu yaptığım bir genelleme; yani genel olarak böyledir demek istiyorum. Şimdi bu genellemeden yola çıkarak Türkiye’deki sermaye yapısına bakalım. Birincisi bildiğiniz gibi, devlet ve onun oluşturduğu ranta dayalı büyüyen, rekabeti sevmeyen, anti-demokratik ortamlarda -darbeler, vesayet dönemleri- yetişmiş bir sermaye var. Şimdi bu sermaye ve medyası, Erdoğan’a, özellikle 2008 yılından beri, doğrudan muhalefet ediyor. Bu sermaye yapısı tekelci bir özellik arz ediyor ve banka sermayesi yoluyla da, küresel düzlemde, bizim yukarıda anlattığımız, savaş ve ulus-devlet ekonomisini besleyen geleneksel sektörlere ve onların kirli finansına göbekten bağımlı... Bu sermaye yapısı, Türkiye’de, dünyada neocon diye anılan siyasi yapıyla da tam bu nedenle iç içe ve bundan dolayı da, Erdoğan’a karşı cepheden savaşıyor. Bu savaşın lokomotifliğini hangi tekellerin ve hangi medya grubunun yaptığını biliyorsunuz.
12 Eylül karanlığının sonucu...
Ancak, 17 Aralık tarihine kadar, ‘utangaç’ bir muhalefet yürüten sermaye çevrelerinin medyası da, 17 Aralık’tan sonra bu cepheye dahil olarak, cemaat medyası ile birlikte Erdoğan’a karşı vuruşmaya başladı. Şimdi Erdoğan karşıtı cepheye balıklama dahil olan bu sermaye yapısını Türkiye iyi tahlil etmeli.
Bu sermaye yapısı, ilkine göre oldukça yenidir. Bu ‘yeni’ yapı, seksenli yılların ortasından itibaren, darbenin kara ekonomisi içinde gelişen, doksanlı yıllarda da, doğudaki çatışma ortamının oluşturduğu mafya ekonomisi ile büyüyüp, yine doksanlarda, yağma olarak yürütülen özelleştirme furyası ile birikimini sağlayan sermayedir. Bu yapının kendisini aklamak için güçlü bir medya ağı hatta, görünen dışında da yönlendirdiği medya organları vardır. Örneğin solda gözüken, Türkiye’nin en eski gazetelerinden biriyle de ‘ilişkisi’ olduğu gibi, bir zamanlar Ergenekon’u deşifre eden, ancak şimdi anti-demokratik cephede faşist-ulusalcı bir pozisyon alan gazetenin de gizli finansörüdür bu sermaye yapısı.
Bu tür sermaye yapıları, hızlı büyürler ancak ne denli hızlı büyürlerse büyüsünler, devlete dayanarak da olsa, önce tüccarlık sonra sanayici olarak büyüyen geleneksel sermaye kadar hiçbir zaman sağlam olamazlar. Legal ortamlarda, daha doğrusu, temiz sularda büyümedikleri için, ağızlarındaki çürük diş sayısı sağlam diş sayısından fazladır. Hızla düşebilirler. Uzan bu konuda çok iyi bir örnektir, mesela...
Nasıl bugüne geldiler; ne istiyorlar?
Şimdi toparlayacak olursak bugün Erdoğan’ın şahsında AK Parti Hükümeti’ne, adeta bir savaş cephesi açarak muhalefet eden iki ana sermaye cephesi ve onun medya grubu var. Birincisi savaşa, (Osmanlı’nın, Britanya’nın başını çektiği emperyal devletlerce haritadan silinmesi) tek parti diktatörlüğüne, varlık vergileri ve 1955 gibi ayaklanmalarla azınlık sermayesinin yağmalanmasına, başta Kürtler olmak üzere ötekileştirmeye, geçmişten gelen bütün renkleri, halkların dinlerini, dillerini reddetmeye ve tek ırka dayalı faşist ulus-devlet kaynaklı sermayedir. Bu yapı, 1960, 1971, 1980, 1997 darbeleriyle palazlanmış, devlet içindeki gücünü artırmış ve oligarşi içindeki diğer rakiplerini de tasfiye ederek bugüne gelmiştir. Tam şimdi de, Avrupa’da Almanya kökenli yayılmacı Reich savaş-finans sermayesi ile ve Anglosakson kökenli neocon cephesiyle iç içe geçmiştir ve Erdoğan onlar için büyük düşmandır. Çünkü Erdoğan bu şekilde devam ederse onlar kaçınılmaz sonlarına daha önce varacaklardır.
Ortak dert: Enerji
İkinci sermeye yapısı da, 12 Eylül karanlığında ortaya çıkan, doksanların yağmasında ve savaş ortamında palazlanan mafyatik sermayedir. Bu yapı da birincisi gibi, anti-demokratik ortamları sever, açık, demokratik bir toplumda, sudan çıkmış balığa döner. Hele kalıcı barışın olduğu, ülkeye doğrudan yabancı sermayenin oluk gibi girdiği bir ortamda sallanmaya bile vakti olmadan batar. Şimdi dikkat ederseniz, bu ‘muhalif’ iki sermaye grubunun son yıllarda dikkat ettiği alan enerjidir. Türkiye’nin bir eneri habı olmaya doğru güçlü adımların atıldığı, Rusya’nın ve Almanya’nın Türkiye güney hattını açmasın diye çevirmediği dolap kalmadığı bir ortamda bu iki sermaye yapısını, Erdoğan düşmanlığında birleştiren de Rusya-Almanya ve Neocon stratejik ortaklığıdır.
Bu yapılar, Suriye’den, Kırım’a kadar ortaktır aslında. Erdoğan’ın Kürt sorununu çözüp, Musul-Kerkük hatta Basra kaynaklarını, Hazar kaynaklarını, hatta İran kaynaklarını, Türkiye üzerinden, Akdeniz’e indirmemesi için her şeyi yapmaya hazırlar inanın. Tabii tam şimdi, aynı nedenle, Kıbrıs sorununun çözülmesini de istemeyecekler.
İşbirlikleri...
Erdoğan düşmanı birinci sermaye yapısının Almanya ve Neocon işbirliği ağırlık kazanırken, özellikle enerjide, 12 Eylül’den sonra palazlanan ikinci sermaye yapısı da Ruslar’la yakın temastadır. Güney Gaz Koridoru’nun merkez ülkesi olarak, 2030’da Avrupa’nın gaz tedarikinde, Rusya’yı korkutacak bir rol oynayacak Türkiye’de sizce Ruslar’ın o dev enerji şirketi, medyası olan bir grubu istemez mi; bu grupta, yalnız bunun için bile, Erdoğan düşmanlığı yapmaz mı? Türkiye’de hiçbir şey göründüğü gibi değildir inanın buna... Görünen bu alçakların çıkarları için bizim çocuklarımızın öldüğü sadece... Artık dur deyin bunlara!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018