Ergun BABAHAN

AKP’nin hikayesi bitti
27.09.2015
1784

 Girit-Elunda

Küçük bir koyun tam girişinde küçük bir ada. Kale benzeri surlarla çevrilmiş, içinde tarihi binalar olan Spinalonga Adası. Girit’in görülmeye değer 10 yer listesindeki mekanlardan biri. Otelimiz tepeden Ege’nin mavi sularına ve tarihi yapılarla dolu bu adaya bakıyor.

Etraf, Yunanistan’dan, İngiltere’den, Amerika’dan tatile gelmiş turistlerle dolu. Hemen yakınlardaki adalarda yaşanan mülteci dramının etkilerinin pek hissedilmediği bir ortam.

Spinalonga, aslında Girit Adası’na bağlı bir yarımadaymış. Ancak Venedikliler Girit’i işgal edince, burayı kazarak ada haline getirmiş ve minik adanın üzerine bir kale inşa ederek Elunda Koyu’nun denizden saldırıya uğramasını neredeyse imkansız hale getirmiş. Osmanlılar’ın Girit’i aldıktan sonra buraya girmeleri ciddi bir zaman almış.

DEDİKODUNUN ROLÜ...

Bir dönem cüzzam hastalarının tecrit edildiği bir merkez olan ada, birçok roman ve filmde kendine yer bulmuş. Tepeden bakınca, adaya gün boyu Elunda’dan turist taşıyan tekneleri görüyorum.

Elimde de, Yuval Noah Harari’nin yazdığı Sapiens kitabı. Kudüs’te Hebrew Üniversitesi tarih bölümü profesörü olan Harari’nin “Sapiens: İnsanlığın Kısa Tarihi” isimli kitabı uluslararası çok satanlar listesine girdi. Coursera’dan bilgisayar üzerinden, Harari’nin bu kitabın konusunu oluşturan dersini de almıştım.

Harari’nin tezlerinden birisi, insan topluluklarının oluşumunda dedikodu ve hikaye anlatımının büyük önem taşıdığı yolunda. ‘Dedikodu sayesinde küçük topluluk bireyleri yakından tanımadığı diğer üyeler hakkında bilgi edinebiliyor ve onları etkileme yöntemleri geliştirebiliyor’ diyor Harari. Güç ilişkilerinin doğmasında dedikodunun büyük rolü var yani.

Diğeri ise, olmayan şeylere inanmayı sağlayan kurgu veya hikaye anlatımı. Güçlü hikayesi olan, hikayesine geniş kitleleri ikna edenlerin başarıya ulaştığını söylüyor. İnanan insanları rahatsız edecek bir söylemi var elbette burada.

YENİ HİKAYE ZAMANI...

Ancak, iktidara giden yolda hikaye anlatımı önemli tabii. Diğer insanların sizi dinlemesi, her dediğinize inanması ve yaptığınız her şeyin doğru olduğuna inanması, hikayenizin gücüne ve ikna kabiliyetinize bağlı.

AKP yola çıktığında güçlü bir hikayesi kadar, güçlü bir anlatıcısı vardı. Toplumun tüm kesimlerinin yasa karşısında eşit olacağı, kimsenin inancı, etnik kökeni, giyim-kuşamı yüzünden dışlanmayacağını ikna edici bir tarzda anlatıyordu.

Giderek güçlenen muhafazakar sermaye ve kentli orta sınıf karşısında kendisine ikna olmaya hazır bir kitle de vardı karşısında. “Yaradılanı severiz yaradandan dolayı” sözcüğü Türk, Kürt, Ermeni, Çerkez, Hristiyan, Müslüman, Alevi arasında bir ayrımcılık yapmayacaklarının net bir ifadesiydi.

Hikaye etkili, dinleyici hazır, anlatıcı güçlüydü. Ama iktidar hikayeyi bozdu, anlatıcıyı giderek daha az ikna edici hale getirdi. Hikaye tüm insanların kardeş olmasından, giderek çoğunluk haline gelen kimi insanların düşman olduğu haline dönüştü.

Artık kapsayan değil, dışlayan bir söylemi var ve dışlananların sayısı her geçen gün artıyor. Bu hikayenin sonu geldi ama yeni bir hikaye ve anlatıcı henüz ortaya çıkmadı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar