Ergun BABAHAN

MEDENİYETLER SAVAŞI
22.11.2015
1725

 Samuel Huntington’tan21’inci yüzyılın temel çatışmasının medeniyetler arasında olacağı tezini doğruladığını söyleyebileceğimiz bir dönemden geçiyoruz. Çin ve Batı medeniyeti arasında gerilim değil bu döneme damgasını vuran, dinler arasında yaşanan bir gerilim. 


İslam ile Hıristiyanlık arasındaki gerilim, İslam’ın savaşarak gelişmiş, Hıristiyanlığın ise bir imparatorluğun içinde doğmuş bir din olması kadar İslam’ın hayatın her alanını düzenlemesinden de kaynaklanıyor. Batı’nın Aydınlanma deneyiminden geçmemiş İslam coğrafyası ile ‘akıl’ı öne çıkaran Batı arasındaki uçurum terör olayları kadar Batı’nın ırkçı siyasetçileri sayesinde giderek açılıyor. 

Washington Post’un dünkü manşeti, nefret söyleminin Amerikan toplumunda ne kadar güç kazandığını ortaya koyuyordu. 

Obama’nın Suriye’den 10 bin mülteci alma kararına karşı, Temsilciler Meclisi’nde Demokratların da desteklediği bir düzenlemenin kabul edilmiş olması anti-İslam dalganın sadece küçük bir göstergesi. 

15 kadar eyalet valisi mültecileri kabul etmeyeceklerini açıklarken başkanlık yarışına katılan adayların sözleri gerçekten insanlık adına utanç verici. Emekli bir beyin cerrahı olan Cumhuriyetçi aday Ben Carson’ın şu sözlerine bakın: 

“Mahallenizde başıboş bir kuduz köpek dolaşıyorsa, bu köpek hakkında iyi bir şey düşünmeniz mümkün değildir. Büyük bir ihtimalle çocuğunuzu köpeğin yolundan çekeceksinizdir. Bu bütün köpeklerden nefret ettiğiniz anlamına gelmez, sadece aklınızı kullandığınız anlamına gelir.’’ 

Carson, bu benzetmeyi maalesef Obama’nın alacağını açıkladığı 10 bin Müslüman Suriyeli mülteci hakkında yapıyor. Trump ise Amerika’da yaşayan Müslümanlar için bir bilgi bankası oluşturulmasını ve bu insanlara dinlerini gösteren kimlikler verilmesini öneriyor. 

Florida Senatörü Marco Rubio ise saldırıları gerçekleştiren militanlara ‘Radikal İslamcı’ denilmemesini isteyen Hillary Clinton’ı eleştiriyor: “Bunu anlamam mümkün değil. Bu yaklaşım, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Parti üyesi olan ama kendileri şiddete bulaşmamış bazı Almanları gücendirmemek için Nazilerle savaştığımızı söylememek gibi bir şey.’’ 

Örnekleri çoğaltmak mümkün… Amerika gibi göçler sonucu kurulmuş bir ülkede bile Müslüman düşmanlığı böyle bir yükselişe geçmişken tarihsel olarak İslam’la çatışma içinde olan Avrupa’nın halini düşünmek bile korkunç olacaktır. 

Irkçılığın giderek artan biçimde İslam karşıtlığı şeklinde kendini dışa vurduğu Avrupa’nın tüm ülkelerinde aşırı sağın yükselişine, Müslümanlara yönelik baskı ve dışlamanın artacağı bir döneme tanıklık edeceğiz. 

IŞİD ve benzeri örgütlerin giderek artan terör eylemleri ırkçı siyasetçilerin elini güçlendirmek, toplumdaki histerik ruj halini tırmandırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. 

Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’nda Japonlara yaptığı gibi, Müslümanların kamplarda toplanmasını seslendiren politikacılar bile ortaya çıktı. 

Böyle bir tabloda Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği için müzakereleri sürdürmesini beklemek bir yana, Schengen vizesi uygulamasının daha da katılaşmasını görebiliriz. Türkiye’yi de çok zorlu bir dönem bekliyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar