Fehim TAŞTEKİN
Fransa aşırı sağa iktidar yolunu kapatmak için sağdan sola kolektif blokaj taktiğinin sonuna geldi. Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik (RN) dün düzenlenen erken genel seçimlerin ilk turundan zaferle çıktı. RN’e karşı refleksin zayıflaması sadece aşırı sağın yelkenlerini şişiren sosyal ve ekonomik sorunlara bağlanamaz. Yumuşatılmış faşizme şans veren kırılmada, blokaj partilerinin dolaylı olarak aşırı sağı normalleştiren söylem ve yaklaşımlarının da payı var.
Bir önceki dönemde sosyalistlerin sermayeye çalışan politikaları sayesinde gemi azıya alan liberal fetihçilik, yarattığı krizlerle aşırı sağa daha iyi top çevirebileceği sahalar açtı. Hem merkez sağ hem merkez soldan oy alan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ‘neo-liberal dönüşüm’ projesi elde patladı. Sarı Yelekliler, grev dalgaları derken sosyal huzursuzluktan aşırı sağ dalga yükseldi. Bunun yanı sıra aşırı sağı önleme adına geçmişte ‘mahkum edilmiş’ kimi söylemler yumuşatılmış formlarla yeniden üretildi. Kimlik, laiklik ve göç etrafında döndürülen tartışmalar aşırı sağla ilgili endişeleri geriletti.
***
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde RN’in yakaladığı sıçramaya yanıt olarak ulusal meclisi feshedip ülkeyi erken seçime götüren Macron’un bu hamlesinin hikmeti epeyce sorgulandı. "Risk almayı seviyor" ve "Başka bir hesap vardır" diyenler perde arkasını görmeyi bekledi. Halbuki RN’nin birinci geleceği aşikârdı. Deniliyor ki Macron nasıl olsa güvensizlik oylamasıyla karşı karşıya kalacaktı, hükümet zaten azınlıktaydı, o yüzden ilk zarı kendisi attı. Baskın seçimle muhalefeti hazırlıksız yakalamak istedi. Daha da önemlisi "cumhurbaşkanlığı seçimine kadar aşırı sağ hükümette denir ve yıpranır” hesabı yapıldı. Yıpratma sürecinin sermayenin adamı Macron’un gözetiminde olması mantıklı. (İki dönem görev yaptığından 2027’de de aday olamayacak.)
Solun farklı fraksiyonları ve çevreciler RN’in önünü kesmek için Yeni Halk Cephesi’ni (NFP) kurdu. İttifakta Sosyalist Parti, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Yeşiller ve Komünist Partisi yer aldı.
Macron'un partisi Rönesans ise Demokrasi Hareketi (MoDem) ve Ufuklar (Horizons) ile birlikte “Birlikte” ittifakını oluşturdu. RN’nin koltuk değneği ise merkez sağdaki Cumhuriyetçiler’in (LR) lideri Éric Ciotti ve LR’den bazı vekillerdi. Ciotti’in kendi partisini bölme pahasına RN ile paslaşması aşırı sağın normalleştirilmesinde hem gösterge hem de kolaylaştırıcı faktör. Böylece direnç noktalarında “Bunları da bir deneyelim, hem iktidar sorumluluğu ile köşeleri yontulur hem de boylarının ölçüsü alınır” değerlendirmesinin önü açıldı. Bu hata Hollanda’dan sonra Fransa’da tekrarlanıyor. Sonuçta RN sandıktan zaferle çıktı. Bir bariyer yıkılmış oldu. İlk sonuçlara göre RN koalisyonu yüzde 34, Yeni Halk Cephesi yüzde 28, Birlikte yüzde 20 ve Cumhuriyetçiler yüzde 10 oy aldı. RN’in meclis çoğunluğunu alıp alamayacağı ikinci turda belli olacak.
***
Bugüne nasıl gelindi? Fransa aşırı sağa nasıl teslim oldu? Faşizm kendi avatarını yaratarak geliyor. Her şeyden önce Marine Le Pen’le birlikte partinin değiştiği ve merkez sağa kaydığına dair bir görüntüye ihtiyaç vardı. Bunun için önce Pen’in, Nazi işgalinin acımasız olmadığını ve Holokost’un savaşta bir detay olduğunu savunan babası Jean-Marie Le Pen’den kurtulması gerekiyordu. Bu kadrolar işkence, infaz ve kaçırma gibi sömürgelerde işledikleri suçları bile ‘gerekli kötülük’ olarak görüyor. Marine Le Pen’le birlikte ‘Ulusal Cephe’ oldu ‘Ulusal Birlik’. Jean-Marie Le Pen’in Ulusal Cephe’yi eski Nazi işbirlikçileri, Waffen SS’in Fransız üyeleri, Cezayir’de kanlı eylemlere karışan Gizli Ordu Örgütü’nün (OAS) gediklileri ve neo-faşistlerle birlikte kurduğu bir sır değildi. Jean-Marie Le Pen’in partiden uzaklaştırılması makyaj operasyonu olarak algılandı. Bu dönüşümün sahiciliği sorgulansa da zamanla geçmiş bağlantılara dair kuşkuların sosyolojik ve siyasal karşılıkları azaldı.
İsrail’e güven vermesi gerekiyordu. Marine Le Pen 2011'de İsrail'e desteğini ilan ederken sağ kolu Louis Alliot’u da Tel Aviv'e göndermişti. Alliot, Yahudileri etkilemek için Batı Şeria'daki yaşa dışı yerleşimleri bile ziyaret etti. Tabii Yahudi karşıtlarının İsrail aşkı üzerinde de ayrıca durmak lazım. İsrailli liderlerin Avrupa’nın farklı ülkelerinde aşırı sağcı, neo-faşist, Holokost inkârcısı ya da Üçüncü Reich hayranı müttefikleri artık bizi şaşırtmıyor.
Geçen yıl Le Pen’in Gazze’deki soykırıma paralel olarak düzenlenen antisemitizm karşıtı yürüyüşe katılması Yahudiler üzerinde kısmen etkili oldu. Tabii Cezayir asıllı bir Yahudi olan Éric Zemmour daha fazla teveccüh görüyor olabilir.
Le Pen’in yürüyüşe katılmasına tepki gösterenler aşırı sağın normalleşmesine karşı son siperin yıkıldığını düşünüyordu.
Fransa Ulusal İnsan Hakları Danışma Komisyonu'nun 2022 tarihli raporuna göre RN’i destekleyenler arasında etnosentrizm yüzde 94, İslamofobi yüzde 73 ve antisemitizm yüzde 54 oranında seyrediyor. Ankete katılanların yüzde 18'i “Yahudilerin Fransa'da çok fazla güce sahip olduğunu”, yüzde 38'i “parayla özel bir ilişkileri olduğunu” ve yüzde 36'sı “İsrail'in onlar için Fransa'dan daha önemli olduğunu” düşünüyor. Le Pen’in İsrail’e desteği bu durumu biraz perdeliyor. Ama perdenin yırtıldığı yerler de oluyor. Mesela 2022’de Perpignan Belediye Başkanı Louis Aliot, bir meydana OAS’un liderlerinden Pierre Sergent'ın adını vermeyi önerdi.
Özetle RN’in İslam ve göçmen karşıtı kampanyası antisemit özünün üzerini örttü. Bu durum aşırı sağın Nazi iş birlikçiliğini ve yapısal antisemitizmini unutturdu.
***
Le Pen banliyölere hapsedilmiş ya da bölüşüm savaşında altta kalmış dezavantajlı kesimlere ulaşmak için başka bir maden keşfetti: Jordan Bardella. Aşırı sağın lideri birkaç yıldır ağırlıklı olarak İtalyan, kısmen Fransız ve Cezayirli köklere sahip bir aileden gelen Bardella’nın kanatlarıyla uçuyor. Bu şekilde göçmen ve yabancı karşıtlığı ‘entegre olamayan Müslüman, Arap ve Afrikalı’ aidiyetlerle kristalize ediliyor. Makul göçmen, makul olmayan göçmene karşı. İşe yaramadığı söylenemez. Göçmen ailelerden RN’e oy vereceğini söyleyenlere tanık olduk. İkilinin vizyonunda ulusal sınır kontrollerini artırmak, göç akışını düşürmek, göçmenlerin serbest dolaşımını sınırlamak, mültecilere yardımları azaltmak, geri göndermeleri kolaylaştırmak ve vatandaşlık almayı zorlaştırmak gibi hedefler var.
Partinin kravat stratejisine uygun olarak şık giyinen, düzgün konuşan, ‘TikTok’ kullanan ve gençlere seslenen Bardella, Le Pen’in dolduramayacağı boşluklara giriyor. Le Pen, Paris’in zengin banliyölerinden birinde ‘şatolu’ geçmişiyle siyasal burjuvazinin zirvesinde otururken Bardella 1995’te Drancy/Seine-Saint-Denis/ gibi sersefil bir banliyöde doğmuş, bütün çelişkileri iliklerine kadar yaşamış biri. İkili partide bir kontrast oluşturuyor. 2005'te sağcı Nicolas Sarkozy’nin “pislikler” dediği gençlerin banliyölerinde yaktığı ateşten etkilenmiş. Ama sorunların çözümüne kafa yormak için kendini aşırı sağa atmış. 23 yaşındayken AP seçimlerinde partinin listesine liderlik etti ve 2022'de Le Pen'in halefi seçildi.
Avrupa Birliği (AB) karşıtlığı ile birliğin motor güçlerinden birinde dümene geçmenin imkansızlığını gördüklerinden AB ve Euro bölgesinden ayrılmak yerine Brüksel’e tekme atmaya karar verdiler. Finans-kapitalin biçimlendirdiği AB’nin bürokratik saltanatına karşı daha ulusalcı, daha egemenlikçi bir tutumla yaklaşıyorlar. Radikal sol da aynı yerden vuruyor. Ukrayna konusunda da Macron asker göndermeyi tartışmaya açtığında RN, Kiev'e yardımları savunma silahları ile sınırlamayı, uzun mesafeli füzelerin teslimatını durdurmayı savunmuştu.
Bardella “AB’ye karşı değilim” diyor ama AP’deki toplantılara katılmayan hayalet parlamenter olarak birliğe verdiği değeri gösteriyordu.
Merkeze kayan parti görüntüsünü yakalamak için yaptıkları bir diğer uyanıklık AP’deki müttefikleri Almanya için Alternatif'ten (AfD) uzaklaşmaları oldu.
***
Sermaye çevrelerinin bir kısmıyla fingirdeşseler de hala küreselci ve büyük ölçekli şirketlerin kuşkularını giderebilmiş değiller. Sermayenin kontrolündeki medya ‘aşırı’ tanımıyla yıllar içinde hem solda Boyun Eğmeyen Fransa hem de RN hakkında ‘korku’ ve ‘kuşku’ yaratmayı başardı. Fakat aynı hakim medya göçmenler, yabancılar ve Müslümanlar hakkında aşırı sağın heybesinden aşırdığı kavramlarla gündemi yoğurarak RN ve Reconquête’in normalleşmesine hizmet etti. Daha da önemlisi Le Pen, Aksa Tufanı sonrası İsrail’e verdiği açık destekle medyada ödüllendirildi. Ekranda ‘demokrat lider’ muamelesi görürken iki devletli çözümü desteklese de Filistin devletinin tanınması çağrısını “Hamas terörünü meşrulaştıracağı” gerekçesiyle reddetti.
Le Pen ve Bardella’ın gördüğü ilgi aşırı sağın kitleler nezdindeki algısını değiştirdi. AP seçimlerindeki sonuçlar üzerine medya eski ayarına dönse de RN sörfüne devam ediyor: Geçmişte aşırı sağa oy verip de kınanmamak için bunu gizleyenler artık rengini belli etmekten çekinmiyor.
***
Bu değişimin birincil sorumlusu iktidar. Macron, bir zamanlar Charles de Gaulle'ün komünistlere karşı kullandığı “ayrılıkçılığa karşı ulusal birlik” diskurunu yeniden keşfetti. Sosyalist Parti’nin eridiği zeminde yükselen bir lider olarak solun büyümesini önlemek için ‘aşırı’, ‘ayrılıkçı’, ‘islamo-gauchist’ ifadelerini çok fazla tüketti. Macron erken seçime giderken de aşırı sağ ve solun ülkeyi iç savaşa sürükleyebileceğini öne sürerek ‘ulusal birlik’ kartına oynadı. Korku salma stratejisi de başarısız oldu.
‘Ayrılıkçılık’ ve ‘bölücülük’ sömürgelerin direnişini mahkum eden, Müslüman, Arap ve Afrikalılarla ilişkilendirilmesi çok kolay olan eski bir kavramsallaştırma. Çalışan kesimler aleyhine düzenlemelerle sokakları alevlendirirken Macron kimlik tartışmalarıyla gündemi değiştirdi. Özellikle Müslüman azınlığın hakim kültürle ayrışma noktalarına ‘ayrılıkçılık’ ve ‘paralel yaşam’ yazılı tehlike tabelaları astı. Nazi iş birlikçileri ve sömürgecilerin kavramlarıyla aşırı sağın geriletilebileceği yanılgısına düştü. Bu yaklaşıma direnen sol ise ‘islamo-gauchist’ olarak itibarsızlaştırıldı.
Evet dışarıda etkili olabildiği bütün coğrafyalarda dini, mezhebi ve etnik ayrımlar üzerinden siyaset kuran Fransa kendi içindeki çeşitlilik karşısında ‘renk körü’ olmaktan gurur duyuyor. Bunu ulusal birlik adına yapıyor. Macron “ayrılıkçılık” ifadesini “etnik ve dini temelli kategorizasyonlara karşı yaptığını” savunuyor. Beri taraftan Arabofobik ya da İslamofobik söylemler kamu otoritesi tarafından antisemitizm gibi kınanmayı gerektirmiyor. İkili siyaset aşırı sağın eşiği aşmasını kolaylaştırdı.
***
Solun sorumluluğu yok mu? Elbette var. İşçi sınıfını aşırı sağa kaptırmak ne demek? RN işçilere de nüfuz ediyor. Güç birliği yok. Boğun Eğmeyen Fransa lideri Jean-Luc Mélenchon’un sol içindeki ‘otoriter’ ve ‘bölücü’ tarzı ciddi bir sorun. Yeni Halk Cephesi de zoraki bir birlik. RN gibi bir korkuluk olmasa bir araya gelme şansları yok. Geldikten sonra da epeyce kavga yaşandı. Ukrayna savaşından Orta Doğu’ya kadar pek çok alanda tercihleri uyumsuz. Gerçi ittifak kurulunca Gazze ve Ukrayna konusunda merkeze doğru bir dil değişimi görüldü.
Macron’u saraya taşıyan eski sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Yeni Halk Cephesi’ne katılması kadar sol açısından daha trajik ne olabilirdi ki? Muhtemelen aşırı solun yükselişini tehlikeli bulan patronların fısıltılarıyla sahneye döndü. Bunlar açısından aşırı sağ küresel sermayenin çıkarlarını temin edecek bir dönüşüme sokulabilir ama radikal solun arz ettiği tehlike göze alınamaz. Ama orta yolun yolcuları korktukları tablo ile karşılaştılar: İkinci turda ağırlıklı olarak ‘aşırı sağ’ ile ‘aşırı sol’ arasında tercihe zorlanacaklar.
***
Bardella mecliste çoğunluğu yakalamaları halinde başbakan olacağını söylüyor. Le Pen ise 2027’de cumhurbaşkanlığı koltuğu için bekleyecek. Hayallerinde ‘yürütme çifti’ olmak var. İkinci turda çapraz ittifaklar gelişir de çoğunluğu yakalayamazlarsa ne olacak? Acımasız bir siyasi ikilem var. Her halükarda sonuçlar bir ‘Cohabitation’ senaryosuna açılıyor. Élysée Sarayı ile hükümet arasında bir bilek güreşi yaşanacak. ‘Cohabitation’, RN için mi Macron için mi bir tuzağa dönüşecek? Olası RN hükümeti, Macron’u cumhurbaşkanlığı için erken seçime gitmeye zorlarsa ne olacak? 1997-2002 arasında Jacques Chirac ile Lionel Jospin arasındaki son ‘Cohabitation’ örneğinde birbirini bitirme motivasyonu yoktu. Bu sefer gerilimli olma ihtimali çok yüksek ve Le Pen’in taraftarları daha kalabalık. Sağdan sola kolektif başarısızlığın sonucunda faşizm avatarlarıyla dönüyor. İktidar için dönüştürülmüş, sulandırılmış, normalleştirilmiş ama faşist özüyle hesaplaşmamış bir hareket hayalleriyle buluşuyor.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025