Ferhat KENTEL
Hilal Kaplan kilisede dua etmiş; Erdoğan’ın eşi Emine Hanım bir Süryani kilisesini ziyaret ederken mum yakmış; generalin biri Kudüs’te Ağlama Duvarı’nın önünde dua etmiş; Gülen’in sağ kolu Cemal Uşşak Papa’nın elini öpmüş, Erdoğan Hikmetyar’ın dizinin dibinde oturmuş… Tabii ki daha başkaları da vardır…
Bunlar fotoğraflarla, kamera görüntüleriyle “belgelenmiş”… Hangi belge düşman kampı vurmak için elverişliyse, üzerine atlıyor memleketimizin güzide siyasileri, gazetecileri, manşetçileri…
Hepsinin mantığı tıpkı bar kapılarında magazin haberi peşinde koşan paparazzilerinki gibi… Gerçi paparazziler daha masum; çünkü her zaman olmasa bile peşlerinde koştukları “san’atçı taifesi” ile bir tür “al gülüm ver gülüm reklamcılığı” yapıyorlar.
Ama siyasi kültürümüzün siyasi paparazzileri artık ahlak adlı bir mevzuu toptan silmişler kafalarından.
(Bu arada bir parantez açıyorum: Her tarafta belden aşağı fotoğraflar gırla giderken, bazen de aranan fotoğraflara bir türlü ulaşılamıyor. Hatta bazen fotoğraf falan olmadan da fotoğraf etkisi yaratmaya çalışanlar var: Mesela ısrarla, dönüp dolaşıp “Camide içki içtiler!” diyerek…
Gürbüz Özaltınlı’nın da bu sitedeki yazısında belirttiği gibi, neden camide içki içenlerin fotoğrafları, Kabataş’ta taciz edenlerin fotoğrafları veya kamera görüntüleri yayınlanmaz diye sormak cesaret istiyor ama gene de sormaya kalktığınızda çok duyarlı ve sorumluluk içeren hazır bir cevap geliyor: “O görüntüler yayınlanırsa millet galeyana gelir; ortalık altüst olur!” Doğrudur, böyle bir ihtimal çok yüksek…
Peki ama… Her türlü galeyana getirmek için her türlü fotoğrafın yayınlandığı, belden aşağı faaliyetten hiç sarf-ı nazar etmeyen bu korkunç paparazzi siyasi kültürde tam da bu meselede aniden sorumluluk dalgaları mı kuşatıyor ortalığı?
Öte yandan, “bir taciz olayının” olduğu çok belli; çünkü aynı dönemde bir sürü hasta ruhlu adam (ya da kadın) tarafından başörtülülere tacizler yapıldı ve bunu bilmeyen yok. Peki ama… Kabataş’taki o “gerçeküstü taciz” olayına dair görüntü varsa, polisin elinde var değil mi? Öyleyse şu Kabataş sapıkları neden yakalanamadı bir türlü? Ya da şu soru makul değil mi: Taciz olayına bir türlü ikna olmayan iki-üç tane siyasal lidere, iki üç tane mühim cinsinden gazeteci, köşe yazarı adamına görüntüleri neden gösterip bitirmiyorlar bu tartışmayı? Parantezi kapatıyorum).
Paparazziler patronlarının en has adamlarıdır. Çünkü patronlar en çok onlar sayesinde para kazanırlar. Çünkü en iç gıcıklayıcı, en pornografik haberleri onlar yaparlar. İşte Türkiye gibi, kalpleri ve bilinçleri örselenmiş, yaralı insan nüfusunun hayli yüksek olduğu bir memlekette bu mesleğin “siyasi” versiyonları, beslenmiş oldukları siyasal kültüre en uygun iç gıcıklayıcı ürünleri bol miktarda sunarlar ve patronlarının hırslarını da çok güzel tercüme ederler.
İşte “Gezi”, bu paparazzilerin sürekli iştahını kabartan, sürekli bir yerlere “çakmak” için başvurdukları bitmez tükenmez bir kaynaktır.
Onlar Gezi’ye çakmak için her fırsatı değerlendirirler, çünkü Gezi gerek teorik düşüncemizi daha çok uzun yıllar tahrik edecek, gerekse pratiklerimizi uzun süre etkileyecek zengin bir “tecrübe”dir. Ve bu paparazzilerin (ya da paparazzileşen yeni seçkinlerin) ezberlerini altüst eden, bu yüzden de sahip oldukları kalıplara dört elle sarılmalarına ve hızla “kapkara” etiketi yapıştırmalarına neden olan, rahat bozucu bir sosyal harekettir.
Aslında Gezi baştan aşağı bir “rahat bozma”dır. Tam olarak kimseyi tatmin etmeyen, her türlü yoruma açık olan, her türlü yorumun yapılmasına izin veren; hem “devrim” diyenlerin, hem “karşı-devrim” diyenlerin malzeme bulabileceği bir “anlam deposu”dur.
Evet, Gezi’de bir “devrim” oldu ama bu ona “devrim” diyenlerin dediği cinsten bir devrim olmadı. Hiçbir şey “devrilmedi”; yeni bir rejime geçmedik; hatta tam tersine “devrim” diyenlerin netleşmiş bir hedefi olarak Erdoğan ve hükümeti Gezi’den daha da güçlenerek çıktılar.
Ancak “karşı-devrim” diyenler ise Gezi’den hiçbir şey anlamadılar. Onlar Gezi’nin yarattığı anlam bombardımanı karşısında tam anlamıyla çuvalladılar. Bu kadar “karmaşık” bir şeyi ancak basitleştirerek, kendileri ve pornografik anlatımlarını satacakları kitleler için“anlaşılabilir” ve “satılabilir” kılabilirlerdi.
Bu paparazzilerin Gezi’ye sürekli çakmak istemeleri de bizzat Gezi’nin bu bitmez tükenmez, birbirini tetikleyen, sürekli düşünmeye iten çoğul anlamlarındandır. Bu paparazziler –bütün iddialarının tersine- Kemalist rahleden geçtikleri için bu kadar karmaşık bir yapıyı ancak, Hilal Kaplan’a, Cemal Uşşak’a, Emine Erdoğan’a yaptıkları gibi, “şeytanlaştırarak” sunabilirlerdi.
Devamını bir sonraki yazıya bırakarak sadece şunu söyleyerek bitireyim. Gezi “ne o, ne o…”,“o da değil, bu da değil…” veya “şudur”, “hayır budur” türünden ya da “nedir ne değildir?” bilgiçlikleriyle ahkâm kesilecek bir hareket değil; Gezi’yi Gezi yapan “hem o hem o…” dedirten, “çok bağlaçlı” bir çokluk halidir…
Ve Gezi’nin birilerini deli eden, onların teorilerine sığmayan, bu yüzden olayı felaket ilân edip, kendi teorilerinin felaketini görmemelerine neden olan, paparazzilerin sinirlerini çok bozan özelliği de “sözün ele geçirilmesi”dir…
http://serbestiyet.com/geziye-cakmanin-dayanilmaz-hafifligi-ya-da-paparazzilik/
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020