Güldalı COŞKUN

Güldalı COŞKUN
Güldalı COŞKUN
Tüm Yazıları
Evrensel olan nedir?
4.02.2018
1384

 Farklı medeniyetleri, tek bir medeniyetin ortaya koyduğu ölçülerle doğru okuyup, anlayabilir miyiz?

Evrensel nedir, kime neye göre evrensel? Güç, para ve teknoloji mi belirleyici oluyor evrensellik tanımında?

Bir örnek verecek olursak; Japon toplumunu tanımak ve anlamak için, örneğin Fransız sosyologların tezleri, teorileri, çalışmaları, bizim için yeterli mi?

Kültürel Irkçılık ile evrensellik arasında bir ilişki var mı?

Bunları sahiden merak ediyorum. M. Belge, A. İnsel gibi hocalarımızın bu konularda ne düşündüğünü bilmek isterdim.

En basit tanımıyla, tüm insanlığın yararına olan şeyler, ortak değer diyelim.

Tüm din ve ahlak öğretileri, iyiyi, güzeli ve erdemi salık verir.

Dürüst olmak, hak yememek, hırsızlık yapmamak, yalan söylememek, tüm insanlık için ortak değerler değil mi…

Yani; en ilkel kabilelerden tutun da en gelişmiş toplumlara kadar bu değerlere itiraz edecek kimse yoktur.

Nihai amaç, birey olarak da toplum olarak da daha mutlu olmak aslında. Nedir, mutlu eden dersek; iyi ve güzel şeyler deriz. Deriz de sorun da burada başlar.

İyi ve güzel ne? Kime göre iyi?

Gelin bunu ülkelere, kıtalara veya medeniyetlere göre sorgulayalım dediğimiz zaman, tüm çatışan ve savaşanların her birinin, kendisi için “iyiyi” istemesi olarak karşımıza çıkar.

Belki de dünyadaki insanları, ırklara, sınıflara ve kültürlere bölmemiş olsaydık, asıl o zaman gerçekten temel veya evrensel olanı yakalayabilirdik.

Bunun dışında, tarihsel süreç içinde öne çıkmış herhangi bir medeniyetin ortaya koydukları değerlerin evrensel olduğunu söylemek ne kadar doğru.

Kendi medeniyetlerinin sınırları içinde, halklarına uygun gördükleri iyi ve güzeli, başka insanlara hak gördüklerine emin miyiz?

Her gittikleri yere sahiden demokrasi mi götürüyorlar yoksa bunu bir araç olarak, kendi mutlulukları için mi kullanıyorlar?

Kuşkusuz öyle. Öyle olmasaydı, ülkeleri darbelerle yönetmeye kalkmaz, darbecilerle işbirliği yapmaz, Arap diktalarıyla uyuşamazlardı.

Gerçekten, kendileri için olan “iyiyi” bizler için istemeleri demek, kendilerinin pastadaki paylarının küçülmesi demek.

Dünyadaki kaynakların çoğunu kendine isteyen bir medeniyet, gerçekten medeni midir? Yoksa aslında, bütün göstermelik “medeni” kuralların yanında yaşadığımız bir orman kanunu düzeni midir?

Durum bu ve tersine çevirmenin güçlüğü karşısında biz ne yapmalıyız?

Aydınlar ve bilim adamları asıl bu konularda kafa yorar çeşitli perspektifler sunarsa dünya barışına katkıları olur. Bunu yapacak olan aydın, öncelikle kendi bulunduğu toplumun kültürü ve değerlerini bilmeden, evrensel dediği Batı değerleri arasında bir köprüyü kurabilir mi?

Kuramadığı ortada. Çünkü, o medeniyetin ona taktırdığı oryantalizm gözlüğünden kurtulamıyor. Böyle olunca da toptan bir bakışla, tanımadığı halkının değerini hedef alıyor ve yok sayıyor.

Oysa, orman kanunlarının hüküm sürdüğü bu dünyaya katlanma şeklidir o burun kıvrılan değerler. Senin küçümsediğin İslâm coğrafyası için dini, protest bir duruştur ormanın vahşilerine karşı.

Bunu kavradığında, yani dinin salt din değil aynı zamanda bir kültür, bir başka medeniyetin tasavvuru olduğunu gördüğünde, şüphesiz daha orijinal bilgi üreteceksin.

Ne yapıyor aydınımız; bizi Batı’nın sosyologlarıyla okuyor. Elbette, onları yok saymamalı ve kesinlikle yararlanılmalı hem de ta ilk çağ filozoflarından başlayarak.

Ancak Marx’ın; “Din halkın afyonudur” sözünü kendin için kutsal hadis gibi kabul edip, başkalarının kutsalına saygı duymuyorsan, eleştirdiğin aslında kendinsin ve farkında bile değilsin. Kime ne faydan olacak ki!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar