Lale KEMAL

Derin devletin Dersim masalı
26.11.2014
1558

 Türkiye’de tartışılan konuların ucu ne zaman derin devletin, vesayetçi anlayışın yaptığı vahim hatalara dayansa genç, yaşlı neferleri kafayı uzatıp canhıraş savunmaya geçiyorlar.

Savunurken de çirkefleşip, saldırganlaşıyorlar. İktidarın, CHP’nin tek parti döneminde meydana gelmesinden hareketle bu partinin şimdiki uzantısını siyaseten zor duruma düşürmek için Dersim katliamından dolayı özür dilediği ve şimdilerde de yaklaşan genel seçimler öncesi bu trajik olay üzerinden siyasi kazanç arayışları içinde olduğu bir hayli açık. Böyle olmasaydı, örneğin, iktidar, Uludere/Roboski’de 34 Kürt vatandaşın Türk F-16 uçaklarıyla yanlışlıkla dense de sonuçta öldürülmüş olmalarından dolayı özür diler, sorumlularından hesap sorardı. Özür vicdanları kısmen rahatlatsa da hesap sorulmadığı, katliama maruz kalanların yakınlarının acılarını biraz olsun hafifletici önlemlere başvurulmadığı sürece ülke huzura ve istikrara kavuşmaz. Toplumsal barışı da unutun.

Bugünkü Tunceli ve havalisi olan eski adıyla Alevi, Kürt nüfuslu Dersim’de, 1937-1938 yıllarında, devletin, aşiretler arasındaki anlaşmazlıklar sonucu çıktığı iddia edilen ayaklanmaları bastırmak bahanesiyle bölgeyi asimile etmek adına çocuk, kadın demeden insanları katlettiği Dersim trajedisinde, kimi kaynaklara göre, 13 bin ve üstünde insan öldürülmüş, 12 bin kadarı da zorunlu göçe tabi tutulmuş.

Eski Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarında yer alan, “Mağaralara iltica etmişlerdi (Dersimliler). Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler…” ifadeleri olayın zalimliği ve korkunçluğunu da gözler önüne seriyor. (16 Kasım 2008, Taraf, Ayşe Hür, 1937-1938’de Dersim’de neler oldu?)

Kimi siyasilerin ve öğretim üyesi kılığındaki derin devlet güdümlü şahısların, Dersim’de insanların kıyılmasını inkâr üzerine kurulu insan zekâsıyla alay eden tezleri, bu katliamın kurbanlarının yakınlarını kim bilir ne kadar derinden yaralıyordur.

Öğretim üyesi kılığındaki derin devlet uzantılarından onlarca yıl Ermeni tehciri meselesinde de çok çekmedik mi?. Kurulu düzenin, vergilerimizden kesip bol keseden aktardığı paralarla yazdırdığı 1915 yılında ne olduğuna dair ısmarlama kitaplar,  zerre kadar itibar edilecek nitelikte olmadı, Türk’ün Türk’e propagandasından öteye gitmedi.

Kurulu düzenin, ‘dağda yürürken kart kurt sesi çıkaranlar’ şeklinde Kürtleri tanımlama gibi irrasyonel fikri hepimize empoze etmiş olmaları, aksinin suç teşkil ettiği bir vakıa değil midir?

Her ülkenin tarihinde insanlık adına utanç verici olaylar olmuş ama bu ülkeler özür dilemeyi bildikleri gibi hesap da sormuşlar, böylece trajik olayların tekrarını önlemişlerdir.

Son haftalarda televizyon kanallarında Dersim konulu açık oturumları izlediğimde, yukarıda vurguladığım hususlar hep aklıma geldi. Zira programın kimi konukları, inkâr üzerine kurulu, derin devletin format attığı bir zihin yapısıyla Dersim katliamını haklı çıkarır tezler üzerine odaklanıyorlar. Tersini savunanlara yönelik kimi zaman hakaret içeren üslupları bana hiç yabancı değil. Zira derin devletin üslubu da böyledir.

Televizyon kanallarının, bir konuyla ilgili farklı görüşleri tartıştırmak adına marjinal isimleri konuk ediyor olmaları son derece yanlış. Artık Türkiye, fikirleri farklı da olsa referansları demokrasi olanları tartıştırmalı. Doğruları inkâr edenler bırakın marjinal kalmaya devam etsinler, bunların yalan üzerine kurulu masallarıyla millet zehirlenmesin. [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    19.10.2012 14:58

    türkiyede sözde demokrasiye yani çok partili hayata geçişten beri kurulan tüm partiler sisteme muhalif olarak kurulur iktidara gelince de sistem partisi olur, AKPnin yaptığı da bu.. onlar için kral öldü yaşasın kral....

Yazarlar