Seçim sonuçlarını sadece siyaset uzmanları değil asıl siyasi partilerin enine boyuna değerlendirmesi gerekiyor.
Özellikle de CHP'nin... Yüzde 26 oyda kalan CHP'de yine klasik "kalkışma" hareketleri başladı. Eski siyasi aktörler "başarısızlığın" bedelini ödetmek için harekete geçtiler.
Hedefteki isim de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan çok partinin ikinci adamı Gürsel Tekin... Tekin'i parti içi muhalefetin hiçbir kesimi sevmiyor. Görevini sürdürdüğü sürece de tepkiler giderek büyüyecek.
Misyonunu dolduran muhalefetin en azından Gürsel Tekin'i kurban verdirmeye gücü yeter mi doğrusu pek ihtimal verilmiyor. Şu aşamada Kılıçdaroğlu ve yönetimi Tekin'in arkasında duruyor. En azından şimdilik muhalefetin "kurban istiyoruz" talebi havada kalacak gibi...
Ne kadar dayanırlar bilinmez ama rahat görünüyorlar.
Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran şöyle diyor:
"Sonuçları partimizle değerlendireceğiz. Zaten 7 ay sonra olağan kurultay var. Hem daha demokratik bir tüzük, hem de önseçimli bir süreçle demokratik bir kurultay yapılır. Şu aşamada bir kurultaya gerek yok. Sık sık kurultay yapan bir parti olmaktan kurtulmalıyız artık..."
İşindoğrusu CHP yönetiminin böyle düşünmesini sağlayan bir zemin de var. Deniz Baykal'ın yeni bir lider arayışı yok. Önder Sav ve çevresinin ise çıkaracağı birkaç ismin etkili olmayacakları biliniyor.
Bu durumda Kılıçdaroğlu, Baykal'a daha yakın durarak bu iç depremi atlatacak ve belki de merkez sağın, Ergenekon sanıklarının partiye artı katmadığını görerek, CHP'yi biraz daha sola çekecek.