Markar ESAYAN
AK Parti hükümetleri Kürt vatandaşlarımızın haklı hak taleplerini ciddi bir sorun olarak önceledi. Ancak, PKK ve müesses nizam örgütün kendisi Kürt ve PKK sorunlarını üst üste çakıştırmayı başarmıştı. Çünkü gerekli olan toplumsal meşruiyet buradan üretilecekti.
Ancak bu iki meselenin birbirilerini etkileyen ama farklı iki sorun olduğu zamanla anlaşılacaktı.
Kürt açılımları ve peşinden gelen Çözüm Süreci'nde, Kürt vatandaşların talepleri ile PKK'nın amaçları arasında anlamlı hiçbir örtüşmenin olmadığı gittikçe açığa çıktı. Eğer sorun Kürtlere dönük eski devletin kabul edilemez şiddet, sindirme, asimilasyon pratikleri idiyse, AK Parti hükümetleri bu konuda ciddi reformlara girişmiş, yasal ve fiili olarak Kürt ve Kürtçe inkârını ayaklar altına almıştı. Çözüm Süreci'nde ise, örgütün İmralı'daki lideri ile devlet kurumları üzerinden silahların bırakılması yönünde ciddi mesafeler alındı.
Bu durumda, eğer PKK'nın amacı Kürtlerin hak talepleri ise, siyasetin güçlendiği, inkârın sona erdirildiği ve arta kalan sorunların da çözülmesi yönünde sivil/barışçı yolların hiç olmadığı kadar açık olduğu bir ortamda, örgütün bu sürecin meydana getirdiği sivil ve siyasi kanallara HDP üzerinden yerleşmesi, yani silahları bırakması gerekirdi.
Ancak, bizzat PKK/KCK yöneticilerinin, mesela 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra Murat Karayılan'ın açıklamalarından, PKK'nın Çözüm Süreci'nden hiç hoşlanmadığını, aslında 2012 sonu itibarıyla Türkiye'ye nihai savaş açmayı planladığını öğrendik. Karayılan Çözüm Süreci'ne hazırlıksız yakalandıklarını ve Öcalan'a açıkça karşı çıkamadıklarını söylüyor, “Pişmanız, yanlış yaptık” diyordu.
Bu noktada Kürt vatandaşlar ile PKK ve HDP'nin beklentileri, amaçları ve dünyalarının ne kadar farklı olduğunu görüyoruz.
Bu farkı Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da yaşayan Kürtler zaten çok iyi biliyorlar, çünkü bunu her gün deneyimliyorlar. Ancak PKK ve güdümündeki partinin kendi amaçlarını Kürt vatandaşların beklentisi olarak sunma konusundaki taktikleri, daha doğrusu bunu onlara dayatma yöntemleri de Suriye içsavaşı ile birlikte farklılaştı.
Ortak tarih, gelenek ve değerler birliği üzerinden eşit/demokratik vatandaşlık vizyonu ile Türkler ve Kürtlerin yeniden kucaklaşması girişimini zehirlemek için Kobani'ye DAEŞ saldırısı kaldıraç olarak kullanıldı.
AK Parti ve Sayın Erdoğan'ı DAEŞ'e yardım etmekle suçlamak, Türkleri ve Kürtleri sonsuza dek koparmak için gerekli ırk asabiyesini tahrik etmekte kullanıldı. Bu Türkleri ve Kürtleri birleştiren ortak değerlere cepheden saldırıydı.
6-8 Ekim Kobani ayaklanmasında dindar Kürtlerin PKK/YDG-H tarafından hedef seçilmesi, inanılmaz vahşi yöntemlerle sivillerin öldürülmesi, artık geriye dönüşü olmayan bir yola girilmek için bir tuzaktı.
Ne 6-8 Ekim'de, ne de 22 Temmuz'dan sonra girişilen ayaklanma girişimlerinde Kürt vatandaşlarımız PKK ve HDP'ye yüz verdi.
Sur'daki 500 yüz yıllık İslam mabedi Kurşunlu Camisi'nin yakılmasını bu perspektiften okumak yanlış olmaz. Tahir Elçi cinayeti ve cami kundaklamasını ilk saniyede hükümete yıkmak aynı amacı taşıyor. HDP bir yalan makinesi gibi Goebbels taktikleri uyguluyor. Grup konuşmasında Yüksekdağ'ın camiyi devletin havadan bombaladığına dair attığı iftira kamera görüntüleriyle çöktü. Kundakçı YDG-H teröristler burada açıkça görülüyor. Üstelik havadan bombalanan bir caminin kubbelerinin zarar görmeden sadece içten tahrip olması da kendi başına bu yalanı çürütüyor.
PKK ve uzantısı partinin Kürtlerin iyiliği ile ilgili bir gündemleri yok. Daha büyük ve yerli olmayan bir planın parçası oldukları görülüyor. Bunu Kürtler de Türkler de gördükleri için başarılı olamayacaklar.
İftiraların dozunun bu denli artmasının nedeni de bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019