Mehmet AKAY

Mehmet AKAY
Mehmet AKAY
[email protected] Gece Metrosu 1997 Doruk/Dâhiler ve Aşkları 2008 İkaros/Aşk Üzerine Düşünceler 2015 İkaros/Ardıç Konuşması 2017 NoKitap/Ateşin Felaketi 2020 Klaros/ 80 Kuşağının Üç Şairi 2021 Klaros /Göle ağladım/Çöl oldum 2021 Klaros/Gökyüzü Gazelleri Şiirden Yayıncılık2002 Tüm Yazıları
Türkiye ve Suriye'nin Kurtuluş Reçetesi: DEMOKRASİ
2.01.2025
145

Devlet Bahçeli, 1 Ekim'de DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması ile başlayan, 22 Ekim'de PKK lideri Abdullah Öcalan’a “örgütü lağvet, TBMM’de DEM Parti grubunda konuş” çağrısının ardından yaklaşık 3 ay geçti. Bu süreç içinde iki önemli gelişme yaşandı. İlki HTŞ önderliğinde Suriye'de Esad diktatörlüğü iktidardan çekildi. İkincisi DEM Parti’nin İmralı ziyareti gerçekleşti. Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan bu görüşmenin içeriğiyle ilgili kamuoyuna açıklamada bulundu. Öcalan'ın Bahçeli'nin çağrısına olumlu yanıt vermesi sürecin olumlu gelişmesine neden olacağı yorumlandı.

Önce Suriye'de Ne Oldu?

8 Aralık'ta Suriye'de Beşar Esad'ı devirerek yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalifler üç aylık geçiş dönemi ilan ederek, anayasayı ve parlamentoyu bu süre boyunca askıya aldı. İktidar değişimi kan dökülmeden gerçekleşti. Baas rejimin yıkılışı pek çok çevre tarafından danışıklı dövüş olarak yorumlanırken, bazı çevreler de halk devrimi olarak gördü. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Esad ve temsil ettiği ideoloji yıkıldı. 13 yıl boyunca Esad'ın yanında olan Rusya ve İran sahada güçsüzleşmesi Suriye muhalif güçlerin yarım kalan devrimi gerçekleştirmesine zemin hazırladı. A.B.D ve Rusya’nın karşı karşıya kaldığı Ortadoğu’da Amerika’nın üstün geldiği söylenebilir. Amerika yeni başkanıyla, Donald Trump’ın koltuğa oturmasıyla bu üstünlüğünü koruyacağı açık. Yani Amerika Suriye’den çekilse dahi güçlü konumunu koruyacaktır. Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri Suriye üzerinden A.B.D yönetimini yanlarında görmek için elinden geleni yapacaktır. Eğer Amerikan Ortadoğu politikasıyla karşı karşıya kalınırsa bu ülkeler ağır bedeller ödemesi içten bile değil. 

Suriye'de bir şekilde devrim gerçekleşti, ama sorunlar hala bütün canlılığıyla ortada duruyor. Bu sorunlar son on yılın değil 1963 yılında darbeyle iktidara gelen Esad diktatörlüğünden beri mevcut. Laiklik, Kürt sorunu ve demokrasi Suriye'nin dününü ve bugününü tarif eden sorunlar. İktidara gelen İslamcı HTŞ bu sorunların farkında, ancak çözüm önerileri hem net değil, hem de kapsayıcı gözükmüyor. Türkiye, yeni Suriye'nin şekillenişinde aceleci tavrı sorunu konjonktürel kavramasından kaynaklanıyor. Tıpkı Bahçeli'nin Öcalan çağrısı gibi.

Türkiye’nin ve Suriye Sorunları Ortaklaştı

Suriye'de radikal kökten gelen bir İslamcı yapı devletin tepesine oturmuş gözüküyor. Türkiye'deyse reformist gelenekten gelip liberalizmi benimsemiş bir İslamcı bir partinin seçimle 25 yıllık iktidarı söz konusu.

İki ülkeyi ortaklaştıran 3 temel konu var. İlki; Kürt sorunu. İki ülke Kürtleri onlarca yıl görmezden geldi. Türkiye’nin 90'lı yılların sonunda başlayan müzakere arayışları defalarca denendi. Laiklik konusu da en son AKP iktidarıyla sınırlı düzeyde esneme sağlandı. Demokratikleşme süreci uzun yıllar 12 Eylül darbe anayasasının düzeltilerek günümüzdeki yapısına ulaşıldı.

Türk modernleşmesinin sahikleri ve takipçileri tarafından bütün süreç, her ne kadar darbe kesintilerine uğrasa da demokratik araçlar kamu tarafından benimsendi. Suriye, diktatöryal yapısı gereği çok daha baskıcı oldu, sonunda da iç savaşla bu güne geldi. İki ülke yıllardır biriktirdiği soruna bir kez daha karşı karşıya.

Kürt Sorunu, Devlet Aklı ve Suriye

Bahçeli'nin dillendirdiği 'Kürt sorunu' devlet aklının tezahürü olduğu açık. Süreç elitlerin öncülüğünde gelişiyor. Öcalan bir tarafta konumlanırken, diğer taraftan devlet pazarlık sürecini yürüttüğünü söyleyebiliriz.

Yeni 'barış süreci' demokratik perspektifi içermek zorunda değilmiş gibi tartışılması düne kadar doğru görülebilirdi. Ancak Suriye'deki değişim ve beklentiler Türkiye’deki 'barış sürecinin' demokratik açılımlarla taçlanması zorunlu hale geldi. Yalnız muhalefet değil iktidar da bu perspektifte olmalı. Aksi takdirde sürecin kesintiye uğraması kaçınılmaz olur.

Türkiye için öngördüğümüz durum Suriye için de geçerli. Suriye'nin sosyal ve kültürel yapısı, siyasal geleneği çok benzer. Dolaysıyla Türk devletinin Suriye'ye siyasi müdahalesi kendi sorunlarından bağımsız değil. Kendi için ne düşünüyorsa Suriye için de onu talep etmelidir. Türkiye 'barış ve demokrasi' ne kadar acilse Suriye için de acil.

Suriye'de HTŞ liderliği henüz demokratik söylemi öne almış gözükmüyor. Farklı guruplar ile bir görüşme olsa da 'Kurucu Meclis' çağrısı yapılmamış. Yeni anayasa ancak böyle bir meclis üzerinden öngörülebilir. Aynı şey Türkiye için de geçerli.

Öcalan'dan talep edilenler yalnız Türkiye’yi değil Suriye'yi de bağlar. Kürt sorununun dayattığı durum iki komşu üniter devlet için demokratikleşmeyi zorunlu kılmış gözüküyor. Türkiye kendi içinde süreci demokrasi ve insan hakları temelinde yürütürse, Suriye'de aynı rotada ilerleyecektir. Gerek Avrupa, gerek Amerika süreci destekler nitelikte pratik kararlar alacakları kuşkusuz. Çünkü kangren haline gelmiş uluslararası göç, iklim değişikliği ve ticari koridorlar ve Akdeniz enerji kaynaklarının paylaşımı meseleleri sorunsuz bir Ortadoğu’yu şart koşuyor. Türkiye ve Suriye bu anlamda iki önemli siyasi aktör. Eğer süreç sınıf, kişi ve parti çıkarı gözetilerek ilerlerse çok daha büyük çatışmalar bizi beklediği öngörülebilir. Türkiye bütün batı dünyasını kaşsına almak istemiyorsa Kürt sorunu, demokratikleşme ve laiklik sorunlarını Suriye ile birlikte çözmelidir. Sözün kısacası demokrasi hem Türkiye, hem de Suriye için acil gereklilik. Türkiye, Suriye ile emperyal çıkar temelinde değil demokrasi temelinde işbirliğine girmek zorundadır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar