Merve Şebnem Oruç
Dünya bir satranç tahtasıdır. Oyun açılırken tahtanın tamamı göz önünde bulundurulmalıdır. Başlangıç, kazanacak ve kaybedecek olan için nötr bir durumdur. Oyunu oynayanlardan biri profesyonel biri amatör olsa bile sonuç garanti değildir. Örneğin tecrübesiz bir oyuncunun özverisi oyunun sonucunu etkileyebilir, aldığı riskler gidişatı değiştirebilir. Veya güç bir durumdan çabuk, esnek ve kararlı bir manevrayla kurtularak hızlı ve kontrollü bir saldırıyla karşılık veren yeni ve genç oyuncu, yaşlı eski bir kurdun oyun planını bozabilir.
Liderlik bir satranç oyunudur. Lakin herkes lider olamaz. Zira herkes zoru başaramaz. Fatih Sultan Mehmet'in gemileri karadan yürütmesi gibi bir hamle, özverinin, rizikonun göstergesi olduğu gibi, aynı zamanda 'aykırı' olmanın sonucudur. Ancak 'aykırı', genellikle parlak bir alternatif olarak görülmemiş, çoğu zaman eleştirilmiş, yıpratılmış, günah keçisi olmuş, hatta deli muamelesi görmüştür. 'Aykırı', ancak kazandığında meşrulaşmış ve o zaman tarih kitaplarına 'çığır açıcı', 'çağ açıp çağ kapatıcı' olarak kaydolmuştur.
Satranç oyununda, filinizi kurtarmak için piyonunuzu, vezirinizi kurtarmak için atınızı feda edebilir; tuzak kurmak için taktiksel olarak geri çekilebilir, dikkat dağıtmak için oyunu başka cepheye taşıyabilirsiniz. Aynı durum rakibiniz için de geçerlidir. Tecrübeli rakip, kendini tahtada beklediğinden daha uzun süre oynar durumda bulduğunda, sizi çeşitli şekillerde tehdit edebilir. Buna kulak asmamak, tribünün duygu durumundan etkilenmemeyi başarmak ve oyuna devam etmek hiç de kolay değildir. Ama taşlar yuvalarına geri döndüğünde bir adım önde olmak bunu gerektirir. Nitekim sonunda bir taraf kazanacak, ötekiyse kaybedecektir.
Türkiye uzun zamandır Suriye'de çok uluslu bir ittifaka karşı satranç masasında... İç meselemizmiş gibi görünen pek çok konu, bu köşede sık sık analiz etmeye çalıştığımız gibi Suriye'yle, bölgesel dizaynla ve kurulmaya çalışılan yeni dünya düzeniyle ilgili.
Recep Tayyip Erdoğan 2012'de ameliyat olduğu sırada FETÖ'nün savcıları tarafından tezgahlanan 7 Şubat MİT krizi Hakan Fidan'ı hedef aldığında, Abdullah Gül, Ömer Çelik gibi isimlerin ekranlarda yaptığı 'büyük resim' vurgusunu hatırlayın. 2013 Gezi olaylarında 'Bu işin ardında Suriye meselesi var' işaret ederken komplo teorisyenliğiyle suçlanmayı göze alanları hatırlayın. Şubat 2012'de Birinci Kuseyr Muharebesi olmuş ve muhalifler stratejik öneme sahip Kuseyr'in yarısını ve Humus'un en kritik bölgelerinden Baba Amr'ı kaybetmişti. Haziran 2013 Gezi sürecindeyse Kuseyr'in kalanı kaybedilmişti. Ve böylece Lübnan-Suriye sınırının kontrolü büyük oranda Hizbullah'ın eline geçmişti.
17-25 Aralık 2013'le beraber başlayan süreçle, Suriye iç savaşı takvimini üst üste koyduğunuzda aradaki ilişkiyi görmek mümkün. Örneğin Mayıs 2014'te, biz tapeler, skandallar ve seçimlerle meşgulken Suriye'nin kalbi olarak addedilen Humus, muhalifler tarafından terk edilmek zorunda kalmıştı. Ağustos 2014'te ise Kalamun Hizbullah'ın kontrolüne geçmiş ve muhaliflerin Lübnan-Suriye tamamen kesilmişti.
En azından 6-7 Ekim 2014 Kobani olaylarında Suriye konusunun bizi doğrudan nasıl etkilediği anlaşılmıştır. Genel seçimlere giderken Türkiye siyasetinde FETÖ ile yapılan ittifaklar, bir tarafıyla hep dış politika ve özellikle Suriye konusundaki pozisyonumuzla ilgili değil miydi? PKK'ya, Suriye kolu PYD üzerinden ABD tarafından sağlanan meşruiyet ve PKK'nın 2015 yazında ateşkesi sonlandırması, 'IŞİD'le savaşıyorum' şemsiyesi altında iç savaşı Türkiye'ye taşımaya çalışması birbirini takip etmedi mi?
Bugün bazıları, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesi sürecinde rolü olan iki pilotun tutuklanmasından salt 'amaç Rusya'yla ilişkileri bozmaktı' sonucunu çıkarıyor, lakin hatırlayalım: Türkiye 2015 yazında Azez-Mare hattında güvenli bir bölge oluşturulması talebinde bastırmakta, mültecilere iç savaştan tek çıkış noktası olarak kalan Türkiye sınırını güvenli hale getirmek için çabalamaktaydı. Ankara bu işin peşini bırakmıyor, IŞİD karşıtı koalisyona ve dahi Rusya gibi aktörlere konunun artık ulusal güvenlik ve egemenlik meselesi haline geldiğini anlatıyordu. Bu bölgeye müdahale ve IŞİD'le mücadele planları masadaydı ve siyasi irade bunun için bastırıyordu. Rus uçağının düşürülmesi, aslında güvenli bölge planına ve Suriye'ye yapılacak operasyona karşı sabotajdı.
2016'ta geldiğimizde IŞİD havucunun peşi sıra oluşturulmaya çalışılan PYD koridoru faaliyetleri ve rejimin Halep kuşatması sürmekteydi. ABD-Rusya liderliğinde sözde ateşkes ilan edilmiş, oysa savaş sahada istenen tabloya erişmek amacıyla çerçevelenmişti. Ve konuya yakın herkesin bildiği gibi, Halep düşerse Esad kazanır, PYD Fırat'ın batısına geçerse malum koridor kurulurdu.
Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerinin düzelmesi, ve hatta İsrail anlaşmasından bazılarımız gibi beklenen esas sonuç, Suriye'ye yapılacak bir kara operasyonu ve bunun küresel savaşa yol açmayacak şekilde yapılabilmesiydi. İşte 15 Temmuz Darbe Girişimi, sürekli ayak sürüyen ve içeriden Suriye'ye ilişkin her girişimi sabote eden FETÖ'cülerin, buna set çekmek için son hamlesiydi. Erdoğan ölecek ve önlerinde engel kalmayacaktı. FETÖ, en önemli karakteristiği olan 'kripto' olma özelliğini dahi terk ederek açığa çıkma riskini Suriye nedeniyle göze almıştı. Son hamle başarısız oldu; plan patladı, örgüt deşifre oldu, arkasındaki akıl bozguna uğradı.
Nitekim püskürtülen darbe girişiminin üzerinden kırk gün geçmişken, TSK nihayet Cerablus'a operasyon başlattı. Cerablus ve 15 köy IŞİD'den temizlendi, PYD/YPG Fırat'ın doğusuna çekilmek zorunda kaldı. Türkiye tüm saldırılara ve sabotajlara rağmen beş yılın sonunda oyun dönüştürücü hamlesini yaparak duruma el koydu ve Fırat'ın batısına kalkanını yerleştirdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018