Merve Şebnem Oruç
Gülfidan Sepil… 35 yaşında, 5 çocuk annesi… 17 yıl önce görücü usulü dini nikahla evlendirildiği eşinden vücuduna elektrik verilmesi de dahil türlü işkenceler görmüş. Gördüğü işkenceler sonucu 11 parmağı kesilmek zorunda kalmış. Aylarca bir odada bağlı tutulmuş eşi tarafından. Evliliğinin ilk yıllarından itibaren gördüğü şiddeti kimseye anlatamamış, ailesiyle görüştürülmemiş, ölümle, başkalarının ölümüyle tehdit edilmiş.
Bu olayın medyaya yansıması çok yeni... Ama maalesef Türk kamuoyundan hak ettiği ilgiyi bulmadı.
Şu ise geçen yıldan bir haber: 12 yaşındaki kız çocuğu A.Ş.’ye babası, amcası ve abisi 7 yaşından beri ettiği tecavüz... A.Ş.’nin davranışlarından şüphelenen öğretmenlerinin kız çocuğuyla yaptıkları özel görüşmeler sonrası ortaya çıkan rezalet ve trajedi, 38 yaşındaki bir babanın, 24 yaşındaki bir amcanın ve 16 yaşındaki bir ağabeyin küçücük bir kız çocuğuna nasıl zulmedebildiklerini açığa çıkarmıştı. Öğretmenin jandarmaya ihbarı sonrası baba, amca ve ağabey önce göz altına alınmış, ardından nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanmış ve yapılan sağlık kontrollerinde kız çocuğunun hamile olduğu, bebeğin babasınınsa kızın babası olduğu anlaşılmıştı.
Bu iki örneğin kayda geçmiş yüzlerce, binlerce benzeri var. Okurken bile yüreğinizi dağlayan, bir kısmının sonu maalesef ölümle bitmiş çok sayıda kadın hikayesi... Ve yine maalesef, sadece Türkiye’ye özel, buraya has değil hiçbiri...
Keaira Damron-Stine bugün 26 yaşında, Amherst’te yaşıyor. Dört çocuğu var ama boşanmak istiyor. Çünkü çocukluğundan kalan travmalarla hala baş edemiyor, insanların kendisine sarılmasına bile dayanamıyor. 11 yaşındayken yaşadığı Wisconsin’de öz babası tarafından üvey annesi evde yokken nasıl sıkıştırıldığını, nasıl bodrumda tecavüze uğradığını, kameraya kaydedildiğini ve yaşadıklarını kimseye söylememesi için babası tarafından ölümle bile tehdit edilmiş. Yıllarca süren tecavüz, tehdit ve suskunluk, ancak babası ve üvey annesi boşanmaya karar verince ortaya çıkmış, durum önce polise ardından mahkemeye intikal etmiş. Çünkü Keaira ölümü ‘o adam’la aynı evde tek başına kalma düşüncesine tercih etmiş.
Keaira’nın hikayesi eski olabilir ama o bugün sadece Wisconsin’de binlerce cinsel ve fiziksel şiddet mağduru çocuk, on binlerce kadın için konuşuyor. 2011-2015 yılları arasında Wisconsin’deki çocuk koruma servisleri 6100 adet çocuklara karşı cinsel şiddet vakası tespit etmiş. Günlük ortalama üç. Bunların sadece kayıtlı, cinsel şiddet içeren ve çocuklara yönelik şiddet vakaları olduğunu, üstelik sadece ABD’deki Wisconsin’de yaşandığını düşünürseniz erkeklerin kadınlara ve çocuklara yönelttiği şiddetin küresel boyutta ne kadar büyük bir tehdit olduğunu belki hesap edebilirsiniz.
Kızına Layla’ya 20 yıl boyunca tecavüz eden İngiltere, Notthinghamlı baba Raymond Prescott vakası ya da Hindistan’da adı açıklanmayan 37 yaşındaki bir babanın kızına 600 kere tecavüz ettiğinin ortaya çıkmasıysa sadece geçen haftanın olayları...
Devasa bir yığının içinden gelişigüzel seçtiğim bu örnekleri sırf Türkiye üzerinden verilen örnekleri alıp “Müslümanlar, din, AK Parti...” paketleri içine koyup etiketleyecek sekülerlerin şerrine ve daha da önemlisi yanlış yönlendirmesine engel olmak için verdim. Erkek eliyle kadına ve çocuğa yönlendirilen şiddetin boyutları küresel manada o kadar büyük ki, ne din ne eğitim dinliyor, ne yaşa ne de başa bakıyor.
Türkiye’de seküler taraf ortaya çıkan kadına ve çocuğa şiddet içerikli her vakayı siyasileştirmek için kullandıkça muhafazakar kesimin kadınları, din temelli bu çarpıtmaları düzelteyim diyor ve sonuçta esas mesele asla konuşulamıyor. Peki bu kimin işine geliyor dersiniz? Tabi ki muhafazakar ya da seküler ayırt etmeksizin erkeklerin... Sayıları istatistik çıtalarını zorlayan kadına ve çocuğa karşı cinsel ve fiziksel şiddet vakalarının hemen hepsi erkekler tarafından ‘münferit’ birer vaka olarak ele alınıyor; birkaç kuru eleştiriyle, o da eğer toplumda infiale sebep olduysa adet yerini bulsun diye geçiştiriliyor ve işin içinden hızla çıkılıyor.
Oysa yüzyıllardır süren büyük, devasa bir meseleden bahsediyoruz; neredeyse insanlık kadar eski bir sorundan... Kadının insan olduğu, bir birey olduğu düşüncesinin kabul görmesi dahi medeniyet tarihine kıyasla kısacık bir geçmişe dayanıyor. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir vahşet çağı ve coğrafyasına gelen İslam dini zamanının moderniyken, herkes ve özellikle de kadınlar, çocuklar ve köleler için hakkı ve adaleti vurgularken, bugün Müslüman erkeklerin kadınlara karşı aldığı cephede dikkat çeken çıkışlar, tam da bu nedenle konuşulmayı hak ediyor. Malum son dönemde kadının çalışmasından evlilik yaşına, ‘ümmetin başındaki en büyük bela’ olmasından, had bilmemesine ve toplumsal ahlaki çöküşün yegane müsebbibi olmasına kadını genel ve açık bir hedef yapan pek çok eleştiri görüyoruz sıkça bir kısım din alimi tarafından. Erkeklerin elini kana buladığı sayısız ve sınırsız vaka münferitken, kadınların toplu olarak günah keçisi ilan edildiği yorumlara her gün yenileri ekleniyor; örneğin Hadis-i Şeriflerden yola çıkarak kadınların yönettiği toplumların huzura kavuşamayacağı söylenebiliyor. Uzayda yaşasanız sanırsınız bugünün dünyasını kadınlar yönetiyor; Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı, Afganistan’ı vs. bu hale kadınlar getirmiş ve tespit yerine oturuyor. Bununla da kalınmıyor, sigara gibi genel olarak sağlığa zararlı bir ürün üzerinden kadınlara ahlak sınıflaması yapılıyor. “Ne var canım bunda,” diyebilirsiniz. Ama bu üstten bakış, ‘alim’ olarak görülen kişilerce empoze edildikçe çevresindeki kadınlara ‘problem’ olarak bakanların sayısı gitgide artmıyor mu sanıyorsunuz?
Geçen hafta aldığım bir mailde bir anne, oğlunun gidip gelip kendisine son dönemde “Sen benim kemiğimden yaratıldın,” diyerek bir hizmetçi gibi davrandığını anlatıyor. Onu dokuz ay boyunca karnında taşıyıp dünyaya getiren anasına, kendini neredeyse Hz. Adem’in (a.s.) yerine koyarak zulmeden bir genç adamın sorunlu düşünce yapısını da münferit mi kabul edeceğiz, yoksa onu etkileyen vaizlere de bir çift laf edecek miyiz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları


















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018